3.2

5.5K 508 177
                                    

Selamlarrr ben geldimmm nasılsınız birtanelerim?

Yorum sayılarında ciddi bir azalma var lütfen biraz daha yorum yapmaya çalışın çünkü benim motive kaynağım gerçekten tepkileriniz.

İyi okumalar...

İlahi bakış açısı (yazardan)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İlahi bakış açısı (yazardan)

Kaderin bir oyunu...

Geleceğin kader olduğuna inanılan bir dünyada hayatın akışıydı bizi geleceğe götüren yollar. Bu yol duygular ile süslenir, zaman ile yıkanırdı. Hayat bir hayalperestin yuvasına giden yolu bulmasıydı. Hayat tüm zorluklara ve korkulara rağmen yaşamayı bilen masum ruhların çabasıydı. Hayat sonu olmayan ama pes edeni çok olan uzun bir yoldu. Karanlığı içinde barındıran, renkleri içinde gizleyen taşlarla oluşan bir yol...

Olduğu yolu kabullenemeyenlerde vardı, hislerinden, duygularından kaçan, geleceğini kabul etmeyen, kadere boyun eğmeyen... ya da onlar sadece kabullenememişlerdi, büyüdüklerini. Zaten en büyük sınav bu değil miydi? Büyümek ve büyümeyi öğrenmek.

Onlar büyümeyi öğrenmeye çalışan ve yolların kesiştiğini kabul edemeyen iki kişiydi. İki genç, iki aşık ve iki platonik... Tuğra ve Mira, bu tanımın ta kendisiyken bunun gerçekliğinden kaçan ikililerdendi.
Oysaki o yol hep birdi ve iki köşesinden gitmek bunu değiştiremeyecekti, onlar bunun farkına varmamıştı sadece. Hoş, böyle giderlerse varamayacaklardı da.

Oyun adı altında birbirlerine sataştıkları dakikaların sonunda kaybeden ikili mecburen mutfağa girmişti ancak genç kız bu durumdan çokta hoşnut değildi. “Nasıl kaybederiz biz Tuğra ya!?” diyerek sandalyeye yığılan genç kıza göz devirmekle yetinmişti Tuğra çünkü kelimeleri bilemeyen oydu ancak bunu Tuğra yapmış gibi isyan ediyordu.

“Kelime bilgini geliştirmen lazım küçük.” telefonundan yemek tariflerine bakmaya başlayan Tuğra’nın Mira’ya karşı cevabından genç kız pekte memnun değildi ancak bunun sebebinin bu olmadığının da ikisi de biliyordu. Genç kızın bilemediği kelime ‘motosiklet’ti yani Tuğra’nın hayatında en önem verdiği şeylerden biriydi.

Genç adam bu yüzden birazda kırgındı ancak bunun sebebini kendinde bilmiyordu. Neden kırgındı ki? Genç kız onun ilgi alanları bilmek zorunda mıydı? Evet..hayır...? Ona göre değildi ancak kesinlikle bilmeliydi. Bu da genç kızın kendi içindeki isyandı ya. Nasıl bilememden çok acaba bilemem onu üzmüş müdür? Diye düşünmekten kendini alamıyordu. Bunu bu kadar umursaması dikkatini dahi çekmiyordu. Aslında çekmemekten çok onu görmezden geliyordu ama nereye kadardı?

“Tuğra” diyerek yanına gelen kızın fısıltısını duymamıştı, genç adam. “Özür dilerim. Aklıma gelmedi.” mahçupluğunu anlatmaya çalışan kızı duyan Tuğra onu başıyla oynamakla yetinip bulduğu tarifi ona göstermişti. “Bunu yapabilir miyiz?”

CAN SIKINTISI /texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin