9.BÖLÜM

1.4K 118 177
                                    

Merhabalar efendim,merhabalar. Nasılsınız bakalım? Ben iyiyim,sizde iyi olun🖤

Geçen bölümü çok severek yazmıştım,bu bölümü de aynı hevesle yazıyorum çünkü bu iki bölüm gercekten güzel bölümler.

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

Bölüm şarkımız: Pinhani-Bülbülüm Altın Kafeste

Hepinize keyifli okumalar diliyorum.🖤🌸

9.BÖLÜM

SİYAH BEYAZ HAYATLAR

Bir anda beni belimden kavrayan ve ağaca yaslayan kişiyle beraber küçük bir çığlık attım. Dudaklarımın üzerine abanan ellerle sesim kesilmişti.

Karanlıktan hiçbir şey görmeyen gözüm bir tek karşımdaki kahve gözlerdeydi. Karanlıkta bile parlıyordu. Gözümdeki korku yerini öfkeye bıraktı. Elimi eline attım ve dudaklarımdan çektim.

"Kızım nerde?!" Yanıma yaklaştı,beni ağaçla arasına almıştı. Kafamı kaldırmış ona bakıyordum. O da eğilmişti.

"Kızın benimle." Kaşlarım çatılmıştı. "Bir nefes ötendeyim demiştim ya Zehra," Durdu ve bana baktı. "Artık bir nefes ötenizdeyim." Gözlerimiz birbirinden ayrılmadı. Kerem'in sesi ormanda yankı bulurken benim zihnimde de onun sesi yankı buluyordu.

Artık bir nefes ötenizdeyim...

Ben onun gözlerine dalıp gitmişken o beni elimden sıkıca tuttu ve ormanın daha da karanlık noktasına sürükledi. Ayağıma batan dalları umursamadan bende peşinden hızlı hızlı yürüyordum. Onun neyine güvenip arkasından bu karanlık ormanda hiç tereddüt etmeden gidiyordum onu bilmiyorum ama sanki tek yapmam gereken şey bu gibi geliyordu.

Alparslan hızlı davranıyordu ama ayağımda ayakkabı olmaması beni zorluyordu. Ayağıma batan dalla beraber inledim ve elimi elinden çektim. Bu hareketimle o da durdu ve arkasını dönüp bana baktı.

Ben bir ayağımı diğerine sürterken o önce dikkatlice beni izledi. Tek kaşı havalanmıştı. En son dudaklarını araladı ve zahmet edip konuştu.

"Senin ayakkabın nerede?" Başımı kaldırdım ve gözümün önüne düşen saçlarımın müsaade ettiği kadarıyla ona baktım. Uzun boyu da beni zorluyordu ona bakarken.

"İndirdim ben onu." Ayağıma batan şeyi ayağımdan aldım ve yere fırlattım. O hâlâ bana şaşkın bir şekilde bakıyordu.

"Sen sabahtan beri bu şekilde mi peşimde koşturuyorsun?" Kafamı salladım aşağı yukarı. Rüzgar çıktığı için üşüyordum.

"Ben asla sizi anlamıyorum. O kazık gibi şeylerin üzerinde nasıl durduğunuzu da hiç anlamıyorum." Söylenerek yanıma geldi. Aramızda iki adımlık mesafe vardı o yaklaşmadan önce. "Boyunu uzatmak için giydin desem kısa da değilsin. Akıl kârı değil." Bu dediğine güldüm. Kendi kendine söylenmesi ve bunu bir topuklu ayakkabı için yapması komikti.

Birden bir elini bacaklarımdan bir elini belimden geçirince ne olduğunu anlamadan havalandım. Ayaklarım yerden kesilmişti. Hızla ona döndüğüm de yüzlerimiz arasında çok az bir mesafe olduğunu fark etmiştim. O bana bende ona bakıyordum. Bu karanlıkta bile nasıl böyle parlıyordu gözleri aklım almıyordu.

"Sen beni niye kucağına aldın? İndir beni." Göz kırptı bana.

"Ayaklarını yerden kestiğimi kabul etmen için." Hareketlendiğinde ben onun omzuna bir tane vurdum ama daha sonra düşündüğüm şeyle bende gülümsedim.

SİYAH BEYAZ HAYATLARWhere stories live. Discover now