'49'

3.2K 424 20
                                    

16/08/1995

Yetimhane;

Görevli Halime, Müdür Bey'in kapısını tıkladı. İçeriden gelen gel komutuyla içeriye girdi.

"Buyur Halime, ne oldu?"

"Müdür Bey, kapıya erkek bir bebek bırakmışlar. Onu haber vermek istedim." Ofladı derince Müdür Bey.

"Ama bu kaçıncı, Halime? Biz her seferinde kapıya bırakılan bebekleri alacak mıyız? İçeriye getirip öyle bıraksınlar! Ya da biraz büyütsünler, sonra ne yapıyorsa yapsınlar! Bebeklerin masrafları daha çok oluyor!"

"Ama garibim çok ağlıyordu Müdür Bey, acıkmıştır. Daha ayı bile dolmamış belli ki garibin..."

"Of Halime, of! Sen böyle her bebeğe acırsan işimiz var! Kim bilir kimden doğdu?!"

"Müdür Bey, vallaha bu son olsun! Yazık günahtır, çığlık çığlığa ağlıyor. Bir görseniz, pek de tatlı..."

"Dediğin gibi bu son, Halime! Bundan sonra gelme yanıma kapıda bebek var diye!"

"Allah razı olsun, Müdür Bey!" Demiş ve çıkmıştı odadan sevinçle. Halime, yaz dolayısıyla incecik beze sarılmış, ağlayan bebeği bıraktığı odaya koştu.

Odadaki çocuklar başına toplanmış onu seyrediyordu.

"Halime teyze, onu da mı ailesi bırakmış?" Başını salladı sadece. Sonra kucağına aldı bebeği.

"Hele bir dizilin karşıma." Hepsi dizildi sırayla.

"Sayın bakalım isimlerinizi."

"Ali, Mehmet, Onur, Caner..." çocuklar isimleri saymış bitirmişti. Halime kara kara ne olsun bu bebeğin ismi diye düşünürken kapıdan bir ses geldi.

"Serkan olsun." Temizlik görevlisi Recep'in dediğiyle merak etti Halime.

"Neden Recep abi?"

"Bir yakınımın oğlu vardı Serkan diye. Askerdi, herkes çok asil diye bahsederdi oğlundan. Altı ay önce gittiği görevde şehit düşmüş... Adı Serkan'dı..." gülümsedi burukça Halime.

"O zaman Serkan olsun, bu miniğin adı. Onun gibi asil olsun..." dedi.

30/05/2001

"Serkan! Oğlum oraları yeni sildim! Kayıp düşeceksin ha!" Recep'in uyarısını takmamış, uzun koridorda koşmaya devam etmişti Serkan.

Ama maalesef ayakları kaymış ve düşmüştü. Recep yanına koştu hemen.

"Ben dedim sana değil mi, deli oğlan?!" Güldü Serkan.

"Çok eğlenceliymiş kaymak!" Recep gülerek ensesine vurdu.

"Eşek sıpası seni! Düştüğünde gülen gördüğüm ilk çocuk sensin, Serkan." 

Serkan, odada da Caner abisinden yeni öğrendiği göz kırpma hareketini yaptı.

"Biz hayata kayarak gelmişiz, Recep abi! Rahat ol sen!" Demişti alayla. O bu kurduğu cümlenin anlamını anlamasa da Recep gülümsedi burukça.

"Ah Serkan'ım, ah! Çok haklısın."

"Haklıyım, karizmatiğim, dincim!" Dedi. Güldü Recep.

"Sen çok fena bir çocuk oldun, Serkan." Saçlarını geriye taradı küçük eliyle.

"Göbek adım kendisi!" Kendini tutamamış kahkaha atmıştı Recep.

"En çok seni özleyeceğim, Serkan..."

"Başladın yine duygusallığa Recep abi! İçim şişti ha!"

"Ulan altı yaşında çocuksun! Ne bu haller, tavırlar?!"

"O da bizim farkımız işte, abi!" Sarı saçlarını öptü Serkan'ın.

"Sen kendini her türlü belli ediyorsun zaten, Serkan'ım benim..."

🐺

İiiii gecelerrrr

𝐀𝐫𝐚𝐬 𝐀𝐥𝐢 | 𝐆𝐞𝐫𝐜̧𝐞𝐤 𝐀𝐢𝐥𝐞𝐦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin