Bölüm 28 - Bir Haksızlığa Karşı Duruş

28.7K 1.1K 5
                                    

'Vehdat Haznedar'ın oğlu, Akın Haznedar'

'Niy!'

'Bağırma lan!' diyerek Eymen kafasına vurunca Yiğit şaşkın şaşkın bakmaya devam etmişti.

'Abi siz daha önceden-'

'Ben sadece Vehdat beyi tanıyordum Yiğit'

'Anladım abi, ne biliyim çok sırt sırta verdiniz' Vuslat sakince başını salladığında herkesin yavaş yavaş toparlandığını da fark etmişti. Bir bir yolcu ettiği insanlarla beraber çocuklar odalarına dağılmış salonda Alev, Buğlem, Akın ve Vuslat kalmıştı.

'Bu alemden gerçekten çekilmek istiyor musun Akın? Babanın kurduğu bir alan var sonuçta'

'İstiyorum ama yapamıyorum...'

'Yardım ederim daha doğrusu insanların üzerinize gelmesini engellerim ama sen çatışma olduğunda olayın içine girersen herkes ikimize de düşman olur'

'Geçen sene kurşun yüzünden komada kalmıştım. İstemiyorum çatışma felan, babamı da o yüzden kaybettim'

'Pekala ama siz iki kardeş bunu baş başa iyice düşünün, Yavuz'un akıl hocalığı iyidir, bir ara görüşüp aklınızdakileri tartışın ve artılarını eksilerini göstersin size.'

'Sağol'

'Sen benim abi bildiğim adamın oğlusun Akın. Baban benim için çok değerli bir adamdı ve biliyorsun ki benim yanımda çatışırken öldü. Özgürlüğümü elime aldığım günden beri tanırdım ve onun kadar haysiyetli bir adam bir daha tanımadım.'

'Teşekkürler.'

'Baban gibi olmaya çalışma ama beni dinlersen oğlu olmaktan da vaz geçme. Kararın ne olursa yanındayım'

'Eyvallah. Biz de kalkalım o zaman' dizlerinden destek alarak ayağa kalktığında Alev'e bakmıştı. Kızın uzun uzun Buğlem'i izlediğini görünce gülümsemesi büyüdü.

'Alev, hadi'

'Dikkat et kendine' diyerek kızın elini okşaması ile o da ayağa kalkmıştı. İkisi birlikte çıktıklarında Vuslat Buğlem'in yanına geri dönerek kızın pürüzsüz yüzünü dikkatle süzdü.

'Maskeyi çıkaralım mı?' Buğlem başını sallayıp yavaşca çıkardığında Vuslat elinden alıp kenara bırakmış tüpün vanasını kapatarak Buğlem'i kollarına almıştı. Yavaş adımlarla merdivenleri çıktığı gibi kendi odasına girip kızın canını yakmamaya özen göstererek yatağa bıraktığında Buğlem'in dolu gözlerini fark ederek hemen kaşlarını çattı.

'Ne oldu Buğlem?'

'Alev...'

'Ne oldu Alev'e?'

'İkisi benim hep kardeşim gibi oldu, şimdi onun gözlerindeki ışığın söndüğünü görmek, o hayata, yaşamaya aşıktı Vuslat... Sanki biri hayatla bağlantısını koparıyor gibi'

'Eksik şeyler vardır ve mutlaka tamamlanır Buğlem. Senden önce benimde hayata olan inancım yoktu, sen geldiğinde yaşama bağlandım...'

'Aşık olmak istemiyor'

'Aşık olmak istemezsin, olursun... Sorgusuz sualsiz, doğrusuz yanlışsız bir şekilde yüreğin alev alır...' diyerek yatağın diğer tarafına uzandığında kızın göğsüne sinmesini izlemiş ardından devam etmişti.

'Aşk, öyle bir şey ki... Beklemediğin kırıklarla dolu bir kapının ardından çıkabilir. Asıl mesele o kapıyı açmak istemen değildir, çünkü o kapıya sırtın dönük bile olsa açılmasını görmesen bile sana ulaşmasına engel olamazsın. Aşktan kaçamazsın, onu istememe gibi bir lüksün yok, aşk damarlarındaki kan gibidir. Bazen bileklerini kesip bir damla kalsın istemezsin ama vardır, olmak zorundadır, yaşatır seni... Aşkı bir kenara bırak, sevda diye bir gerçek var. Yıllar yılı ülkeden ülkeye dağılmış bir sevda... İşte garip olan o, çünkü aşık olduğunda vaz geçersin, aşık olduğunda küsersin, aşık olduğunda hikayeyi bitirirsin ama sevdalı olduğunda ciltler süren bir çok kitabın olur. Sevda kan, nefes, görme, duyma değildir. Sevda umuttur, umudunun kesilip atılması en büyük acıdır. O yüzden sana aşık değilim, seni seviyorum ve sana sevdalıyım. Kaçamam, kaçarsam yaşarken ölürüm, arkamı dönemem ipler gerildikçe canım yanar ama kopmaz. Alev'e gereken de başta aşk olanın sevdaya bulanması...'

Şafak Sökerken |Şafak Serisi 1 - 2|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin