Bölüm 2/11 - Damat Kaçırma

17.4K 644 31
                                    

Merhaba millet... İlk önce şunu söyleyim açıklamalar veya duyurular hariç 100. bölüm olduğunda sene atlayacağız. Tabi ki haber vereceğim, damdan düşer gibi olmayacak. Paylaştığım bölüm 100. bölüme biraz uzakta olsa ben neredeyse geldim o yüzden şimdiden duyuruyum dedim. Neyse çok başınızı ağrıtmadan size iyi okumalar diyerek kenara çekiliyim hemen. Hepiniz çok seviliyorsunuz...

                                   --------------------------------------------------------------------

O yüzden ne olursa olsun yokluğunu tadmadığınız ve hala şikayet ettiğiniz her bireye sarılın. 

Kısa süre içerisinde bütün aile bir anda kahvaltı curcunasına ortak olmuştu. Hep beraber koşuşturmalardan ve hazırlıktan bahsedilirken Vuslat derin bir nefes alarak Yiğit'in daha az iş yapmak için girdiği çabaları izlemeye başlamıştı ki bunu Vuslat değil başka bir adam izlese kahkahalara boğulabilirdi. 

'Bak şirinem, hem beni yoruyorsun hem kendini. Ne gerek var bu kadar uğraşa.' hiç soru sorar gibi görünmeyen haliyle Eylül atağa geçeceği sırada Yiğit elindeki reçelli ekmeği kızın ağzına tıkıştırmış ve devam etmişti bile.

'Hem bizene benim miki farem, oturacak onlar, oynayacak onlar, yiyecek onlar, neden yoruyoruz ki biz kendimizi' diyerek Eylül'ün yer açılmış ağzına bir ekmek daha tıkadığında eline yeni bir parça almıştı.

'Yani şimdi düşünelim bi. Ha düşünelim hadi' diyerek daha küçük bir parça daha verdiğinde elindeki çatalı dudakları arasına sıkıştırıp geri çekti adam.

'Mantıken bizim odaklanmamız gereken bir kaç şey var. Gelinlik, damatlık, saçın hadi bir de makyajın olsun, tamam ayakkabı da kabulüm ama gerisini bırak organizasyon şirketi yapsın minik farem. Sen o güzel kafanı yorma bunlara. Sen otur evinde kocanın karısı, çocuklarının anası, öğrencilerinin öğretmeni ol' diyerek hazırladığı ekmeği tam Eylül'ün ağzına tıkmak üzere iken Göksel anında adamın bileğini yakalayıp ekmeği çekmişti bile.

'Kız kara kedi, ne giriyorsun müstakbel karımla arama.'

'Amcaların en pozitifi, en yakışıklısı, en karizmatiği, hattasına hatta en en en sevimlisi, bak dikkatini çekerim senin gibi sana sesleniyorum. Bu kızı böyle susturamazsın, benim eski playboy yeni hanımköylü Yiğit'im.' Göksel'in de işin içine girmesi ile herkes gülüşmeye başlamıştı ki Eylül'de sonunda bitirmişti ağzındaki karmaşayı.

'Bana bak Yiğit, oyarım seni! Düğün de kına da dediklerim gibi olacak zaten %80i bitti. Neyin ayarını veriyorsun bakıyım sen bana'

'Bal böcüğüm ya kurban olayım acı şu sevdiceğine. Sahra çölündeki bedevilere döndüm kurudum kaldım, bir deri bir kemik- ha yok hala formumdayım onu geçelim, şey, ıııı, hah, sevgilisini kaybetmiş ne olduğu belli olmayan pembe pantere döndüm, dışım rengarenk içim kan ağlıyor, saçlarım ağarmadı belki ama o da olacak, hem bak hep sıkıntı ya bunlar, ya hastalanırsam. Allahhh... Ya yataklara düşersem, ya şu güzel sıfatımda sivilce çıkarsa, ya geceleri gözümün önüne gelen saç modellerinden uyuyamazsam da gözlerimin altı şişerse, ne olacak ha, kim verecek hesabını, Rabbim bu aciz kuluma ne eylediniz demeyecek mi?'

'Bitti mi?' Eylül'ün sakince konuşması ile Yiğit kısaca düşünüp başını onaylar bir biçimde sallamıştı.

'İlk olarak, seninle iki haftadır halledemediğimiz işleri kızlarla bir günde hallettik biz, ikincisi maşallah kalas gibisin sen hiç bir şeycik olmaz, üçüncüsü düğünde güzel görünmesi gereken benim, yani sivilce mivilce bir kapatıcı ile iki fotoshop programı ile düzelir. Anlayacağın, ya bu gün kalan işleri halledeceğiz ya da ben şu an bu evden çıkıp Halide anneye seni şikayet etmeye gider daha sonra da sırf kıyamayıp durdururum diye seni annenle baş başa bırakırım. Seçim senin' kızın havalanan kaşları ile Yiğit kafasını sertçe masaya bırakıp omuzlarını anında düşürmüştü.

Şafak Sökerken |Şafak Serisi 1 - 2|Where stories live. Discover now