GİRİŞ

20K 1K 214
                                    

HİYO NORMALDE DOĞUŞTAN RAHAT BİTİNCE BUNA BAŞLAYACAKTIM, SONRA DA BAKTIM DOĞUŞTAN RAHATI YAZA YAZA HEMEN BİTİRCEM,ARAYA BU GİRSİN DE DOĞUŞTAN RAHAT YERİNE BUNA YENİ BÖLÜM YAZIP DURAYIM DEDİM. BEN ÇOK SEVDİM İNŞALLAH SİZDE BEĞENİRSİNİZ.

İYİ OKUMALAR CANİKOLAR,SİZİ SEVİYOM.

ADİOS!

Dünyadaki en kötü kardeş diye bir ödül veriliyor olsaydı,açık ara kazananı ben olurdum. Hatta açık arayı da geçtim,rakiplerimi solda sıfır bırakırdım.

Ablamın düğününe geç kalmıştım.

Doğduğu günden itibaren-tahminimce ana rahmine düşüp,cinsiyeti belli olduğundan beri- ilerideki düğününü hesaplayan ablam için,baş nedimesi olarak düğününe geç kalmam,rezaleti de geçtim; kardeşlik kitabına aykırı bir şeydi. Nasıl belirleşmiş kurallar var idiyse toplumda; büyüklerin karşısında bacak bacak üzerine atılmaz,yemek yerken ağız şapırdatılmaz,annelere of denmez gibi,bu da belirli bir kalıptı.

Bir kız kardeş,ablasının düğününe asla geç kalmazdı. Hatta kınanın ertesi günü kargalar daha uyanmadan ablasıyla uyanıp kuaförün yolunu tutmak ve düğünde saçları önden iki tutam maşalı,tepesinde simler,enişte enişte damadın peşinden koşmak birinci vazifesiydi.

Gelin görün ki; yanlış olan şeyleri yapmaya bayılırdım.Kendi başıma gelmesini istemediğim şeyleri başkasına yapmaktan ayrı bir zevk duyardım,evet ama cidden ablamın düğününe geç kaldığım için kendimi aşırı kötü hissediyordum.

Hem de bu hatayı bir gerizekalının en önden gideni için yapmış olmak,fena geriyordu beni. Tamam,başa alıyorum.

Dün gece bu görevi üstlenmekten gram şikayetçi olmadım.Bülent Ersoy makyajım,rezidansları aratmayacak topuzum,sanki kışın üzerime aldığım bir çarşafmışçasına arkamda dalgalanan pelerin-ablam elbise diyor ama bence pelerin- ve ayağımdaki Lady Gaga'nın meşhur ayakkabılarını solda sıfır bırakacak topuklularımla halayın başını çeken,poposu üç saniye sandalye görmeyen ve kına tepsisini taşıyan kız kardeş rolünü gayet güzel oynadım. Hatta oyunculuğum için Oscar bile teklif edildi ama ben her zamanki ultra mükemmel mütevazılığım ile reddettim.Size daha sonra nasıl mükemmel bir insan olduğumu anlatırım.

Pes etmeyip,gecenin sonuna kadar o yirmi santimlik topuklularla durdum,akşam olup,ablamla ikimizin kullandığı,artık tamamen bana ait olan çatı katına ne kadar arkadaş,kuzen,akraba varsa doldurduk,ablamın son gecesi diye bekarlığa veda yapalım dedik.

Şimdi size sorarım; 25 metre kare bir odaya 15 kişi sığmaya çalışmak aklı olan insanın yapacağı bir hareket mi?

Cevaplıyorum: Değil,kesinlikle ve katiyen değil.Asla değil.

Uyuzluk yapmıyım diyerek,bir geceliğine dayanma kararı verdim. Sanki beş saat boyunca oynamamışlar,sanki ilk defa ömürlerinde oynuyorlarmış gibi,o küçücük odada bir kına gecesi daha yaşadık.Hadi ablamın mutluluğu neyse,yarın gece fanfinifinfon var da,geri kalan onu sap,dördü damlı on dört kıza ne bundan? Tabi sizin ilginizi çekenin yaptığımız kına değil,on beş genç kızdan onunun sap olması olduğunu da fark ettim.

Sonra erkeksizlikten kudurmuş,çok sevgili(aslında felaket kıl olduğum) kuzenlerimden Ceyda,dışarıdan yemek söylememizi önerdi. Hiç biri para vermeyecek olduğu için,ebeme sağlam bir miktarda hesap girecek olmasına rağmen tamam dedim bende kına kokusu ve on bardak oraletin yaptığı hangover kafasıyla, ne zıkkımlanmak istiyorsunuz?

Dediler ki; yeni bir japon lokantası açılmış, annem alıp dolaba magnetini yapıştırmış; suşi yiyelim.

Analarının karnından wasabi yiyerek çıktılar zaten çok bilirler suşinin ne olduğunu yine iyi tarafıma geldi ve çiğ balık yiyeceksiniz yani? dedim.

Suşinin çiğ balık olduğunu bilmeden Allahın cahilleri,gelmiş suşi yiyelim deyince,gerçeği öğrendiklerinde ne suşisi yaa hamburger varken pişmiş pişmiş suşiyi ne yapacağız dediler. Benim de canıma minnetti valla, en az yüz lira cebimde kalacaktı fikirlerini değiştirmelerini beklemeden girdim internetten en yakındaki hamburgercinin sitesine,aldım numarasını, bizim çoğu 45 kiloluk ayıların doymayacağını bildiğim için 20 tane menü sipariş ettim.

Çığlıkları apartman başlıca olmak üzere,tüm mahalleyi inletirken Hacer teyzenin polisi arayıp bizi şikayet etmemesi için bir menüyü de ona veririm diye düşünerek oturduğum yerden bizim salakları izlemeye devam ettim. Ya Açelya, dedi ablamın en yakın arkadaşı Sena, yarın geceyi bize anlatacak mısın?

Ablam utanmış gibi yapıp kafasını eğerken pür dikkat dinliyor,ne cevap vereceğini bekliyordum.Çünkü vereceği herhangi bir cevap tüm balayı boyunca telefondan ablamı taciz edeceğim,nasıl gidiyor napıyon mesajlarıma katılacaktı.

Ablam bakışlarını bana çevirirken-adım gibi eminim ben olmasam verecek cevabı tamamen farklı olurdu- saçmalamayın kızlar ya diye çemkirerek bıraktığı yerden hoptek hoptek kolbastısına devam etti. O seslerde de tabii ki kapının sesini duyamadık,hamburgerleri getiren eleman kapıyı kıracak kadar sert vurmuş,açılmayınca da geri dönmek üzere gitmeye karar vermiş. Ve ben bunu hava almak için cama çıktığım vakit görünce,akmış makyajım,dağılmış topuzum,önü kısa arkası upuzun pelerinimle-ablamın deyimiyle elbise- hangi ara kapıya koştum,hangi ara merdivenleri uçarak indim bilmiyorum,apartmandan çıkar çıkmaz bir güzel elbisemin arkasına takılıp yere serildim. Elimden cüzdanım ve ayakkabılarım fırlarken "Hamburgerci bekle!" çığlıklarım ile ayağa kalkıp seke seke peşinden koştum.

Buraya kadar gayet normaldi. Aslında buraya kadar da normal değildi bence. Çıplak ayak koşmak varken,ne diye elime topuklu ayakkabılarımı almıştım,hadi almıştım ne akla mantık almıştım? Ayakkabıları tekrar elime alarak boş bakışlarımı hamburgerciye çevirdim. "Nereye gidiyorsun sen ya hamburgerlerimi vermeden?"

"Nereye gidiyorsun hamburgerlerimi vermeden?"

Karanlıkta bile belli olan turuncu saçlarına tüm dikkatimi vermişken,o beni takmadan motoruna binmeye yeltenince koşarak yanına gidip motorunun önüne geçtim. "Hamburgerlerimi ver."

Bakışlarım turuncu saçlardan turuncu kaşlara,oradan yanaklarındaki çillere,en son turuncu kahverengi karışık sakallarına inerken,sanki tek derdim hamburgermiş gibi dik dik bakmaya devam ettim.

"Bir kapı açmaya üşenip,sonra peşimden beş kat merdiven iniyorsan,bir zahmet dükkana kadar gel,al hamburgerlerini."

"Manyak mısın sen kardeşim? Bedavaya getirdi sanki havalara bak.Hamburgerlerimi ver dedim!"

Turuncu ayıcık motorunu gazlayıp,yere düşmeme neden olurken,son anda elimdeki cüzdanı ve ayakkabıları arkasından fırlattım.Motorun sesi kesilip,bir anda durunca da şimdi beni öldürecek diye düşünüp,tüm gücümle kaçmaya başladım.Benim atarım,karşımdaki gücünü gösterene kadardı.Her türlü boyumdan büyük işe bulaşır,sonra da adamlığın birinci kuralı olarak kaçardım.

Ama bu sefer yakalanmıştım.Lanet elbise yüzünden.Alırken de elbiseye kıl olmuştum,giyerken de şu an da.Ensemden tutulup,yerden kaldırılırken,kendimi beş yaşında bir afacan gibi hissediyordum. "Ne yapıyorsun be?Hemen bırak beni!"

"Bir daha bana emredersen.." ensemi bıraktı. Cümlenin devamını aşırı merak ediyordum,hatta karşımdaki normal bir insan olsa boyumdan büyük konuşup atarımı da yapardım ama,turuncu adam ruh hastasıydı!

"Hamburgerlerimi verir misin?"

Motoruna dönüp poşetleri getirdikten sonra elime sertçe vururken poşetleri bana verdi. "Ne kadar?"

"Benden olsun," dedi arkasını dönerken. "Cüzdanının yerine sayarsın!"

"Neyimin yerine sayarım?"

Motoruna binip,gazladığında öylece elinde salladığı cüzdanıma bakıyordum.Cüzdanımı almıştı!Ayıcık turuncu kafa cüzdanımı almıştı!

Polisi aramayı düşündüm,sonra ablamın bekarlığa veda gecesini mahvetmek istemediğimden,sabah erkenden kalkıp,dükkanını basmayı,gerekirse ayakkabılarımı o turuncu kafaya yedirip,cüzdanımı almayı kafamın köşesine not ederek saunaya dönmüş çatı katımıza çıktım.

Ertesi gün gittiğimde de.. Ayıcık sağ olsun öz ablamın düğününe geç kaldım!

�i���Xw��$�\Q

Turuncu AdamWhere stories live. Discover now