12.Bölüm

6.6K 594 66
                                    

On ikinci Bölüm:  Olmadı bir karpuz yer mutluluklar dileriz.

 "Pencüse severiz güzeli genç ise," dedi Mehmet amca giderayak bir tek 5 ve 3 kısmında iki pul kalmışken 5-3'ü atarken "Marsta hava sıcak oluyormuş Güneş kremini unutma."

Hayattaki şansım şu kadar olsa yeterdi ya. Beşteki veya üçteki tavla pulu olsaydım ve atılan zar pencüse olsaydı.

Tam olarak benim onu tavlada mars ederken kullandığım cümleyi, beni mars ederken söylüyordu. Mesela biraz önceki şokun etkisini kolayca atlatabilmiş olsam "O yüzden çok sevenim varsa!" diye bağırırdım mars oluşumun üzerini kapatmak için. Mehmet amca kapattığı tavla kutusunu koltuk altıma doğru itelerken "Uzun zaman olmuştu seni yenemeyeli," dedi. "Bilerek yenmeme izin vermedin dimi?"

Açıkçası bilerek yapmıştım. Birlikte duran tavla pullarına sinir olduğum için her birini özellikle tek bırakmıştım ve o da tüm taşlarımı kırdığı için mars etmişti. Kafamı sağa sola salladım "Sence kendimi yenildirir miyim?" dedim Mehmet amcaya gülümserken "Galiba yakışıklılığından gözlerim kamaştı ondan düzgün oynayamadım."

İstediğim kadar şok olayım, bulduğum fırsatlarda Sevda teyzeyi uyuz etmeme engel değildi bu. Sevda teyze içtiği kahveyi yavaş yavaş dudaklarından uzaklaştırıp bardağı sehpanın üzerine koydu. "Her güzel de sevilmiyor ama Akasyacığım, değil mi?"

"Öyle mi oluyormuş?" dedim sırıtıp Sevda teyzeye bakarken. " Yani, başıma pek gelmediği için bilemeyeceğim, siz biliyor musunuz? Önerir misiniz?"

Bora kafasını sağa sola sallayarak parmağını "Şişşt." dermiş gibi dudaklarının üzerine koydu. Sevda teyze soruma cevap vermeye gerek duymayarak ayağa kalktı. "Ayy ben daraldım Mehmet, kalk gidelim!"

Valla bence de kalkın gidin de ben de bi dumura uğramış nöronlarımı karşıma alıp acil durum konseyi yapayım. Güvendiğim dağlara karlar yağmıştı ama nasıl. Lapa lapa böyle. Gerçi saflık bende, dağ bu güven olur mu? İllaki kar yağacak, ha Everest Dağı, ha Lupgharsar Dağı. Dağ dağdır ve her dağa kar yağar. Alçak ta olsa yüksek de olsa dağ bu yani. Gerçi yükseğe çıktıkça hava soğur dimi? Deniz seviyesinde olacaksın ya, en temizi.

"Bora, kalksana annecim hadi gidiyoruz."

Bora oturduğu yerde yayılırken "Yok gidin siz," dedi. "Ben sonra gelirim, ya da gelmem. Bakarız."

"Kalk lan eşek sıpası." dedi Mehmet amca. "Rahatsız etme kızları."

Eniştem oturduğu yerden diklenirken "Baba, bende buradayım." dedi "Kızlar falan ayıp olmuyo mu?"

"Sen de rahatsız etme kızları hanım köylü, bi kızın dibinden ayrıl." dediğinde gülmemek için yanaklarımı ısırdım. "Hayde."

"Yani, bunu 30 yıldır annemin dibinden üç dakika ayrılmayan bir adamın söylemesi de bana bir gülme getirtiyor Allah seni inandırsın," dedi eniştem. "Şaşıp kalıyorum."

Mehmet amca tam ağzını açıyordu ki Sevda teyze araya girip "Ayy Mehmet!!" dedi "Hadi gidelim, çocuklar da eğlensin." Ok saçan bakışlarını bana çevirdi. "Gerçi eğlenebilecekler mi o da muamma."

Yahu, şimdi ben bu kadını sinir edecek şeyler yapınca uyuz oluyorum dimi? Kendi kaşınıyor senelerdir bir kendimi aklayamadım ya. Gözümün önünden Boraların evi geçmeye başladı ve bir daha oraya gittiğimde ben tarafından mefta edilecek şeyleri canlandırdım gözümün önünde. Sevda teyzenin dünyanın parasını verip yaptırdığı resim tablosuna şöyle natürmort becerilerimi mi sergileseydim acaba? Sevda teyzeyi şöyle bir mort etseydim en naturalinden?

Turuncu AdamWhere stories live. Discover now