X-XII

25.8K 2K 255
                                    

10 Aralık
05.12, akşamüstü.

Saygıdeğer beyefendi,

Bugün garip bir şekilde neşeli ve fazlasıyla hayat doluyum. Birkaç gün önceki kasvetli hava olmadığı için belki, emin değilim. İtiraf etmeliyim ki bu sabah geçirdiğim keyifli zamanın bunda etkisi olmalı. Kız kardeşim, annem ve daha önceki mektubumda bahsettiğim kız kardeşimin arkadaşı, üçümüz, evimizin arkasından tepelere doğru uzanan ağaçlık alanda küçümsenemeyecek kadar uzun bir vakit boyunca yürüyüş yaptık. Toprak hafif nemliydi ve bazı yerler oldukça çamurluydu ancak bu bize engel olamadı. Her ne kadar hava, bulunduğumuz mevsime göre oldukça açık ve ılık olsa da orman eski canlılığında değildi. Güçsüz bir fısıltı gibiydi utangaç kuşların ötüşü ve başlarda olmasa bile ilerleyen saatlerde, bir kükreme gibiydi rüzgarın uğultusu. Doğanın huysuzluğuna karşın gezimiz yaklaşık dört saat kadar sürdü, inanabiliyor musunuz? Tam dört saat! Epey yoruldum lakin diğer yandan tekrarlamak için sabırsızlanıyorum. Yürümeye bayılırım çünkü, hatta onu hayatta en fazla zevk aldığım uğraşlardan biri olarak görüyorum. Peki ya siz, beyefendi, yürüyüş yapmayı sever misiniz? Umarım cevabınız "evet" olur zira kendime daimi bir yürüyüş arkadaşı aramaktayım ve bir şekilde sizin bana bu konuda yardımcı olabileceğinizi düşünme cesaretinde bulundum.

Cüretimi bağışlayın lütfen; ben, her ne kadar bundan şikayetçi olmasam da fazlasıyla yalnız bir kızım sadece.

Ah, neredeyse unutuyordum! İki gün sonraki büyük baloya gelecek misiniz? Kız kardeşim bu baloyu uzun süredir bekliyordu ve tahmin edebilirsiniz ki oldukça heyecanlı. Yaklaşık iki gündür, özellikle de bu sabah bu konu üzerinde fazlasıyla durdu, bu konu dışında çok nadir konuşuyor. Kolları hafif kabarık, üstünde tüllü detayları bulunan mavi elbisesini mi yoksa açık sarı kurdeleli beyaz elbisesini mi giymesi gerektiği konusunda son derece kararsız olduğu için de bana soruyor ancak doğrusu, ben de modadan hiç anlamam! Ne muslin ne de patiska hakkında pek bir şey bilirim çünkü söz konusu kıyafetler olduğunda maalesef ki pek ilgisizim. Yine de bu bilgisizlik ve çevrem tarafından anlaşılamayan aldırmazlık, kıyafetler konusunda özensiz olmama sebebiyet vermiyor. Aksine, bu konuda fazlasıyla dikkatliyim ve hislerim, bu balo için her zamankinden daha özenli olmam gerektiğini söylüyor.

Fazlasıyla büyük bir davet olacağını sanıyorum. Ülkenin dört bir yanından insanların geleceğini duydum, ne kadar da heyecanlı! Farklı çevrelerden pek çok insanın katılacağını öğrendiğimde aklıma siz de geldiniz ve sonucunda bir sürü soru belirdi aklımda. Heyecanla sarmalanmış sorularımdan bazıları yanıtlanır diye umuyorum içten içe lakin çok fazla onlar. Cevaplanmayı bekleyen ancak üzeri kara bir örtüyle örtülmüş sabırsız sorular... Öyle derin ki bu örtü, öyle ağır ki; kayboluyorum! Fazla garip hissettiriyor onların ortasında kalmak. Garip, çünkü... Biliyorsunuz sebebini. Ah, beyefendi; ben... Ben sizi tanımıyorum bile. Bir tanışıklık dahi yok iken elimde, içimde yeşermeye başlayan ve büyümesini bir türlü durduramadığım umutlar, korkutuyor beni. Korkuyorum; sizinle şahsen tanışamamaktan, sesinizi hiç duyamamaktan, gözlerinize daha yakından bakamamaktan. Oysa siz bihabersiniz benden.

Ve ben, sizi unutamıyorum.

Beyefendiye MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin