II-I

8.9K 986 64
                                    

2 Ocak
02.11, öğle.

Saygıdeğer beyefendi,

Bu inanılır gibi değil! Bir elimde oldukça güzel bir haberi özenli kelimelerle taşıyan bir kâğıt, diğer elimde eski bir kalem, size yazıyorum. Nasıl bir sevinç bu? Yeni yıl balosundan sonra bir de, inanması öyle güç ki yazılanlar, doğru kelimeleri bulmakta zorlanıyorum.

Sonunda kardeşinizin sade imzasını taşıyan kısa not, beni ve kız kardeşimi yarın olması planlanan geziye davet etmekte. Üstelik siz de orada olacaksınız! Kararım kesin, belinde beyaz tül işlemeleri olan açık yeşil elbisemi giyeceğim. Belki farklı bir renkte kurdele de takarım ve bir de beyaz eldivenler, her şekilde oldukça zarif görünmek zorunda olduğumu biliyorum. Kıyafetimden öte, duruşum, her zamanki zarafetini korumakla yükümlü. Olmadığım biri gibi görünmek istemememin yanında, bir çocuğun şetaretine sahip ruhumun manasız davranışları yüzünden, sizin aklınızda bana dair kötü ve bir o kadar da yanlış fikirlerin oluşmasını hiç istemem. Bu sebeple, kararım odur ki hiç olmadığım kadar dikkatli davranacağım yanınızda. Bir anlık heyecanla yapacağım hatalar, sonsuza dek yüzümü sizden saklama isteği doğuracaktır bende.

Ah, beyefendi, aslında buruk bir sevinç içinde yazıyorum aslında size bu satırları. Üzgünüm çünkü ne yazık ki kız kardeşim, sabaha karşı ani bir şekilde hastalandı. Doktorun söylediğine göre soğuk havalar sebep olmuş bu duruma. İyi ki burada değildiniz! Uykumdan uyanıp kendimi yatağı başında bulduğumda öyle perişan olmuştum ki gözlerim zavallı kardeşim dışında hiçbir şey görmezken endişeyle zamanın nasıl geçeceğini düşünüyordum. Bir ara kendimi kaybedip onu tamamen ve sonsuza dek yitireceğimize dair oldukça korkunç bir fikre kapıldım. Annemin yatıştırıcı sözleri netice verince ve kız kardeşim kısık da olsa gözlerini aralayıp bana gülümsediğinde ancak o zaman biraz da olsa ferahladı yüreğim. Şükürler olsun ki şu an kendini çok daha iyi hissediyor. Size yazmak için odama gelmeden önce onun yanına gidip bu geziden bahsettim. Pek üzüldü tahmin edersiniz ki fakat benim de onu evde bırakıp dışarı çıkabileceğimi düşünmediğimi öğrendiğinde, bakışlarına hafifçe yerleşmiş olan hüzün aniden dağıldı ve yerini, gerçek olmayan bir öfkeye bıraktı.

"Katiyen izin vermiyorum! Hayır, gideceksin, aksi takdirde seninle bir süre için konuşmayacağımı bilmeni isterim. Lütfen daha fazla itiraz etme sevgili kardeşim, ikimiz de senin bu tür kır gezilerini ziyadesiyle sevdiğini biliyoruz," deyip yatağında doğrulduğunda ellerini bana uzattı. Kırgın olmadığına ancak parmaklarım onun avuçlarına dokunduğunda tam anlamıyla inanabildim ve böylelikle yarı neşeli bir şekilde odama geldim.

Beyefendi, bilmiyorum nasıl söylemeli bunu. Benim gibi genç bir hanımefendinin bu şekilde düşüncelere sahip olsa dahi bunları dile getirmesinin hiçbir şekilde hoş karşılanmayacağının bilincinde olsam da duygularımı, mütemadiyen kalbimin derinliklerindeki yıpranmış sandıkta saklama mecburiyetinde olmak beni incitiyor. Hiçbir zaman size ulaşmayacak bu mektubun son satırlarını yazıyorken söylemek istiyorum ki...

Ben...

Beyefendi, dilerim orada, huzurlu beyazın ve derin yeşilin ortasında olursunuz zira yüreğime ansızın düşen bu cesaret damlasının kaybolmasından endişeliyim. Kaybolursa bir daha bulamam onu ve bir daha asla, size biraz sonra yazacağım mektubu ulaştırma cüretine sahip olamam.

İzninizle, size ulaşmasını umduğum satırlarla buluşmaya gidiyorum.

Yarın sizin de onlara ulaşmanız umuduyla.

Beyefendiye MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin