DF ಡ 4

318 53 6
                                    

Multimedya - Asrın

Gözümü hafifçe araladım ama gözüme gelen yoğun beyaz ışık dolayısıyla hafifçe kısmak zorunda kalmıştım. Bilincim yerine gelene kadar etrafa bakınsam da sonradan aklıma gelen gerçekle beynimden vurulmuşa döndüm.

Hızla yerimden fırladığımda omzumda uyuyan Aral'ın başı hafifçe aşağı düşmüştü. Aldırmadan "Asrın!" diye güçlü bir şekilde bağırdım.

Aral'ın gözleri hızla açılırken hastanenin git gide daha çok nefret ettiğim kokusuyla dolu koridorundaki birkaç kişi dönüp bana bakmıştı.

Buradan her zaman nefret etmiştim, en büyük kayıplarımı yaşadığım yerdi. Annemi, saçlarımı burada kaybetmiştim. Okulda geçirmem gereken yıllarımı burada kaybetmiştim. Burada durduğum her saniye daha da acı veriyordu bana.

Şimdi bir de Asrın'ı kaybedemezdim. Gözlerimin önünde bu lanet yerde kaybedemezdim onu.

"Asrın uzatma işte, bin götüreyim!"

Asrın Aral'a kaşlarını çatarak bir bakış fırlattı ve "Kendim gidebileceğimi söyledim, çocuk muyum ben?!" dedi sinirle.

"Evet."

Onların bu haline gülümseyip bir kez daha şükrettim. Böyle dostlarım olduğu için. Aral hep abimiz gibi davranırdı işte. Ve ne yazık ki Asrın için sorun olmuştu her zaman. Aral'ın bu huyundan nefret ederdi.

"Dilek ne derse desin onu eve bırak. Ben gidiyorum. Sana eve tek gidebileceğimi göstereceğim Aral Soykan!"

Asrın ayaklarını vura vura yanımızdan uzaklaşıp karşıdan karşıya geçmek için trafik ışıklarının yanına gidince Aral "Delireceğim ya!" diye tısladı ama acı bir fren sesi onun sesini bastırmıştı. Bakışlarımı hızla Aral'dan alıp sesin geldiği tarafa döndürdüğümde Asrın'ın yerde yatan bedenini görmemle ağzıma acı bir tat yayıldı.

Yalnızca 8 saat önce olmuş anlar gözümün önünde belirince kulaklarımı ambulans sesleri doldurdu.

Bedenime bir çift kol sarılınca hızla ittirip yoğun bakım ünitesinin yanına gittim.

İçerde yatan Asrın'ı görmemle bir kez daha bunun kabus değil gerçek olduğunu haykırdı bir tarafım. Ellerim camdan hafifçe aşağı doğru kayarken camdaki yansımamla göz göze geldim. Bandajım iyice kaymıştı, gözlerim.. Gözlerimin altları balon gibi olmuştu.

Tekrar Asrın'ı bulduğunda bakışlarım yutkunup elimi cama tekrar yasladım ve bu sefer onu incelemeye başladım.

Yüzü çökmüştü, herkesin bayıldığı yüzü hala çok güzeldi ama. Her yerine bağlandığı kabloları, makineleri görünce daha fazla dayanamayacağımı anlayarak yere çöktüm.

"Asrın!"

Koridoru inleten çığlığın sahibini kulağım tanıyınca hızla ayağı fırladım.

Sare teyze ve Yavuz amca görüş alanıma girince onlar da beni görmüştü.

Sare teyze yanıma koşarak geldi ve "Kızıma götür beni!" dedi yalvarır gibi. Gözleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu.

Boğazımdaki koca yumruyla "Orda" diye mırıldandım elimle göstererek. İkisi birden cama doğru koşarken gözlerimi yumdum.

Bir haftalığına il dışına çıkmışlardı, aynı zamanda Asrın'a sürpriz yapıp en sevdiği yazara kitap imzalatacaklardı. Haberi duyduklarında apar topar hastaneye gelmişlerdi. Gözlerimi açtığımda annesinin hıçkıra hıçkıra ağladığını ve Yavuz amcanın da onu tuttuğunu gördüm. Asrın bu kadar bencil olamazdı.

DİLEK FENERİWhere stories live. Discover now