DF ಡ 12

149 33 8
                                    

"Sen bir katilsin."

Aramızdaki mesafeyi büyük adımlarıyla kapatırken, korkuyla, onun aksine küçük adımlarla geriliyordum.

Başımı iki yana salladım.

"Değilim."

Geriye attığım son adımımda sırtım sert duvara çarpınca ağzımdan bir hıçkırık kaçtı. Ölmek istemiyordum.

Başını eğip yüzlerimizi aynı hizaya getirdi. Yüz hatlarını seçemiyordum, yalnızca tüm ihtişamıyla parlayan bir çift göz vardı.

"Korkak bir katilsin."

Son bir adım atıp aramızda milimler bıraktığında sol yanağımdan sessizce süzülen bir yaşla, ağzıma acı bir tat yayıldı. Bedenim gözle rahatça görülebilecek şekilde titriyordu.

Bu halim onu keyiflendirmiş olmalı ki dudakları hafifçe yukarı doğru kıvrıldı.

Baş parmağını boğazımda gezdirmeye başlayınca neredeyse bütünleştiğim duvara korkuyla biraz daha sindim.

"Bu hayatta yapılan hiçbir şey karşılıksız kalmaz Dilek Kandemir."

Aniden eli boğazımı sıkıca kavrayınca, gözlerim yerinden fırlayacak gibi sonuna kadar açıldı ve çırpınmaya başladım. Tırnaklarımı boğazımdaki eline geçirirken, bunun hiçbir işe yaramadığını görmek daha da çaresiz hissetmeme neden oluyordu.

Kısa bir süre sonra bedenim bana ihanet ederek, kendini bıraktı ve ellerim hafifçe yanıma düştü.

Daha sonra ise son kez gözüme çarpan bir çift gözle, karanlık beni içine hapsetti.

Hızla yataktan doğruldum ve ellerim boğazıma gitti.

Gözlerimi yumup derin derin nefesler almaya başladım, unutmak ister gibi.

Yanaklarımda hissettiğim ıslaklıkla ağladığımın yeni farkına varmıştım.

Sanki boğazımı kavrayan el hala orada, beni öldürmek istiyor gibi hissediyordum. Fazla gerçekçi bir kabustu.

Gözlerimi açıp elimin tersiyle yanaklarımı sildim. Sadece bir kabustu, diye tekrar tekrar hatırlatıyordum kendime. Sadece bir kabus.

Derin bir nefes aldım ve bacaklarımı yataktan sarkıtıp uzun uzun boş duvara baktım.

Artık düşünce kavramının da yok olduğunu hissediyordum içimde, düşünecek, beynimi meşgul edecek bir şeyler bulmakta bile zorlanıyordum.

Kafamda hep Asrın'ın resmi vardı ve beni asla yalnız bırakmıyordu.

Her zaman olduğu gibi... Ne zaman beni dertlerimle yalnız bırakmıştı ki zaten?

Yataktan kalkıp dolabımdan bir kaç parça bir şey çıkarttım ve üzerime geçirdikten sonra aynanın karşısına oturdum. Saçlarımın biraz daha uzadığını farkedebiliyordum.

Ama asla bitmeyen sorunlarımdan birisini dile getirecek olursam; saçlarım uzadıkça, sol gözüm görme yetkisini biraz daha kaybediyordu.

Hala uygun kornea bulunamamıştı ve ben umudumu keşmiştim. Tek istediğim şey virüsün diğer gözüme bulaşmamasıydı.

Zil çalınca oturduğum yerden kalktım ve cüzdanımı cebime sıkıştırıp odadan çıktım.

Arallar'la daha sık vakit geçiriyordum artık, Aral beni asla yalnız bırakmamaya çalışıyordu. Sanırım son hareketlerimden sonra benden şüphelenmeye başlamıştı, bilemiyordum.

DİLEK FENERİWhere stories live. Discover now