5.BÖLÜM: "ACI" ●

23.6K 1.1K 491
                                    

Merhaba :) İYİDE OLSA KÖTÜ DE OLSA, EMEK EMEKTİR. GİTMEDEN ÖNCE YILDIZI DOLDURMAYI UNUTMAZSANIZ VE 'EŞSİZ' YORUMLARINIZI ESİRGEMEZSENİZ ÇOK SEVİNİRİM. ÇÜNKÜ İNSANI YAZMAYA TEŞVİK EDİYOR :) ŞUANDA BURADA OLUP, KİTABIMI OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM :) ♥

"Neden korkmalıyım?" dedim sesimin titrememesi için dua ederken.

Sinsice gülümsedi ve, "Çünkü biz katiliz" dedi düz bir sesle. 

"Bilmez miyim? Karanlık Çete." dedim elimi havaya sallayarak. Aniden elimi tutup, bileğimi çevirdi. Acıyla yüzümü buruşturdum ve gözlerine baktım. "Bu kadar meraklı olmamalısın velet. Fazla merak iyi değildir." dedi bileğimi daha çok sıkarken.

Canımın acıdığını belli etmemeye çalışıyordum ama bu konuda iyi değildim. Ağzımı açıp derin bir nefes aldım. "Bırak." dedim ve elimi çekiştirmeye çalıştım. Elimi her çekmeye çalıştığım da daha çok sıkıyordu ve bu daha çok acımasına sebep oluyordu. Diğer elimle onu itmeye çalıştım ama yerinden 1 santim bile oynamadı.

Hareket etmeyi kesip, çenemi diktim ve ona öfkeli gözlerle baktım. Kaşları çatıktı ve gözlerinde öfke vardı. Beni sertçe itti. Bu sendelememe sebep oldu. Kapıdan çıkmadan önce durdu ve kafasını yana çevirip bana baktı.

"Sen bizi hala tanıyamadın velet. Demek ki sana kendimizi tanıtamamışız. Geçmişimi sakın kurcalamaya çalışma yoksa, ölümün için verdiğim sözü tutmam." dedi ve gitti.

O gittikten sonra yatağa oturup, biraz düşündüm. Ne günah işledim de bu insanların arasına düştüm ben? Neyin bedeli bu? Kimin âhı?

Birkaç saat sonra kapımın sertçe açılmasıyla yerimden sıçradım. Batuhan kapıda bana bir bakış atıp içeri girdi ve kapıyı kapattı. Elinde neşter,kolonya ve iğne iplik vardı. Neşterle bana yaklaşınca geri geri gittim ve çığlık attım. "Ne yapıyorsun manyak?" dedim.

Söylediğim şey komiğine gitmiş olacak ki büyük bir kahkaha attı ve yerinde durdu. Kaşları havalandı, dudaklarında hala belli belirsiz bir gülümseme vardı. "Manyak mı?" dedi gülerek.

"Evet," dedim bağırarak. "Rahat bırakın artık beni."

Batuhan kafasını 'hayır' anlamında salladı ve bana bir adım daha atıp aramızda ki mesafeyi yok denecek kadar kapattı. "Daha hiçbir şey yapmadık ki." dedi dudaklarını büzerken. Şuanda masum bir çocuk görüntüsü yakalamaya çalışıyor gibiydi ama hala tam bir psikopat gibi gözüktüğünden bihaberdi.

Omuzlarıma bastırıp beni yatağa oturttu sonra kendide oturdu. Elindekileri yatağın üzerine bırakıp, kazağının kolunu sıyırdı. "Ne yapacaksın bana?" dedim sessizce ağlayarak. Ağladığımı görünce bana ilginç bir nesneymişim gibi bakmaya başladı. Sanki hayatında ilk defa ağlayan insan görüyordu. Kafasını iki yana salladı ve neşteri koluna bastırdı.

Kolunu ince ama derin bir şekilde kesti. Çığlık atmaya başladığım da kapı yumruklanmaya başladı. "Batuhan! Aç şu kapıyı." dedi bir ses. Bu Okan'ın sesiydi. "Okan!" diye bağırmaya başladım.

Ayağa kalkıp kaçacaktım ki Batuhan kolumdan sertçe çekti ve beni yatağa fırlattı. "Tecavüz ediyormuşum gibi bağırmasana." dedi Batuhan öfkeyle. "Oyun oynuyoruz sadece."

"Hastasın sen! Ruh hastası!" diye bağırdım ondan uzaklaşırken. Koluna bakmamaya çalışıyordum. Çünkü o kırmızı, taze kanı görürsem bayılacağımı biliyordum. Batuhan'la aynı odadayken bayılmak hiç de hoş bir şey olmazdı.

Karanlık ÇeteWhere stories live. Discover now