6.BÖLÜM: "GECENİN FARKLI YÜZÜ"

27.8K 1.6K 854
                                    

Merhaba :) İYİDE OLSA KÖTÜ DE OLSA, EMEK EMEKTİR. GİTMEDEN ÖNCE YILDIZI DOLDURMAYI UNUTMAZSANIZ VE 'EŞSİZ' YORUMLARINIZI ESİRGEMEZSENİZ ÇOK SEVİNİRİM. ÇÜNKÜ İNSANI YAZMAYA TEŞVİK EDİYOR :) ŞUANDA BURADA OLUP, KİTABIMI OKUDUĞUNUZ İÇİN TEŞEKKÜR EDERİM :) ♥

Araba evin önünde durduğunda Ares'e bakmadan arabanın kapısını açtım ve eve doğru yürüdüm. Ensemde nefesini hissettiğim de arkamdan geldiğini anladım ve adımlarımı hızlandırıp onunla aramdaki mesafeyi açtım. Bundan hoşlanmamış gibi biraz daha dibime girdi ve kolumu tuttu.

Önce eline daha sonra ona baktığımda gözlerini devirdi ve kapıyı yumrukladı.

Evet orada zil dururken, kapıyı yumrukladı. Kapı sertçe açıldı ve duvara çarptı. Batuhan, kapıyı öküz gibi açıp arkasını dönüp gitmişti ve Ares buna bir şey dememişti. Gerçi Ares, çokta konuşan bir tip değildi, yaptığı tek şey yeri geldiğinde küfür etmekti. Neden en çok Batuhan'la anlaşabildiğini ve aralarındaki bu tuhaf ilişkiyi şimdi anlamıştım. Mutfağa girip poşetleri bıraktığımızda Ares bana tuhaf bir bakış attı ve mutfaktan çıktı.

O gittikten sonra kahvaltılıkları çıkardım ama onları koyacak tabak bulamadım. Bütün dolaplara tek tek baktım. En soldaki dolabı açtığım da tabakları gördüm ama biraz yüksekteydi. Uzanmaya çalıştım hatta zıpladım ama nafileydi. Belim esnemekten acımıştı bu yüzden daha fazla ceylan gibi zıplamamaya karar verdim. Mutfağın kapısının ucuna gidip, içeri baktım.

Birkaçı televizyon izliyordu, birkaçı telefonla oynuyordu. Onların bu halini fırsat bildim ve masadaki sandalyelerden birini çekip üzerine çıktım. Sandalye yerine alışamamış gibi sallanıyordu ama bunu umursamadım elimi uzatıp dört tabak çıkardım ve tezgaha koydum.

İki tabak daha çıkarmak için arkadaki tabaklara uzandım ama mutfakta kıpırtı hissedince sağ omzumun üstünden arkaya bakayım derken dengemi kaybettim. Canımın acımasını bekleyerek gözlerimi sımsıkı kapattım ve dişlerimi sıktım ama canım acımamıştı. Çünkü sert beton yerine, sıcacık kolların arasına düşmüştüm. Gözlerimi araladığım da Batuhan'ın kucağında olduğumu gördüm.

Gözlerim şaşkınlıktan irileşti ve bir kaç saniye öylece birbirimize baktık. Konumumuzdan rahatsız olmuş olacak ki beni hızla yere indirdi ve "Gerizekalı." diyerek mutfaktan çıktı. Göğsüm körüklenmiş gibi hızla inip kalkmaya başladığında, elimi göğsüme koyup gözlerimi kapattım ve nefesimi düzene sokmaya çalıştım. Gözlerimi dolaba dikip, tabaklara baktım ama aynı hatayı tekrar yapmamam gerektiğini düşündüm. Mutfaktan içeri Okan girince, gözlerim sevinçle açıldı.

Okan içten bir tebessüm bahşetti ve sandalyelerden birine oturup beni izlemeye başladı. Tebessümüne tebessüm ile karşılık verdim. Utancı geri plana atarak yanına yaklaştım, "Okan, şuradan bana iki tane tabak verebilir misin?" dedim tatlı bir tebessüm ile. "Az önce denerken düşüyordum da." dedim başımı öne eğerek. Okan ayağa kalktı ve saçlarımı karıştırıp yanağımdan makas aldı. "Tabiki,"dedi hareketlerinin aksine ciddi bir sesle. "Dikkatli ol." diye de ekledi.

Başımı 'tamam' anlamında salladım ve yanına ilerledim. Birazcık gerinerek tabaklara uzandığında hayranlıkla onu izlemiştim. Her ne kadar o da iyi bir insan olmasa da, bana burada en iyi davranan kişiydi. En azından insan olduğumu unutmuyordu ve bana ona göre davranıyordu. Zaten Batuhan, kurbanlık koyun gibi beni kesmeye çalışmıştı. Ares, dengesizin önde gideniydi, diğerleriyle de çok muhabbetimiz olmamıştı.

Okan tabakları tezgaha bırakmak yerine tatlı ve içten bir tebessüm ile bana uzattı. Başımı öne eğdim ve alt dudağımı ısırarak gülmemi engellemeye çalıştım ama bu daha çok gülümsememe neden oldu. Elindeki tabakları aldım ve kısaca teşekkür ettim.

Karanlık ÇeteOnde as histórias ganham vida. Descobre agora