Rüya

29 3 0
                                    

Gözlerim ateş gibi yanarken kirpiklerimin ardını görmek için gözlerimi loş ışıktaki kadına odakladım.
Şarkı söylerken bir yandan boş şömineye elindeki keseden tutamlar döküyordu.
Sonra küçük, sarı bükleri gözlerinin önüne düşmüş bi kız girdi odaya, onu farketmeyen kadın şarkısını bitirip anlamadığım dilde bir şeyler fısıldadı ve yanmayan şömineye üfler üflemez gaipten bir ateş şömineyi alevlerle kapladı.
Küçük kız ufak bi şaşkınlık nidası attığında kadın arkasındaki küçük kıza dehşetle baktı.
- Anne? Sen ejderha mı olduun?
- ha ha, öyle şeyler bir tek masallarda hayatım, tabiiki çakmak da ejderha kadar olmasa da iş görüyor.
Kadın yapmacık gülmesiyle kızı anlamadığım bir nedenden ikna etmeyi etmeye çabalıyordu.
-Gördüm ama sen üfledin ve ateş yandı!
- daha çok tutuşsun diye tatlım, hadi gel nefis çilekli cupcakelerimizi yiyelim .

Sonra mekan değişti..

Yine aynı küçük kız vardı ama odada aynı kadın yoktu, 
- Anneee?
...
- Annee?
...
Ses gelmeyince kız odadan çıktı ve bende onu takip ettim, mutfak ve veranda boştu.
Kız üst kata çıktı, odaların hepsini kontrol etti,
- Annee hadi çık artık, korkuyoruum...
...
Beklediği ses yine gelmedi.
Sonra kız alt kata indi ve merdiven altındaki bodrum kapısını açtı ışığı yanıyordu, yavaşça beton merdivenleri indi.
Merdivenlerin yarısında çömelip korkuluğun demirlerinin arasından baktı, bende onun yolunun kalanını devam edip aşağı indim.
- Ona yalan söylemeye artık dayanamıyorum. Ve kaçarak yaşamaktan, olduğum şeyi kocamdan bile gizlemekten bıktım.
- Kurallar belli ama tatlım ona söyleyemezsin, zaten o küçük kız...
-Sus! Lütfen. Biliyorum hiç dünyaya gelmemeliydi ama onu aldıramazdım Nell...

Kadın dizlerinin üstünde çökmüş yerdeki bir şeyle konuşuyordu, neyle konuştuğunu anlamak için, daha da yaklaştım.
Yerdeki su dolu leğen ve içindeki aynayı görmek ne kadar deli olduğunu düşünsemde yansımadaki, pembe saçlı kadını görünce ağzım açık kalakaldım.
-Ya onu bulurlarsa? Ya o da Mike yerine senin gibiyse, hiç bir belirtisini görmedim 5 yaşına geldi, yanlışlıkla bilr olsa bir şekilde ortaya çıkardı, o  bizim gibi değil.
- Dua edelim de ikinize birden benzememiştir, o zaman ne olacağını biliyorsun, o zaman ölmesinden daha çok korkacağımız şeyler olucak.
-Biliyorum, ama daha zamanı var, yani öncelikle Mike'a söylemeliyim ama daha...
- Anne? Kiminle konuşuyorsun? Babama ne söyliyceksin?
- Arya! Senin ne işin var burda!
Diye kıza bağırınca kız yerinde titredi
Demek o bendim, benim küçüklüğüm, o da annem... Bunlar neydi bi rüyanın içinde miydim? Kendi anılarıma 3. Biri gibi bakıyordum... Ya da rüyama.
- Her yerde seni aradım, yoktun. Kiminle konuşuyordun, Holly teyzeyle mi?
Annem cebindeki telefonu küçük ben'e göstermeden çıkardı, evet tatlım ve özel bi konuşmaydı, babana bundan bahsetmeyelim olur mu?
- Neden ama? Sürpriz mi yapacaksın?
- Evet tatlım unuttun mu babanın haftaya doğum günü.
Annem gidip küçük beni kucağına aldı ve onlar bodrumdan çıkarken , görüntü yine silindi ve kendimi başka bi yerde gördüm bu sefer piknik alanı gibi bir yerdeydik,
Artık anlayabildiğim üzere annem babam ve ben vardık, ben elimdeki yeşil topla, koşturup duruyordum, annemle babam ise yerde, çimlerde uzanıyorlardı , annem hafifçe doğrulup, bana doğru seslendi,
- Arya! Hadi gel çileklerimizden atıştıralım biraz, çocuk kadına doğru koşarken bir anda ayağı takılıp düştü ve o anda başını yerdeki kayaya çarptı,o anda elimi saçlarımın dibindeki yara izine giderken gözlerim yine fal taşı gibi oldu, çocuğun düştüğü yerde toprak sarsılıyor ve kendi içine çekiliyordu. Annem be babam küçük ben'e koşarken ayakları altındaki toprak bir elekte sallanan un gibi sallanıyor, dengede kalmak için uğraşıyorlardı, sonunda kız ufak çığlığını bitirdiğimde her şey durdu, kız baygın gibiydi, annem yanıma gelip küçük ben' kucağında çevirdiğinde, başından kanlar akan çocuğun baygın haline değil, çok daha başka çok daha olmaması gereken bir şeye atmıştı çığlığını küçük Arya'nın saçları...

GRİWhere stories live. Discover now