BÖLÜM {16}

65 6 0
                                    

"Hadi!"

"Hayır,hayır, hayır." Diye çığırıp, yorganı başımdan çekip, yatakta oturdum.

"Bir defolup gider misin?" Diye de ekledim, kapıda manda gibi bekleyen Kerem'e.

"Hayır! Bak yaklaşık 4 dakika 25 saniye sonra tekrar geleceğim. O zamana kadar ya kendin çıkarsın ya da zorla içeri girerim. Biliyorsun özel hayata saygım var benim." Demesiyle yumruklarımı sıkıp, iki elimle yatağa geri vurdum. Özel hayatmışmışmış. Her 10 dakikada bir kapıdan sesleniyor, yetmiyor telefonla arıyor, açmadığımda kapıyı kırmakla tehdit ediyor. Bende ona kapının kırılmak yerine açılabilme ihtimalini hatırlattığım da,' özel hayata saygım var 'diyip duruyor. Ulan sabahtan beridir buradasın! Hadi onu da geçtim, 1 gündür işe gitmiyorum utancımdan, kapıda durmuş 'O anımızı hatırlıyor musun? Hatırlamıyorsan uygulamalı hatırlatabilirim.'diyip dalga geçmişti.

Ellerimi yanaklarıma kapatıp "of!" ladım. Bu adam nasıl birşeydi böyle?! Mine yapma bunu kendine, adamı ipleme. Hayır babam gelse bu kim der. Hatta, hastaneden sonra bir daha görmediği için hatırlamaz bile. Sağa başımı çevirip kapıyla bakıştım. Aslında o kapıyı açıp yüzüne tükürmek de vardı da yemiyor. Neden mi?
Hayvanus, kafede saçıma hamuru yapıştırmıştı bi de neymiş? Yok efendim mücadeleyi bırakınca hiç hevesi olmuyormuşmuş. Tam öyle mi dedi hatırlamıyor olabilirim lakin anlatmak istediği tam da böyleydi. Ben ona azıcık, ya azıcık yapıştırmıştım. O da biraz yapıştırmıştı ama sonuçta yapıştırmıştı.  Hadi onu da geçtim, adamın yanındayken ben, ben değilim. İçime Aslı cadısı kaçıyor. Yakın olunca tutamıyorum kendimi. Daha adamın anasının babasının adını bilmeyen akıllı ben, adamın bi öpüşünde karşılık veriyorum. Ya onunla olan anları aklıma getiriyorum ve gülümsemek yerine "Allah beni kahretmesin, nasıl böyle şeyler yaptım?!" Derken buluyorum kendimi.  Yine sinir bastı beni.

"4 dakika doldu." Diye Kerem'in dalgacı sesini duymamla, başımı hiç çevirmediğim kapıda sabit kılıp ayağa kalktım. Altımda penyeden şort, üstümdede beyaz atlet vardı. Sol elimi belime yerleştirip, sağ elimle de saçımın büyük çoğunluğunu sağa doğru attım.

"Kerem ya gitsene! " diye tekrardan sakin olmaya özen gösterdiğim ses tonumla cevap verdim.

"I ı , hayır. 1 gündür yoksun, kızarmaktan alamadığın yüzünü görmek istiyorum."

"Benim yüzüm niye kızarıyormuş ki? Ayrıca bu kadar özlediğini söyleseydin, Whatsapp'dan resmimi atardım."

"Öyle mi?  O sahneyi istersen baştan alalım, bakalım kızarıcak mı yüzün? O güzel göğüslerinin resmini atmayı mı teklif ettin sen az önce? Hemen eve gidiyorum demek isterdim güzelim, fakat çok çekici gelmedi bana o yüzden bu kapıdan ayrılmıyorum." Demesiyle nefesim tıkandı. Kaldım. Durduğum yerde sinirden ayaklarımı yere vurup  bağırarak "Pislik ! Sana değil göğüs resmimi atmak, kirpiğimin resmini bile atmam ben!"

"E tamam, o konuda anlaştık. Sahneyi baştan almaya da itirazın olmadığına göre  anlatıyorum..." demesiyle ;

"Hayır sus!"

"Öhöm. Öhöm. Evet,güzel bir bahar sabahıydı, Mine saçıma hamur yapıştırmaya çalışırken türlü türlü şekillere giriyor, bir yandan da kaçmak için uğraşıyordu. Ama nafile, kaçamazdı, bunu o da biliyordu.." diye başladığında,

"Sus ,bak Ayşe teyze aşağıda duyacak."

"Ha, biz onunla kankayız artık ya sıkıntı olmaz. Ama illa ki duymasın, o büyüğüm, bu hallerimi bilmesin diyorsan içeri alda anlatiyim." Diyip yine o dalgalı ses tonuyla söylendi.

"Ya Kerem, bak yeter."

"Tamam sen bilirsin. Neyse işte, ben bunu depoya kilitledim. İşe bak o da suyu dökmeye çalışırken ,ben bunun dudağına bir yapış.."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 14, 2016 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ÖLDÜREN AŞK/ARA VERİLDIWhere stories live. Discover now