Evcilik (3. Bölüm)

333 14 0
                                    

Bu salak çocuk da nereden çıkmıştı! Ona aşık olacakmışım (!) Kız kardeşi varmış! Bana ne lan! Bana ne! Benim da annem var!

Bu sinirle eve gidemeyeceğimi anladım. Annemin üzülmesini istemiyordum. Ona "Biraz gezeceğim." diye mesaj attım ve bizim oradaki parka gittim.

Sinirden delirmek üzereydim ve gözyaşlarım durmak bilmiyordu. Benim ne işim olabilirdi ki iddiayla falan?

Bildiğim tek bir şey vardı, o da hayatımın Pazartesi gününden itibaren cehenneme döneceğiydi...

*

Haftasonunu evden çıkmayarak geçirmiştim. Sanki her çıktığımda onunla karşılaşıp her an başıma kötü bir şey gelecekmiş gibi hissediyordum.

Pazartesi günü evden çıkıp okula gittiğimde girişte Koray'ı gördüm. Hemen arkamı dönüp koştum ama artık çok geçti; beni görmüştü.

Koştum, koştum, koştum... Ama yakalandım. Koray beni bileğimden tuttu.

"Bırak beni!"

"Leyla! Sırf senin o aptal duyguların yüzünden kız kardeşimi kaybedemem ben duydun mu!"

"Ben de sırf senin o kız kardeşin yüzünden hayatımda daha önce hiç yaşamadığım acıları yaşayamam!"

"Rol yap."

İşte bunu beklemiyordum.

"Yapamam."

"Neden Leyla?"

"Çünkü Özgür'e kanıtlamak için seni öpmem gerekiyor! Sana güzel şeyler söylemem gerekiyor! Kısacası onu inandırmam gerekiyor! Küçükken evcilik oynamak için bile rol yapamıyordum ben be! Nasıl benden böyle bir şey istersin?"

"Evcilik oynamıyoruz Leyla! Eğer kız kardeşimi kaybedersem sana yapmadığımı bırakmam, çok ciddi söylüyorum!"

"Ben de diyorum ki, senin o aptal iddian yüzünden hayatımı mahvedemem!"

"Bana aşık olmayacağını nereden biliyorsun?"

"Kendimi tanıyorum. Sen ise beni hiç tanımıyorsun!"

"Tanıyacağım. Bu iddiayı kazanacağım ve seni üzmek için elimden gelen her şeyi yapacağım."

"Yapamayacaksın! Ayrıca beni bırakmazsan çok kötü şeyler olur!"

"Ne olur mesela?"

Ne olurdu ki cidden? Ne yapabilirdim ben?

"Çığlık atıp yardım isterim."

"Hadi, bekliyorum."

"Bak atıyorum."

"At hadi."

Tam ağzımı açmıştım ki ağzımı kapatıp beni zorla arabasına bindirdi ve kapıları kilitledi. Arabayı çalıştırdı.

"Emniyet kemerini tak."

"Ne yapmaya çalışıyorsun!"

"Bilmem."

"Bak, beni kaçırarak hic bir yere varamazsın."

Kendi kendine görürsün diye mırıldandığını duydum.

"Tabi ki de göreceğiz! Ayrıca stockholm sendromuna yakalanacağımı düşünüyorsan yanılıyorsun!"

"Sto.. Ne?"

"Seni kaçıran kişiye aşık olmak. Stockholm!"

"Benim seni kaçırma amacım bana aşık olman değil ki zaten! Iddiayı kabul etmen!"

"Etmeyeceğim gerizekalı! Anladın mı? Etmeyeceğim!"

"O zaman benden asla kurtulamazsın!"

"Sen öyle san! Öyle bir kurtulurum ki-"

Yaptığı ani fren susmama ve kafamı çarpmama sebep olmuştu.

"Manyak mısın sen! Bizi öldürmeye mi çalışıyorsun!"

"Sana emniyet kemerini tak demiştim. Şimdi sus bence."

Radyoyu açtı. Ben de sessizce kemerimi takıp dışarıyı izledim. Geldiğim yolu bilirsem dönmem kolay olurdu, değil mi?

*

Geldiğimiz zaman gözlerimi kocaman açıp Koray'a baktım. Burası... Daha çok...

"Manyak! Burası bildiğin perili ev!"

"Hayır, sadece eski bir ev. Gir içeri!"

"Asla!"

Bağırdığım anda koşmaya başladım.

Yapabilirdim. Kaçabilirdim. Telefonumu çıkarttım. Koşarken Burak'ı aramayı denedim.

"Kahretsin! Çekmiyor!"

Koşmaya devam ettim ancak Koray'ın bana yetişmesi uzun sürmedi.

"Gel buraya!"

Koşuyordum. Hem de çığlık çığlığa...

Koşmama belimi tutan eller engel oldu.

"Koray salağı! Bırak beni ya! Bırak! Bırak! Bırak! Bu şekilde hiç bir şeyi değiştiremezsin!"

Beni kucağına alıp eve götürmeye başladı.

Bir kaç kez Bırak beni diye bağırmaya çalıştım ama ağzımı eliyle kapatması konuşmama engel oluyordu. Sonunda pes ettim. Koray beni eve kadar kucağında taşıdı. Eve girince de beni bir odaya atıp elimi bacağımı bağlayınca kapıyı kilitledi. Içimden "Salak şey, ben zaten bağlıyım, kapıyı niye kilitliyorsun." diye geçirdim.

Var Mısın Iddiaya?Donde viven las historias. Descúbrelo ahora