Yıldız (19. Bölüm)

128 5 0
                                    

Tüm gün gezmekten ayağım ağrımıştı. Kötü olduğumu belli etmemeye çalışıyordum. Uykum vardı ve bayılacak gibi oluyordum.

"O son 'iyiyim'i söylemeyecektin Leyla!" diye bağırıyordu içimdeki ses.

"Anne, Koray, biraz durabilir miyiz? Çok yoruldum."

"Kızım otele dönmek ister misin?"

"Gezmenizi bölüyorum ama, evet!"

*

Venedik'ten dönmemizin ardından 1 hafta geçmişti. Kendimi çok daha iyi hissediyordum. Özgür ile ilgili herhangi bir olay olmamıştı. Koray ile beraber alışverişe çıkmıştık.

Alışverişi hiç sevmesem bile Koray'a bu işkenceyi çektirmesem olmazdı!

"Leyla!"

"Koray?"

"Bu işkence ne zaman biter acaba?"

"Biraz kıyafet alayım, sonra."

"Leyla, iki saattir buradayız ama tek aldığın şey bir hırka! Hem de yaz ayında!"

"Belki kışa saklayacağım, nereden biliyorsun ki?"

"Kışa saklamayacağını ikimiz de gayet iyi biliyoruz!"

Kolunu belime attı ve beni kendisine doğru çekti.

"Alışverişi sevmediğini de..."

Dudağını benimkine yaklaştırdı.

"Bu işkencenin bir bedeli olmalı, değil mi?"

"Bedel derken?"

"Bence bir öpücüğü hak ettim."

"Hak ettin Koray."

Dudağını benimkine bastırdığında dünya durmuştu. Bulutların üzerinde uçuyordum. Uyuşmuştum adeta. Tabi bu güzel hisler, telefonumun sesini duyana kadar sürdü. Koray "Kahretsin!" dedi ve geri çekildi. Ben de nefes nefese telefonu açtım.

"Efendim anneciğim?"

"Leyla 2 saattir dışarıdasınız. Ne zaman dönersiniz?"

"Bilmiyorum anneciğim. Yemek yeriz, sonra da belki sinemaya falan gireriz."

"Tamam canım, çok geç kalma."

"Tamam anneciğim, görüşürüz."

Telefonu kapatınca Koray kulağıma eğildi.

"Yarım kalmış bir işimiz vardı..."

"Kes sesini Koray!"

Tam onu itecekken vazgeçip yanağından öptüm. Sonra da göz kırpıp elini tuttum. Sinemaların olduğu yere geldik.

"Koray, korku filmi izlemek ister misin?"

"Saçmalama Leyla, korkarsın."

"Olsun, ben korkmam."

"Peki, girelim."

*

Yatağımda yatıyordum. Bir sağa, bir sola dönüyor; uyuyamıyordum. Fazla cesaretin iyi olmadığını çok iyi öğrenmiştim bugün.

Eve gelene kadar Koray benimle dalga geçmiş, ben de korkudan ölmüştüm. Bir daha korku filmine asla girmeyeceğim!

Dışarıdan gelen sesleri duymamaya çalışıyor, kendime onların sadece ağaçlardan çıkan sesler olduğunu hatırlatıyordum.

Telefon sesiyle çığlık atarken arayan kişinin Koray olduğunu görüp aramaya cevap verdim.

"Aşk olsun Leyla, ben de beni arayıp doğumgünümü kutlarsın sanmıştım-"

"Özür dilerim Koray, unutmuşum; doğumgünün kutlu olsun."

"Bu kadarcık mı? Bak Leyla, bir daha seni asla sokmam korku filmine!"

"Istemeyeceğim zaten, merak etme."

"Leyla ya, bütün ortamı bozmakta üstüne yok."

"Ne yapayım Koray? Korkuyorum ve uykum var. Ancak bu kadar oluyor, kusura bakma."

"Tamam tamam. Iyi geceler sevgilim."

"Iyi geceler Koray."

Telefonu kapatıp kafamı yastığa koyduğumda kapalı gözlerimi anında açtım.

Koray bana SEVGILIM dedi!

*

Sabah kalkar kalkmaz Koray'a mesaj attım.

Kime: Koray
Mesaj: Doğumgünün kutlu olsun aşkım :) <3

Kendime kahvaltı hazırlayıp çay koydum. Tam başlayacakken telefonum titredi.

Kimden: Koray
Mesaj: Teşekkürler, AŞKIM.

Gülümsememe engel olamadım.

Kimden: Koray
Mesaj: Bu arada profil fotoğrafın çok güzel, değiştir lan onu!

Gözlerimi kocaman açıp mesaja bakmaya başladım. Tekrar tekrar okuyor, gözlerime inanamıyordum. Daha şimdiden Koray beni kıskanmaya mı başladı yani? Cidden mi?

Kimden: Koray
Mesaj: Bu arada akşam seni bir yere götüreceğim. Akşam saat yedide hazır ol.

Tam mesaj atacaktım ki ne cevap vereceğimi bulamayıp vazgeçtim. En sonunda tamam yazdım.

*

5 dakikam kalmıştı. Hazırlanmış, salonda oturup televizyon izliyordum. Annem de değişik bir gülümsemeyle bana bakıyor, arada sırada kaşlarını kaldırıp duruyordu. Koray geldiğinde beraber dışarı çıktık ve arabasına bindik.

"Nereye gideceğiz Koray?"

"Doğumgünümü kutlamaya."

"Pasta falan da kesecek miyiz?"

"Gerek yok aşkım."

"Iyi de-"

"Leyla, bir bekle. Inan bana pastadan daha güzel bir şey."

"Peki."

Yaklaşık 45 dakika yol gittik. Bu süre içinde sürekli radyoda çalan şarkıları bağıra bağıra söyledik. Ancak geldiğimiz yer, çok karanlıktı.

"Koray neden geldik buraya?"

"Görürsün."

"Yoksa beni 41 yerimden bıçaklayıp bir göle mi atacaksın?"

"Leyla saçmalama da in."

Etrafıma bakınınca göl olmadığını görerek rahatladım.

Arabadan inip Koray'ın yanına gittim. Elini tuttum. Beraber biraz yürüdükten sonra Koray, "Yukarı bak." dedi. Kafamı kaldırdığımda yıldızları gördüm.

Şehirde yıldız görme imkanı çok az olduğu için mi buraya getirdi beni? Beraber yıldızları seyredelim diye?

Tam o sırada kayan bir yıldız gördüm.

"Aşkım, yıldız kayıyor!"

"Boşver, sen zaten benimsin."

O beni alnımdan hafifçe öperken kendimi çok şanslı hissettim.

Var Mısın Iddiaya?Where stories live. Discover now