Yağmur (17. Bölüm)

139 6 4
                                    

"Kızım, titriyorsun."

Elini alnıma koydu.

"Aynı zamanda da yanıyorsun!"

"Bir şey olmaz anne."

"Nasıl bir şey olmaz?"

Yorganımı üstümden çekip yere attı.

"Ya anneee! Üşüyorum!"

"Git soğuk bir duş al da gel."

Dediğini yaptım. Uzun uğraşlar sonucu ateşimi olması gereken dereceye indirebilmiştik. Ne zaman uyumaya çalışsam, Cuma gecesindeki gibi rüyalar görüyordum. Daha geleli 3 gün olmuştu, ama Koray'ı şimdiden özlemiştim.

Rüyalarımda hep Koray gelip özür diliyor, ben ise kırıldım deyip onu kovuyorum. Gerçekten karşıma çıkıp beni sevdiğini söylese, özür dilese, yine kovar mıydım acaba?

"Kızım bizim şirkette sorun çıkmış. Benim dönmem gerekiyor. En kısa zamanda yanına geri geleceğim, merak etme. Zaten 18 yaşındasın, otelden de sorun çıkmaz. Is-"

"Anne çocuk muyum ben?"

"Değilsin kızım da-"

"Neyse anne. O zaman işlerini çabuk bitirip dönüyorsun; ben de o zamana kadar Venedik'i biraz geziyorum. Sonra da güzel bulduğum yerleri sana tanıtıyorum. Nasıl?"

"Gayet güzel bir plan. O zaman, görüşürüz kızım."

Bana sarıldı. Gözlerinden düşen damlaları fark etmem de uzun sürmedi. Alt tarafı birkaç Gündü...

*

Odada kalmaktan sıkılmıştım. Sürekli Koray'ı düşünüp üzülmekten de. Bir dakika; ben burada üzülürken o diğer kız ile kahkalar atıyor. O zaman ben niye burada duruyorum ki?

Dışarı çıktım. Hava yağmurluydu. Tam kafamı çevirdiğimde yine Koray'ı gördüm. Bu kaçıncı hayaldi? Gözlerimi kapattım ve 5 saniye kadar sonra açtım. Koray tam dibimdeydi. O zaman, bu hayal değildi!

Yüzümü ezberlemek istercesine uzun uzun baktı bana. En sonunda bana sarıldı. Ilk başta kendimi tutsam da en sonunda dayanamayıp sarılışına karşılık verdim. Büyük bir huzurla doldum.

Koray'a sarıldığımı fark ettiğimde hızla geri çekildim ve onu ittim. Koşarak kaçmaya başladım, tabi dikkatli olmalıydım; düşebilirdim.

Yağmur git gide şiddetleniyordu.

Acaba yağmur benim durumuma mı ağlıyordu, yoksa Koray'ın suratına mı tükürüyordu?

En sonunda beni bileğimden tutup kendisine çevirdi.

"Konuşmamız lazım."

"Konuşacak neyimiz kaldı?"

"Leyla, o gün kafeye gelmedin. Ertesi gün de iddiayı bitirdin. Kaçtın!"

"Bir de soruyorsun Koray ya! Bir de soruyorsun!"

"Bilmiyorum Leyla! Ne olduğunu, ne yaptığımı bilmiyorum! Ne yapıp da seni bu kadar üzdüm ben? Allah belamı versin ya!"

Kenardaki binaya tekme attı.

"Konuşacak bir şey kalmadı. Gider misin şimdi?"

"Kaldı Leyla. Anlat hadi."

"Hayır."

"Anlat!"

"Eeh, yeter be! Sen bana emir veremezsin, anladın mı? Sen bana emir veremezsin! İğrençsin! Senden nefret ediyorum! Gerizekalısın! Salaksın! Düşüncesiz, umursamaz, bencilsin! Tek düşündüğün şey kendi hayatın! Hiç kimsenin hislerini, duygularını düşünmüyorsun! Sana bir şey söyleyim mi? Ben de salağım! Ben de gerizekalıyım! Aptalım! Hatta o kadar kafasızım ki her şeyi sadece oyun olarak gören birisine aşık oldum! İşte sırf bu yüzden, kendimden nefret ediyorum! Sana aşık olduğum için kendimi asla affetmeyeceğim!"

Konuşmamı böldü. Beni...
Öperek!

Var Mısın Iddiaya?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin