3.Bölüm

636 185 56
                                    


Herkes geçer diyor, geçer mi Olric? Herkes ne bilir acımı.

Herkes ne bilsin acımızı. Yaşar gibi yapmaktan, özlemez gibi

yapmaktan, iyiymiş gibi yapmaktan, nefes alıp onu içimde

tutmaktan, o nefeste boğulmaktan sıkıldım.

"OGUZ ATAY"

....................................

Selinin bu sözleri üzerine duraksadım. "Selin gitmem lazım nerede olduklarını sana mesaj atarım öğretmenlerle birlikte oraya gel kimseye zarar gelmesini istemiyorum"


Selin ağlayarak başıyla onay verdikten sonra sınıftan çıktım koridorda koşuşturmaya başladım, görünürde kimse yoktu bir anda nasıl kayboldular. Allah kahretsin kaçırdım onları! Nefes nefese kalmıştım. Sırtımı duvara yaslayıp nefes alış verişimi düzene sokmaya çalıştım. Lanet olsun astımım olduğu halde bu şekilde koşmamalıydım.

Dinlenirken okulun dışarı bakan pencerelerinden biri dikkatimi çekti. Pencereye doğru baktığımda okuldan birkaç kişi koşarak dışarı çıkıyordu. Sonunda onları bulmuştum. Bunlar kesin Demirin arkadaşlarıydı. Bende hızlı adımlarla onların peşinde dışarıya çıķtım. Okulun yukarısındaki parka doğru ilerleyince kavganın içine düşmem kaçınılmaz oldu. Kendimi korumak amaçlı ağacın arkasına saklandım.


Biri ortadaydı arkası dönüktü herkes ona vurmaya çalışıyordu. Kimdi ya bu ortadaki yüzünü dönünce şaşırmıştım. Barut değilmiydi o evet oydu çevresini yaklaşık 10 kişi sarmıştı. Bir adama o kadar insan vurur mu ya. Barut ortada olmasına rağmen çok iyi kendisini koruyordu. Fazla darbe aldığından ağzı yüzü kan içindeydi. Bu haldeyke bile çıldırmış gibi önüne geleni yumrukluyordu.


Demir ve yanındaki birkaç kişi koşarak kavgaya girdiler. İşte şimdi başlıyor bu nasıl kavga böyle herkes birbirine öldürecek gibi bakıyor.

Demir hızla Barutun yanına gitti ve önüne ilk çıkan çocuğa yumruk attı. Yumruğu attığı anda çocuk yere kapaklandı. Herkes birbirine vurmaya başladı. Ortalık savaş alanına dönmüştü. Çevredeki insanlar ayırmak istese bile araya giremiyorlarlardı, araya girenler ise kavgadan nasibini almışlardı.

Olayın etkisi ile olduğum yerde kalakalmıştım. Hemen çantamdaki telefonu aramaya başladım nerede bu telefon ya. Telefonumu elime alıp mesaj atmaya çalıştım ellerim panikten titriyordu "Selin okulun yukarısında ki parkın ordayız acele et iş çok ciddi" diye mesaj attım.

Hemen parka gelmeleri lazım olay tahmin ettiğimden bile kötü eğer zamanında burda olmazlarsa çok kötü şeyler olabilir. O an ki düşüncelerle telefondan bir anlığına başımı kaldırınca o korkunç görüntüyle karşılaştım.

Barut mavi tişört giyen bir çocuğun üstüne çıkmış deli gibi yumruk atıyordu. Çocuğun mavi olan tişörtü adeta kandan kırmızıya boyanmış gibiydi. Barut öyle vuruyordu ki yerde yatan çocuk kendini savunmayı bile bırakmıştı yarı baygın gibiydi. Buna aldırış etmeden yumruklarını savuruyordu. Çocuğun yüzü kandan görünmüyordu en sonunda kendimi tutamadım...

"Yeter!!! Öldüreceksin bırak artık!" Diye bağırınca herkes durmuştu önce bana baktılar ardından bütün gözler Baruta çevrildi. Barut hariç orda olanlar sesimi duymuştu fakat Barut kendinden geçmiş gibiydi, çocuğu yumruklamaya devam ediyordu. Demir kavga ettiği adamı itekleyip Barutun yanına doğru koştu Barutu arkadan tutarak çekti, durdurmaya çalışıyordu. Demir ne kadar onu durdurmaya çalışsada Barut durmak nedir bilmiyordu. Bu nasıl bir öfkeydi. Ben dahil herkes Barutu izliyordu.

YOKSUN Donde viven las historias. Descúbrelo ahora