9.Bölüm

361 63 34
                                    

Beni bir gün unutacaksan,

bir gün bırakıp gideceksen

boşuna yorma derdi, boş yere

mağaramdan çıkarma beni.

Alışkanlıklarımı, özellikle

yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna.

" Oğuz Atay -TUTUNAMAYANLAR- "

Multimedia= Barut ve Demir

Gözlerim Demir ve Barut'u ararken ne Demir ne de Barut ikiside ortalıkta yoktu. Koskoca depoda tek başımaydım. Mert burada olacaklarını söylemişti ama yoklardı.

İçimi o an saran korku beynime doğru hücum etmeye başladı. Farklı farklı seneryolar kurguluyordum. Herzamanki gibi bu senaryonun baş karakteri bendim ve başıma hiç iyi şeyler gelmiyordu.

Yoksa Mert beni buraya Demir'in intikamını alması için mi yönlendirmişti. Eğer öyleyse yandım sonuçta ıssız bir yerde kocaman bir depoda tek başımaydım ve savunmasızdım. Hatta burada bana tecavüz edip öldürebilirlerdi.

Beynim birbirinden değişik hikayeler düşünürken kendime bir dur dedim. Tamam sakin olmalıyım herzamanki gibi felaket tellallığı yapmanın bir anlamı yok.

Belkide buraya daha uğramamışlardır. Biraz beklerim eğer gelmezlersede giderim bu düşünceyle yanımda duran tekli koltuğa oturdum ve beklemeye başladım...

Yaklaşık 1 saat geçmişti ne gelen vardı ne de giden. Gelseler bile onlara ne söylecektim onu bile bilmiyorum. Aslında burada olmam bile hata, sonuçta rezil etme olayını Demir başlatmıştı ve sonucuna katlanması gerekiyordu fakat elimde olmadan Demire acımıştım.

Cebimden çıkardığım telefonuma baktığımda cevapsız aramalar ve onlarca mesajla karşılaştım. Hepsi Selinden geliyordu. "Neredesin, ne yapıyorsun, mutlaka bana ulaş, seni merak ettim" gibi mesajlar, hiçbirine cevap vermedim. Biliyorum bu duruma Selin çok sinirlenecek ama cevap verirsem beni soru yağmuruna tutardı. Bu durumdayken soruları cevaplayacak kafada değildim.

Kolumdaki saate baktığımda benim çoktan evde olmam gerekirdi. Annem beni merak etmesin diye geç kalacağıma dair mesaj attım. Barut ve Demir mutlaka buraya geleceklerdi. O zamana kadar etrafa göz atmak istedim. Oturduğum koltuktan kalktığım gibi etrafı incelemeye başladım.

Terkedilmiş bir yerdi burası. Taksiden inip dışarıdan baktığımda harabe gibi görünüyordu ama deponun içine girince bu fikrim değişmişti. Deponun bir kısmı tamamen Baruta aitmiş gibi zevkli bir şekilde döşenmişti. Diğer kısmı ise yağmurdan etkilendiği için yıkılmak üzereydi.

Mert, Barutun bu depoda kaldığını ağzından kaçırmıştı. Barut böyle bir yerde ne işi vardı , evi ailesi yok muydu? Neden burada tek başına yaşıyordu nie etrafta saatli bomba gibi geziyordu. Mutlaka bir sebebi olmalıydı.Barut gerçekten çok tuhaftı.

Depoda dolaşırken Barutun bu ıssız yerde, harabe bir depoda kendine küçük bir dünya kurmuş olduğunu fark ettim.

Bu dünyada Barutun kaldığı böleme doğru yavaşca ilerledim. Çok fazla eşyası yoktu, oldukça sadeydi. Uyuması için yere yakın bir yatak, kıyafetleri için küçük bir dolap vardı.

Uyuduğu yerin karşına baktığımda ise kendine göre küçük bir spor salonu yapmıştı. Kum torbası, ağırlıklar ve ismini bilmediğim birkaç spor aleti daha vardı. Barutun boş zamanlarını burada geçirdiği vücudundan da belli oluyordu.

Deponun üst katına çıkmak için merdivene doğru yöneldim. Merdiven oldukça eskiydi tahtaların sağlam olmadığı her halinden belli oluyordu. Dikkatli adımlar atarsak usulce çıkmaya başladım.

YOKSUN Where stories live. Discover now