Bölüm 4

1.7K 423 23
                                    

Kafeden çıktıktan sonra bir bar'a girdik ve içmeye başladık. Onun sarhoş olacağını bildiğim için az içmeye çalışsam da her zamanki gibi bende kendimi tutamadım. Bardakların biri gidiyor bir diğeri masamıza geliyordu. Ben biraz daha dayanıklı olduğum için hala kendimdeydim. Ezgi ise çoktan kafayı bulmuştu. Bana sarılıyor, yan masadakilere Eren'i anlatıyor hatta onlara da sarılıp ağlıyordu.

Çevrede Isparta geceleri konu başlığı altındaki gereksiz sayfalar için fotoğraf çeken insanlar oluşunca Ezgi'yi aldım ve bardan çıktık. Sonuçta internete o haldeki fotoğraflarının düşmesini istemezdim. Sanki o kafede beraber oturmamışız ben tüm olanları görmemişim gibi bana Eren'i tekrar tekrar anlatıp durdu. Diyecek bir şeyim yoktu. Zaten her cümlesinin bitiş kelimesiyle ilgili şarkılar söyleyip hala ortamı neşelendirmeye çalışıyordum.

Ezgi tekrar ağlayınca bu defa bende ağlamaya başladım. Artık o kadar da soğuk değildi sanki dışarısı. Yolda yavaş adımlarla kol kola yürüyor, belli aralıklarla kusuyorduk. Benim apartım daha yakın olduğu için sonunda bana gitmeye karar verdik. Yolu bulmamız baya uzun sürdü. Yol uzadıkça alkolün etkisi de azalmıyor, artıyordu. Yoldan tekrar birer bira daha aldık. Hafiften hava aydınlanıyor gibiydi sanki. En son hatırladığım da apartın önündeki duvarda otururken İlke yukarı çıkmamız için bağırıyordu.

Kolumuzdan çekerek yukarı çıkarttıktan sonra bizi odasındaki koltuğa oturttu. Mutfağa gidip bir yandan türk kahvesi yaparken bir yandan da bize bağırmaya devam ediyordu. İlke'ye göre insanlar üzgünken kendini kaybedecek hareketler yapmamalı acısını sonuna kadar aklı başında yaşamalıydı.

Biraz kendime gelip yanımda oturan Ezgiye baktığımda hala ağladığını gördüm. Ben ne desem ona iyi gelir diye düşünürken İlke elinde tepsiyle yanımıza geldi. Siniri geçmiş gibiydi ya da Ezgiyi hala o halde görünce daha fazla kızmak istemedi bize. "Hadi için bakalım kahvelerinizi bugün Cuma Antalya'ya gitme günü mutlu olun bakalım," dedi. Arkasından bende ellerimi çırparak "Evet hadi bugün şehrimize dönüyoruuuz," dedim ama tüm çabalarımıza rağmen Ezgi hala ağlıyordu. Gece yaşanan tüm olayları bir de İlkeye baştan sona anlattı. Söylenebilecek ya da teselli edilebilecek hiçbir cümle yoktu. Ardından konuyu değiştirmek için beraber gitmeyi önerdim.

"Ezgi sen kaçta gideceksin istersen biletleri değiştirelim beraber gidelim bu hafta sonu bende kal," dedim. Artık ağlaması durmuş gibiydi.

"Ben bu hafta sonu buradayım kızlar ev için birkaç eşya falan almam lazım," dedi.

Bunun üstüne biz İlkeyle beraber aynı anda " Aaa," deyip Ezgiyi gıdıklamaya başladık.


kontrolsüz (basılmış kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin