Bölüm 10

960 354 15
                                    

Otogardaki son 5 dakikamızı sarılarak geçiriyorduk. Kendine iyi baklar, seni seviyorumlar falan. Burak sadece çok yakışıklı bir erkek değil aynı zamanda da çok iyi bir dosttu. Hayatım boyunca hep yanımda olmuştu. Ondan ayrılmak bana hep zor gelmiştir.

Araba hareket ettiğinde son bir defa daha sarıldık ve koşarak otobüse bindi. Otobüs gözden kaybolana kadar el salladım ve sonra ellerim ceplerimde eve doğru yürümeye başladım.

Evle otogar arası beş durak olmasına rağmen yağmur yağsa da hava yürünmeyecek kadar soğuk değildi ve bunu kullanmak istedim. Yolda devamlı Görkem'le nasıl barışabileceğimi düşünüp durdum. Onu gerçekten kırmıştım. Kendi elimde sanki bir oyunun içine çekmiş gibi olmuştu ve özrümü mesaj çekerek ya da arayarak yapmak istemiyordum. Hızlı hızlı ve tadını çıkararak eve doğru yürümeye devam ettim.

Evin önüne geldiğimde kapının önündeki duvarın üstünde oturan Görkem'i gördüm. Yanına gittim omuzuna elimi koydum ve "Yukarı gelsene," dedim. Beraber hiç konuşmadan yukarı çıktık. Yolda hızlı ilerlediğim ve beşinci katta oturduğumuz için merdivenlerden çıkarken nefesim kesilmişti.

Kapıyı açtıktan sonra içeride ayakkabılarını çıkarmasını söyledim. Küçük koridorumuzdan çayın da altını yaktıktan sonra onu küçük dünyama, odama aldım. Sandalyede o oturdu bende ikimize birer çay getirdim ve yatağa geçtim. Odamda başka sandalyem olmaması kötüydü.

Konuşmayı geçtim gözlerine bakacak bile cesaretim yoktu. Şu an İlke'nin evde olup bizimle oturup dün geceye dair şahitlik yapmasını öyle isterdim ki. Görkem ise gözlerini dikmiş bana gülümsüyordu. En sonunda ben de gülerek "Öyle bakmayı keser misin?" dedim. " Eğer böyle yaparsan biz hiçbir zaman birbirimize yakın olamayız ki ama," dedi.

"Bak, dünkü sana anlattığım her şey gerçek..." derken lafımı kesti ve

" Biliyorum sana inanıyorum da sorun sadece seni bir başkasıyla görmek istemedim. Hepsi bu," dedi o an yataktan kalktım ve ona sarıldım. Hem de o kadar ani ve sıkı sarıldım ki sonra kendimden biraz utandım.

Küçük bir apartımız ve dolayısıyla da küçük bir odam vardı. 90x190 bir yatağım, bir televizyon masam, bir çalışma masam ve bir sandalyem. Giysi dolabım o kadar küçüktü ki askılığım daha çok yer kaplıyordu odada. Bütün bunların bulunduğu bir oda 10 adımlık geçmeye yer kalmayacak kadar da doluydu neredeyse. Ama tüm bunlara rağmen Görkem odamı özellikle de duvarımdaki stickerları çok beğendi. " Tam senin ruhunu yansıtan bir odan var gerçekten," bu sözü benim odamı daha da sevmeme sebep oldu "Daha yeni taşındık sayılır, istediğim her şeyi yapayım sen bir de o zaman gör," dedim.

Daha sonra Görkem'in gözü askılıktaki kıyafetlerime takıldı ve ardından tüm kıyafetlerimi baştan sona inceleyip beraber yeniden kombinledikten sonra artık gitmem lazım dedi ve onu uğurladım. Onunla vakit geçirmeyi çok seviyordum. Tanıdıkça insana kendisini sevdiren bir yapısı vardı. Sürekli olarak onu düşünüyor hiçbir şeye odaklanamıyordum. Tuvaletteyken onu düşünüyor, yemek yerken onu düşünüyor yürürken onu düşünüyor hatta öyle ki bazen onu düşünürken bile düşünüyordum. Her an aklımdaydı.

Mutfağa gittim ve bugün yemeği tek başıma yapmaya karar verdim. Hem İlke'ye de sürpriz olacaktı. Evde olan malzemelere baktım ve uygun bir şeyler yapmaya koyuldum. İlke gerçekten iyi değildi. Bu acıyı atlatabilmesi için yeni birisini sevmesi gerektiğini biliyordum ve bu Selim'di. Ama onu da okulda görüp görmediğinden ya da gördüğünde selam verdiğinden emin değildim. En iyisi benim bir şekilde Selim'le muhabbet kurup onları görüştürmem olduğuna karar verdim. Yemeğin pişmesine yakın İlke eve döndü.

"Günün nasıl geçti bakalım?" dedim onu keyiflendirmeye çalışarak. Bütün gün dışarda olmasına rağmen yine yüzü düşüktü.

"İyiyim, Nazan'la oturduk işte biraz ona da anlattım. Beren biz bir daha Mehmet'le barışamayacağız değil mi?" dedi de boynuma sarılıp ağlamaya başladı.

Ne yapacağımı gerçekten bilmiyordum. Elimden bir şey gelmiyordu işte en doğrusunun onu karşıma alıp gördüğüm, düşündüğüm her şeyi anlatmak olduğuna karar verdim. "Bu yaşanacakları daha önceden gördüğümü biliyorsun ama olmamasını dilediğimi de biliyorsun. Onunla artık barışmayacaksınız. Zaten öyle birisiyle barışmayın da az kalsın sana vuruyordu. Yeni insanlara bakmalısın artık Ispartamın pembesi. Ben çok yakında yeniden mutlu olacağını görüyorum sen de buna inan," diyebildim sadece.

Biraz daha rahatlamıştı. Sonra beraber soframızı hazırladık ve yemeğimizi yedik. Dizi ya da film izleyip yeniden hüzünlenip ağlamasını istemediğim için bana modellik yapmasını istedim ve bütün gece muhabbet ederek desen çalışması yaptık.

kontrolsüz (basılmış kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin