Bölüm 20

482 271 6
                                    

Dersten sonra gittiğimiz aktarın neredeyse yarısını alıp çıktığımızı eve geldiğimde fark ettim. Çeşit çeşit yağlar, şampuan, saç kremleri, değişik adını bilmedim birkaç bitki. Bunların hepsini kullanacaktım.

İnternetten bulduğum bir tarif üzerine karışımı yaptıktan sonra saçlarıma sürdüm ve beklemeye başladım. Hiçbir şey yapmadan iki saat boş boş oturamayacağım için Sevgiyle Başlar kitabımı alıp okumaya başladım. Tam bu sırada telefonum çaldı arayan annemdi. Saç dökülmemden bahsettiğimden beri psikolojimden ciddi şekilde endişeleniyordu. Yine aynı konuşmaları yapmaya başladık.

" Tatlım eğer kendini iyi hissetmiyorsan birkaç günlüğüne yanına gelebilirim."

" Anne iyiyim dedim ya sorun şimdiki sorunlarım değil biliyorsun. "

"Biliyorum ama üzülüyorum belki beraber bir cilt doktoruna gitmeliyiz ne dersin? Hafta sonu gelsene."

"Burada gideceğim merak etme randevumu aldım. "

"Gelmemi ister misin o zamana?"

" Anne lütfen. Ben gerekirse seni çağırırım zaten biliyorsun."

Konuşmamız bir yarım saat daha aynı şekilde devam ettikten sonra kapattık. Onu yanıma çağıramazdım. Beni bu halde görmesini istemiyordum. Benim bir bakışımdan tüm üzüntümü, hislerimi anlayacak yegane insan oydu. Bu psikolojideyken ona bunu yapamazdım. Bazı hastalıkları iyileştirmek görmek kadar kolay olsaydı diye düşündüm ya da keşke gördüğüm bazı olaylara engel olabilseydim.

Eskiden sadece altıncı hisse sahip bir insandım. Kötü olayları önceden hisseder çevremdekileri uyarırdım. 16 yaşıma geldiğimdeyse işler biraz değişti. Kenan o zamanlar en yakın dostlarımdandı. Aslında hiçbir şey değişmedi benim için hala öyle. O sene daha üniversiteyi yeni kazanmıştı. Sorunuysa fazla içine kapanık bir yapısı vardı. Gittiği okulda çok fazla arkadaş edinemiyor devamlı benim de orada üniversite kazanmamı istiyor, yapacağımız yemekleri, gideceğimiz yerleri konuşup duruyorduk. Tüm gün mesajlaşmamız yetmez gibi geceleri de geç saatlere kadar telefonda konuşuyorduk. Kontör yetiştiremiyorduk. Beraber oturacağımız evi, kimin yemek kimin temizlik yapacağının bile hayalini kuruyorduk.

Bir hafta sonu ısrarlarına dayanamadım ve bir geceliğine de olsa okuduğu şehre yanına gittim. Yanında olduğum için çok mutluydu. Küçük öğrenci evinde beraber menemen yapıp yemiştik. Menemeni beraber yapsak da bulaşıkları daha önceden konuştuğumuz gibi o yıkamıştı. Geceyse sabah erken saatte otobüsüm olmasına rağmen dışarı eğlenmeye çıkacaktık. Kenan da benim hayalimdeki gibi moda tasarım bölümünü kazanmıştı. Taşlanmış bir kot pantolon, siyah bir gömlek ve kırmızı bir papyon takmıştı. Benimse üstümdeki bluzu beğenmemiş kollarını beraber kesip yeni bir biçim vermiştik.

Beni küçük bir mekana götürmüştü. İçeride çok fazla insan yoktu. Bir balık restoranıydı. Kendisi de buraya daha önce gelmek istediğini ama fırsatı olmadığını söyledi. Bana çok içme dese de onu her zamanki gibi dinlememiştim. Masaya kusacak gibi olduğumdaysa hemen hesabı istedik ve çıkmıştık.

Taksiye binip eve doğru giderken ise inip yürümeyi teklif etmiştim. Uzun ısrarlarım sonucunda kabul etmişti. Hava serinlemeye başlamıştı yanıma zorla aldırdığı hırka bir işe yaramıştı. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Deniz etrafındaki sayılı insan, havanın mükemmelliği ve Kenan. O an sahip olduğum huzurun kokusu hala her düşündüğümde burnumun direğini sızlatır. Düşeceğimi bildiği için bana sarılmıştı bense kahkahalarla gülüyordum herkes bize tuhaf tuhaf bakıyordu. Sonra ben yapacağımı yapmıştım ve Kenan'ın ayakkabılarına kusmuştum. Dakikalarca gülmüştük. Daha sonra o ayakkabıların asla eski haline gelmeyeceğini söyleyip attırmıştım. Benimse ayakkabılarım çoktan çıkmıştı. İkimiz de yalınayak yürümeye devam ediyorduk. O zamanlar yanında topuklu giyebildiğim tek erkekti.

Şarkılar söylüyorduk benim durduğum yerden şarkıya o devam ediyordu. Karıştırıyor araya başka parçalar ekliyorduk. Tamamen sarhoş olabilen bir insan değilimdir. O gece buna sevindiğim sayılı gecelerdendi. O gece bizim son anımızdı. Boş bir bank görmüştüm hemen oturup burada uyuyalım demiştim. Çantamı çalınmaması için aramıza koymuştuk. Onunki tilki uykusuydu biliyordum. Başımı omuzuna yaslamıştım. Kenan'la sarhoşken sadece şarkı söylerdik. Yine şarkı söylemeye başlamıştık. Birkaç şarkı sonra sızmıştım. Hayatımda gördüğüm en güzel manzarada en huzurlu yerdeydim.

Uyandığımızda otobüs saatine çok az kalmıştı eve gidip toparlanıp tekrar çıktığımızda saat çoktan geçmişti. Otobüsü kaçırmıştım bir kere. Annem buna çok kızmıştı. İkinci bir bilet bulmamız birkaç firma gezmemiz sonunda olmuştu. Devamlı "Senin suçundu" diyerek Kenan'a kızmış, üç gün konuşmamıştım. Son görüşmemiz olduğunu bir ay sonra onu kaybedeceğimi bilseydim bunu asla yapmaz orada bir gece değil belki bir hafta belki okuldaki devamsızlığım yettiğince kalırdım.

Yaklaşık bir ay sonra bir akşamüstü Kenan'ı bir kutu ilaç içip yatağında ağlarken gördüm. Bunu önemsemedim. Daha önce hiç başıma böyle bir şey gelmemişti. Yine de moralim bozulduğu için cuma günü okula gidememiştim. Bütün gün evde oturmuş Kenan'la konuşmuştum. Bana hiçbir şeyden bahsetmemişti. Tek söylediği "Çok yalnızım" olmuştu. Eğer bir şey yapacağını bilseydim o gece yanına çıkıp giderdim.

Diğer günün sabahındaysa defalarca aramama karşın telefonunu açmadı. Annesini aradığımdaysa söylediği "Oğlumu kaybettim, ilaç içmiş," oldu. Kelimeler beynime çivi gibi çakıldı. O an gözüme simsiyah bir perde indi sanki bütün dünya karardı. Onu kaybetmiştik. En yakın dostumu kaybetmiştim. Daha kötüsüyse ben bunu görmüştüm. İntihar ettiğini görmüştüm.

O gün bana güç veren yanımda olan İlke olmuştu. Bütün gün yanımda oturmuş hiçbir şey konuşmadan sadece benimle ağlamıştı. O günden sonra görüşlerin arttı. Artık iyi olaylar da görmeye başladığımdaysa kendimi yeniden sevmeye başladım. Olayın benim suçum olduğunu düşünmekten vazgeçtim. Ama bir daha hiç kimseyle dargın kalmadım. Kimseyle iletişimimi ilk ben kesmedim ve Kenan'ı hiçbir gün aklımdan çıkaramadım.


kontrolsüz (basılmış kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin