Bölüm 5

1.4K 406 21
                                    


İki saatlik otobüs yolculuğu bu defa benim için bitmez bir uzunlukta sürdü. Bunda koridor tarafında oturuyor olmamın da etkisi yok değildi. İnmemize neredeyse 10 dakika kalmıştı. İlke yanımda Mehmet'e yapacağı sürprizi her ayrıntısına kadar tekrar anlatıyordu ve bunu yaparken de mutluluktan çıldırıyordu. Şarjım bitene kadar müzik dinlemiş ama sonunda bu işkenceye yeniden katlanmak zorunda kalmıştım. Dinlememek için ellerimle, üstümdeki hırkayla oynuyor devamlı gördüklerimin gerçekleşmemesini dileyip duruyordum. O ise anlatmayı sürdürüyordu.

Otobüsten indik ve servise bindik. İlke benden önce inecekti. Bana neler olduğunu en geç gece yarısına kadar arayıp anlatmasını tembihledikten sonra Mehmet'in evine yaklaştığımızda servisten indi. Bense evime doğru yalnız, başımı arkaya yaslayıp depresif bir şekilde devam ettim.

İndiğimde her yerde çiçek kokusu vardı. Bu koku eşliğinde eve gitmek bana biraz huzur verdi. Eve gittiğimde annem öyle sevindi ki giderken onu da yanımda götürmeyi sonraki iki gün boyunca da aklımdan geçirip durdum.

O gün akşama kadar kahvelerimizi içip bir hafta boyunca neler yaşadığımı anneme anlatmaya başladım. Dışarıda yağmur yağıyordu ve bu beni endişelendiriyordu. Aklımdaysa İlke vardı. Neler olduğunu bilmiyordum. Her yağmur yağışını İlke'nin üzgün olduğuna bağlamazdım ama bugün farklıydı. Bugün benim görüşlerimin üstüne yağmur yağıyordu.

Servisten indiğinde Mehmet'in öğrenci evine gidecek ve sürpriz yapacaktı ve bu saate kadar ses çıkmaması biraz tuhaftı. Belki de iyiye işaretti. Beraber yemek yiyor ya da yağmur altında dışarıda geziyor olabilirlerdi. Hemen beni arayıp anlatmasını beklemem hataydı. Biz annemle yemeğimizi yiyip dizimizi izlemeye başladığımızda artık saat akşam on olmuştu. Dışarıda şimşekler çakıyordu. Neredeyse fırtına çıkmıştı. Bu saate kadar aramaması gerçekten tuhaftı. Çoktan evine dönüş olması gerekiyordu. Annemden izin isteyip odama geçtim ve İlkeyi aradım. İki defa aramama rağmen telefonu açmadı. Üçüncü aramamda telefonu " ne var!" diye ağlayarak açtı.

Biraz sersemlemiş şekilde " Seni merak ettim," diyebildim sadece.

"Sana anlatmaya gerek var mı her şeyi biliyordun zaten ve bana söylemedin!" diyerek tekrar azarladı.

" Neler olduğunu anlatırsan bende bileyim"

"Mehmet'in evine gittim kapıyı ev arkadaşı Ali açtı önce evde olmadığını söyledi tam hal hatırını sorup gidiyordum ki Mehmet kim kapıdaki diye geldi. Beni görünce ölüyle karşılaşmış gibi oldu neden geldiğimi sordu ben içeri girince odasına sokmak istemedi beni ve sonra ne olduğunu tahmin et odasından bir kız çıktı!"

"Ne demem gerektiğini bilmiyorum."

"Hiçbir şey söyleme hepsini görmüştün. O hallerinin sebebi buydu."

"Bak bunları yarın sana geldiğimde konuşsak daha iyi olur," dedim ve saati kararlaştırıp kapattık.

Başına buna yakın bir şeyin geleceğini biliyordum ama bu kadar ağırını ben bile tahmin etmemiştim. Ya da tahmin etmek istememiştim işte o benim en yakın arkadaşımdı ve üzülmemesi için elimden geleni yapardım.

Su almak için mutfağa gittiğimde annem " Ne oldu yüzünden düşen bin bir parça," diye sorunca ona da olan biteni anlattım "Ne yapacağımı bilmiyorum. Bu özellik beni bazen çok yoruyor anne, sevdiğim insanları üzmek istemiyorum ama onlar da ağzımdan çıkan her kelimeye güveniyorlar ve tersi olduğunda bana kızıyorlar," deyip ağlamaya başladım. "Bu senin hatan değil, sen doğru olanı yaptın. Eğer neler olacağını söylesen belki bunlar hiç olmazdı ama hep asıl suçtu sen kalırdın," dedi annem bana sarılarak.

kontrolsüz (basılmış kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin