Bölüm 8

972 365 15
                                    

Eve geldiğimde yapılması gereken içinde bir nar iki elma olan bir meyve kasesi çizimim vardı ama Görkem gözümün önünden gitmiyor devamlı konuşmalarımız aklımdan geçip duruyordu. Keşke şunu da söyleseydim şunu da ekleseydim deyip duruyordum. Bir türlü odaklanamıyordum. O ödevi yapmak yerine buzdolabını bile temizlemeye başlayabilirdim. Böyle olmayacağını anlayınca ona mesaj atmaya karar verdim.


Gönderilen: Görkem

Çizim ödevine odaklanamıyoruuum :(


Anında cevap verdi.


Gönderen: Görkem

Ben bitirdim şu an guaj boya alıyorum çarşıya yakınsan gelsene otururuz bir yerlerde.


Ben tabi havalara uçtum. Hemen ona yazmaya başladım.


Gönderilen: Görkem

Tabii olur 15 dakikaya çarşıda olurum.


Mesajı attım ve hazırlanmaya başladım. Ne giyeceğimi karar vermem biraz uzun sürdü bu sefer. Bunu hesaba katarak bir saat söylesem daha iyi olurdu belki çünkü tam 15 dakika Görkem'i ayakta beklettim. Adres bulma problemim hep ama hep başıma dert olmuştur. Eğer bir kafeye gidip otursa onu bulamayacağım için belli bir yerde beklemesini söylemiştim.

Neredeyse koşarak yanına geldiğimde elinde koca bir poşet vardı. Dışından gördüğüm kadarıyla içinde guaj boyalar, kağıtlar, kalemler vardı. "Sen bütün alışverişini buradan yaptın sanırım, ben Antalya'dan getirdim rahatım," dedim. "Evet, İzmir'den taşımak istemedim ama pişman oldum çoğu malzemeyi bulamadım burada," dedi. "İstersen bende sana bulamadıklarını Antalya'dan getiririm," deyip onu dirseğimle dürttüm. Öyle güzel gülüyordu ki her güldüğünde gözlerim kalp kalp oluyordu.

Soğuktan ikimizin de burnu kıpkırmızı olmuştu. Hemen bir kafeye oturduk ve birer kahve söyledik. Ellerim buz gibi olmuştu. İkimiz de çok konuşan insanlardık ve saatin nasıl geçtiğini anlamadan bir baktığımda üç saatin çoktan geçmiş olduğunu gördüm. Ama sanki daha yeni oturmaya başlamıştık sohbet öyle güzel bir yerdeydi ki bırakıp da eve gidip ödev yapmak hiç cazip gelmiyordu.

"İzmir'de bir terzide çalıştım yazın. Çoğu kalıbı öğrendim."

"Ne kadar şanslısın. Ben lisede grafik okuduğum için hep grafikerlerde çalıştım. Ama bu bölümü hep istedim."

"Ben sana yardımcı olurum yapamadığın konularda. Ee boğa burcuyuz olsun o kadar değil mi?"

Gülümsedim. "Haklısın peki. Bende boyama, çizim işlerinde iyiyim. Sana yardım edecek bir konu bulurum."

Biraz daha konuştuktan sonra yürümeye karar verdik. Daha doğrusu o yürüyelim dedi ben daha eve gidip ödev yapacağımdan yakınınca beni eve kadar bırakmaya karar verdi. O kadar mutluydum ki. İçimde Görkem'le ilgili hiçbir kötü görüş yoktu. Sadece kocaman bir huzur doluyordu içime.

Dayanamayıp "Hava ne kadar güzel değil mi?" diye sordum. Güldü ve "Saçmalama sise baksana şu an buradaki tek güzel şey biziz. Zaten yolda da başka kimse yok," deyip koluna girmem için bana baktı. Ben de koluna girdim ve yürümeye hiç konuşmadan devam ettik. Ağır adımlarla eve doğru yürüyor arada bir birbirimize bakıp gülüyorduk.

Evin önüne geldiğimizde elinde koca bir poşetle bu kadar yolu ona yürüttüğümü anladım ve birden özür diledim. Anlamadı tabi ki ve nedenini sordu anlattığımda "Önemli değil, hem evini öğrendim merak ettikçe gelirim," dedi. Vedalaştık ve ayrıldık.

Oturduğumuz daire 5.kattaydı ve asansörümüz yoktu. Ama o katları gerçekten uçarak çıktım. İçeri girdiğimde İlke'nin çoktan uyumuş olduğunu gördüm. Gerçekten tam bir depresyondaydı. Pazar gecesinden beri mütemadiyen melankolik müzik dinliyor, ağlıyor, bazen kendi kendine kavga ediyor veya en sevdiği aşk kitabını yeniden okumaya devam ediyordu. Odama girdiğimde İlke'yi uyandırmak istemediğimden müziği çok kısık seste açıp ödevimi bitirmek için başına geçtim.


kontrolsüz (basılmış kitap)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin