38: gangs in jail

12.7K 596 7.8K
                                    

her ne kadar kpop camiası gibi ayda yılda bir comeback yapıp ortadan kayboluyor olsam da 300k için teşekkürler!

*bölüm parçaları:
cigarettes after sex-dreaming of you
twenty one pilots-heathens
starset-my demons

*multimedya'da bölümün içeriği ile ilgili bir kolaj var.

Erkeklerden hoşlanıyorum.

Erkeklerden hoşlanıyorum.

Erkeklerden hoşlanıyorum.

Beynimde kendini defalarca tekrar eden bu iki kelimenin dudaklarımdan döküldüğüne inanamıyordum. Kontrol edememiştim. Kelimelerimi kontrol edememiştim. Bana o küstah ifadesiyle kızlardan da erkeklerden de hoşlanmadığımı söylemesi bardağı taşıran son damla olmuştu. Bu gece, aklımın bana oynadığı bir oyun olmalıydı. Aksi halde olacakları düşünmek bile istemiyordum.

"Sen.." diyerek gözlerini irileştirmesiyle hiçbir şeyin oyun olmadığının farkına varmıştım. Her şey gerçekti. O bana bakarken kalbim öyle hızlı atıyordu ki bir an ölmüş olabileceğimi düşündüm. Bedenim buz tutmuş, nefesim kesilmiş gibiydi. Sırf erkeklerden hoşlandığımı ortaya çıkarmak için bana tuzaklar kuran Harry Styles'a erkeklerden hoşlandığımı söylemiştim. Bu delilikti. Bu yaptığım delilikti.

Birden, göğsüme değen ellerle düşüncelerimden çekildiğimi hissettim. Hayır, eller hiç de nazik değildi. Hatta her zaman olduğundan daha kabaydı. Beni göğsümden tutarak geriye ittirmişti. Ah. Ne bekliyordum ki?

Gözlerim tekrar gözlerini bulunca bir duygu görmüş gibi oldum. Bu, daha önce onda görmediğim bir duyguydu. Korkuydu. O... Korkmuş muydu? Yüzünü kaplayan endişeyi fark ettiğimde bir anda güçlendiğimi hissettim. Harry Styles gerçekten korkuyordu. Korktuğu şeyin ne olduğunu bilmiyordum ama korkuyordu.

"Bunu söylemiş olamazsın." diyerek kafasını salladıktan sonra yerdeki içi dolu şarap şişesini duvara fırlatmasıyla düşüncelerimden irkilerek ayrıldım. Çıkan gürültülü sesten dolayı gözlerimi sıkıca kapatmıştım. Yanılmıştım. Sadece korkmamıştı. Sinirlenmişti de. Gözlerimi açmamla duvarı kaplayan şarap lekesini görmem bir olmuştu. Cam kırıkları yere saçılmıştı. Ayaklarını yere sürterek geri geri yürümesiyle beynimde yeni bir düşünce tohumu filizlenmişti. O geriye doğru yürüdükçe ben ileriye doğru yürümeye başladım. Her ne kadar sinirlendiği için verdiği tepkileriyle beni ürkütse de kendimi ona karşı güçlü ve baskın hissediyordum.

"Neden bunu söylemiş olabileceğime inanmıyorsun?" diyerek ona yaklaşmamla diğer tarafa geçerek beni duvar tarafında bıraktı. Yaptığı savunma mekanizmasını umursamayıp, "Beni de kendin gibi bir korkak mı sandın?" diye cevap vermemle sinirden ellerini yumruk yaptığını görebilmiştim. Cam kırıklarından uzak durmaya çalışırken bu sefer de şarap lekesine bulanan duvara yaslanmak zorunda kalmıştım. Söylediklerimin üzerine birden yumruğunu yüzüme doğru kaldırmasıyla gözlerine baktım. Koyu yeşil gözleri kızgınlığını gizleyemiyordu. Yumruk yaptığı elini geriye götürmesiyle afallayıp gözlerimi sıktım. Fakat benden gelmediğine emin olduğum ses ile neye uğradığımı şaşırmıştım. Ses, duvardan gelmişti. Yüzüme vurmak için kaldırdığı eliyle duvara yumruk atmıştı. Nefesim kesilirken kulaklarım alev gibi yanıyordu. Kalbim bu hızla atmaya devam ederse ölebilirdim. Terleyen avuç içlerimi duvara sürterken elini duvardan çekmesiyle kanlanmış parmak boğumlarını fark etmiştim. Tüylerim diken diken olurken bu sefer de hala yarı çıplak olduğunu fark ettim. Vücudundan dökülen damlaların su olmadığını bilmek avuç içlerimin daha çok terlemesine sebep oluyordu.

say my nameHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin