5 | ŞEYTAN

7.9K 191 224
                                    

*Diary of dreams- She and her darkness.

🍁

Tan, kan kırmızıydı.

Bedenim uykusuzluğa direnç kazanmıştı. Zira başımı yastığa değdirdiğimde, zihnime batan dikenler eşliğinde geri çekiyordum.

Yataktan neredeyse düşecek gibiydim. Uras'a sırtım dönüktü ve aramızdaki boşluğa üç kişinin uzanabileceğini bilsem de yine de yatağın ucundan ayrılamıyordum. Yastığa sarılı bir hâlde cenin pozisyonunda yatarken çarşafı üzerimden atarak gözlerimi tavana çevirdim. Büyük ve kaba olan kristal avize oldukça dikkat çekiciydi.

Ancak sabahın ilk saatleri kadar değildi.

Kapı, yavaşça üç defa tıklatıldı, uzun aralıklar ve yüksek sesli homurtular eşliğinde. Uras, kıpırdadı ve bir şeyler fısıldadığını duydum. Zihnim parmak uçlarını ateşe uzattı. Yanmadı, karardı.

Beyaz tenime lanet okuyan kara lekeleri yüzüme çaldım.

Şimdi karanlık bendim.

Ve zihnim kirleniyordu.

Aniden üzerindeki örtüyü atarak oturur pozisyona geçti ve ayaklarını parkelere basarak yerinden fırladı. Sert ve hızlı adımlarla ilerlediğini gördüğümde yataktan kalkarak onun arkasından ilerledim. Kapıya uzanıp kolunu öyle bir şiddetle indirdi ki kol, elinden kaçtı.

Barlas, dağılmış saçları, yırtık tişört yakası ve patlak dudağıyla birlikte elini yasladığı kapı kenarlarından çekildi ve sallanarak içeri yürüdü. Adım atmakta zorlanıyordu. Uras bezmiş bir ifadeyle Barlas'ın sırt yakasından tuttu ve durdurdu.

"Kendi odana git." diyerek onu geri, kapıya doğru çevirecekti ki Barlas, elini kapıya uzatıp yüzüne kapanmasını engelledi.  Gözleri birkaç saniye üzerimde gezindikten sonra yamuk bir gülümseme belirdi yüzünde.

"Kızı giysisiz görmek hoşuna gitmiş olmalı,"

"Küstahlaşma." diyerek sertçe uyardı Uras. "Yine kiminle kavga ettin?"

Barlas, kendini sertçe Uras'tan çekerken yakasını düzeltti ve önüne dönerek içeri doğru yürümeye başladı. Gözlerini kasıtlı olarak üzerimde tutmamaya çalışıyordu.  "Kavga etseydim bir tarafları kanayan ben değil karşı taraf olurdu," dedi huysuzca. "Dayak yedim."

Yanımdan geçerken başı önüne eğikti fakat sol omzunun hizasından usulca yüzüme bakmıştı. Saçlarının yüzünü örttüğü sol tarafındaki kaşı patlamış ve gözünün altı morarmıştı. İçim parçalanıyordu. İçim yıkılıyordu. Beyaz teni ve açık kumral saçları arasındaki dengeyi sarsan bir morluk vardı. Dudaklarımı birbirine bastırdım. Baygın bakışlarını yüzümden çekerek önüne döndü ve üzeri kitap dolu olan komudinin önüne eğildi.

"Görüyorum," dedi Uras, dolaptan aldığı tişörtü üzerine geçirirken. "Zoruna gideceğini bildiğim için üzerini kapatıyorum ya."  Tişörtün yakalarını indirip derin bir nefes aldı.

Barlas, komudinin açık olan kapağının yüzünü kapattığı kısımdan boynunu kaldırarak kapağın üzerinden kardeşine gözlerini devirdi. "Çok düşüncelisin," Burun kıvırarak tekrar göz devirdi ve eğilerek dolabın içinden bir şeyleri devirdi.

Ne yapacağından bile haberinin olmadığından emin olarak yanına gittim. "Bırak." Dedim ve onu iterek dolabın içinde gördüğüm pansuman malzemelerini kucağıma topladım.  

KAYIPDonde viven las historias. Descúbrelo ahora