23 |PEJMURDE

2K 9 10
                                    

Bakma bana öyle- Nova Norda
Toprak Özcan- Denizkızı
Sizin varlığınız bana güç oluyor,heves oluyor ve kelimelere dökülüyor. Yorumlarda buluşalım. Varlığınızı hissetmek çok güzel çünkü. Keyifli okumalar.♡

*

Anne,
Beni duy,
Kaburgalarıma yamayla dikilmiş hüznün ebedi sahibi,
Varlığını hissetmem söküyor dikişleri,
Bir odanın içinde çürüyorken bedenim,
Çığlıklarımın düştüğü rahminde beni görmezden geldin.
İşkenceler içinde bedenim, 
Beni tutan bir adamın mavi gözleriyle, senin ellerin.
Ya bırak beni gideyim, ya bir kere yüzünü göreyim.

Geride bıraktığım adım izlerim, beyaz bir çarşaf gibi toprağın üstüne serilmiş karın kusursuzluğuna damga vuruyordu. Sessiz çığlığımla bir gözyaşım, çenemden süzülüp ayağımın ucuna, karın üzerine düştü ve ben bir adım daha ileriye giderek üzerine bastım. 

Anne,
Beni hisset,
Göğsüme nakış gibi işlenmiş korkuyu yaratan bedenin,
Şimdilerde aşıyor benliğimi.
Bir tutsak gibi bağlı yaşadığım geçmişimden gönderdiğin iğneyi,
Ucuna geçirdiğin dikenli tellerle geleceğime diktim.
Yokluğunu hissetmem söküyor artık, nakış görünen işkenceyi.
Ya tut beni düşmeyeyim, ya it ki artık ölebileyim.

Güçlü olmak, güçlü kalmak için yapmam gereken belki de buydu. Duygularımı ayaklarımın altında ezmek. Belki de ezmem gereken benliğimdi. Ruhum da olabilirdi. Sahi, ruhum benimle miydi ki ezilecekti? 

Anne,
Beni gör,
Zihnimin içindeki savaşa taraf doğuran benliğini,
Ruhuma indirdiğin kamçıların derisini,
Varlığın ve yokluğunla hissettiğim tüm sökülmüşlükleri,
Tanıdığım bir adam gibi, yakamdaki ellerini,
Ya sök al, bölüneyim,
Ya bırakın beni, kendime gideyim.

Yürüdükçe yakınlaşan, beni içinde boğan ve çiğneyip parçalara ayırarak yutan bu koca malikane intihar mıydı, sevgi mi?

Attığım her adımda içimde yükselen 'koş' sesi ve onu bastırmak için daha da yükselen 'kaç' sesi intihar mıydı, sevgi mi?

Beni her defasında dibe çekip boğan denize inatla girmek gibi değil miydi? İntihar mıydı, sevgi mi?

Hangisi?

Hıçkırıklarımı saatler evvel karlar altına gömmüş ve gözyaşlarımı günahlarım gibi emmiştim. Yüzümdeki kızarıklık donana kadar, kanım çekilip bedenim uyuşana kadar yürümüş ve sonunda evin içi ve dışarısı arasında duran eşiğe basarak durmuştum.

Yüzüm içerinin sıcağını, sırtım dışarının soğuğunu kucakladı. Salonda oturuyorlar ve kendi aralarında konuşuyorlardı. Önce pencerenin pervazına sokulup fark edilmeyecek kadar gizlendim ve sonra onları dinlemeye karar verdim.

"Olur da ormanı imara açarlar cesedi bulurlarsa, suç ortağın olmam kardeşim. Ben daha gencim." diyerek alayla sırıtan Çağkan'ın omzuna elini atıp sıktı Barlas. Bu samimi bir hareketti. Kenarda tekli koltuğa oturmuş sessizce Çağkan'ın sırıtışını izleyen Serpil'e gözüm takıldığında, Uras'ın konuşması dikkatimin dağılmasına sebep olmuştu.

"Ölünün ölü oluşunun sorgulanmayacağı tek yer mezarlıktır. Eski dolu bir mezarlığa gömseydiniz arsanın imara açılıp açılmayacağından şüphelenmek zorunda kalmazdınız." Onun bu dahiyane konuşmaları zihnimi kurcalıyordu her defasında. İdrak etmem normalinden biraz daha uzun sürüyordu.

KAYIPWhere stories live. Discover now