25

3.3K 168 24
                                    

  "Ben yanlış hatırlıyorum o zaman. Sormamışım gibi devam edelim." Deyip menüyü eline almıştı Emirhan.

  Ciddi anlamda kötü hissetmiştim kendimi. Her ne kadar yalanımı söylerken Deniz ile ikisinin kötülüğü için olmasa da Emirhan konu hakkında ne düşünüyordu acaba?

  "Siz Denizle ne zamandır berabersiniz?" Görkem pot kırdığını yüz ifademden anlamış, durumu toparlamaya çalışıyordu kendince.

  "Uzun zaman oldu." Aynı zamanda menünün sayfalarını çevirip duruyordu.

  "Deniz nerede bu arada?" Cidden merak ediyor gibi görünüyordu.

  "Dersteymiş." Cevaplayan ben olmuştum. Emirhan'ın düşünceleri başka âlemlerde gibiydi.

  "Ne kadar kaldı bitmesine?"

  "İşin varsa git." Gitme... Şuan yalnız kalırsak ne açıklama yapabilirdim ki?

  "İşim yokta buradan hep beraber salona mı geçsek diye düşündüm. Senin de yarın için çalışman lazım." Polat maçı. Tamamen aklımdan çıkmıştı.

  "Çok iyi hatırlattın! Emirhan?" Deniz'in ve belki isterse Emirhan'ın benimle çalışmasını çok istiyordum.

  "Rol'un boş olacağını sanmıyorum." Haklıydı. İkimizde bir süre sessiz kalmıştık cevabı karşısında.

  "Ama Sden boş olur." Arkamızdan gelen Deniz'in sesiyle heyecanlamış hemen onu görmek için arkamı dönmüştüm. Bembeyaz giyinmişti bugün.

  Gözgöze geldiğimizde eliyle saçlarımı karıştırmış, Görkemle tokalaşmış, Emirhan'ın da boynundan öpüp yan masadan sandalye çekip yanımıza oturmuştu.
 
  "Sden nasıl boş?" İnsan bir nasılsın derdi Görkem...

  "Kampa gittiler üç günlük. Sınavım var diye katılamadım."

  "Ee çok iyi! Oraya gidelim o zaman." Bâya heyecanlanmıştı. Yeni arkadaşlıklar kurmayı hep çok severdi benim aksime. Ben biraz daha insanları inceleyip yakınlaşırdım.

  "Erken çıktın?" Emirhan, Deniz'e sormuştu ama hâla menüye bakıyordu. Değişik biriydi. Hem ilgili ama bir yandan da fazla ilgisiz.

  "On dakika bekledim hocayı. Gelmedi çıktım bende." Tam olarak Görkem'in düşünce yapısıydı. Görkem de bunu fark etmiş olacak ki sırıtmadan edememişti.

  "Hadi kalkalım o zaman. Daha işimiz var." Normal de olsa şu zamanda saatlerce sıkılmadan otururdum ama kaç gündür antrenman da yapmamıştım ve yarın ciddi bir maçım vardı. İstemesem de bozmak durumundaydım.

  "Araba var mı Deniz?" Aynı zamanda cebinden araba anahtarını ve telefonunu çıkarmıştı Görkem.

  "Var. Siz geçin geliyoruz bizde." Keşke hep beraber gidiyor olsaydık...

  Yavaş adımlarla Görkem'in arabasına ilerlemiş üçünüde arkamda bırakmıştım. Burukluk vardı içimde.

  Görkemle arabaya bindiğimizde yan dikiz aynasından onları izlemeden edememiştim. Deniz'in sağ kolu Emirhan'ın omzunu sarmış; Emirhan'ın sol kolu da Deniz'in belini sarmış, arabaya ilerliyorlardı.

  Görkem sürmeye başladığında radyodan rastgele bir müzik kanalı açıp yolu izlemeye başladım. Görkem de konuşmuyordu.

...

  "Görkem! Şu eldivenleri getirir misin solda ki odadan?" Deniz ve Görkem'i heyecanlı görüyordum geldiğimizden beri ve mutlu olmuştum onları böyle görünce.

  Yine de düzeltmem gereken bir durumun olduğunun bilincindeydim. Emirhan eline sargı bezi sarıyordu ring alanının köşesinde. Yanına gidip önünde dikildim.

  "Üzgünüm. Yalan söylemiş olmak istemezdim."

  "Sorun yok Noyan. Rahatsız olmuş olsaydım orada söylerdim. Her zaman doğruları anlatacaksın diye bir kaide yok. Yalan söylemişsen vardır bir sebebi." Yüzüme sadece saniyelik bakmış olsa da samimi olduğunu hissetmiştim ses tonundan. Kocaman sarılsam kızar mıydı acaba?

  "Böyle düşünmen gerçekten çok mutlu etti beni!" Heyecanım sesime de yanmıştı ama çekinmiştim sarılmaya.

  "Hadi başlayalım!" Görkem'in sesi tam arkamdan gelmişti. Ne ara yaklaştığını bile duymamıştım.

  Görkem beni yana ittirip Emirhan'ı karşısına davet etti. Benimle birlikte Emirhan da başta şaşırmış olacak ki bir iki saniye duraksadıktan sonra tek kaşını kaldırmış, kabul anlamında mimik göstermişti. Heyecanlamıştım. Onu ilk defa ringde görecektim.

  Hemen ringden inip Deniz'in yanında dikilmiş onun gibi gözlerimi ikiliye sabitlemiştim.

  Görkem engel eldivenlerini takmış Emirhan'ın hamlelerini bekliyordu. Emirhan ilk yumruğunu sol eliyle buruna denk gelecek şekilde atmış hareketlerini hızlandırarak devam etmişti vuruşlarına. Teknikleri kuvvetliydi ve bunca zamana kadar devam etmiş olsaydı çok iyi yerlere gelmiş olacağından hiç şüphem yoktu şuan.

  İzlemeye o kadar dalmıştım ki Deniz uyarmasa daha da izleyeceğimden emindim.

  Hemen yanlarına bizde geçtiğimizde engel eldivenlerini takan Deniz, vuruş yapan ben olmuştum.

...

  "Öleceğim birazdan!" Görkem ayı gibi bağırdı desem yeriydi şuan. Üç saate yakın salondaydık ve pestilimiz çıktı derecesindeydik. Hazır hissediyordum Polat maçına.

  "Hazır olduğuna emin misin Noyan? En az bizim seni çalıştırıdığımız kadar Ekin de Polat'ı çalıştırıyordur kesin. Zorlu olacak yarın." Ekin! Hala evimdeydi!

  Beynime şuan lanetler okumak istiyordum. İçimde ki tüm gün süren huzursuzluğun kaynağı buydu ve tamamen çıkmıştı aklımdan. Kafamdan aşağı kaynar sular dökülüyor gibi hissetmiştim. Resmen tüm gün evimde hapis etmiştim!

  "Hazırım hazırım. Daha duş almam lazım. Biraz da dinleneyim hadi kalkalım." Hemen ayaklanmış telefonuma doğru koşar adım ilerlemiştim.

  "Tamam ne acelen var? Oturalım biraz yorulduk." Daha fazla oturursak kafayı yerdim.

  "Yarın maçtan sonra bol bol otururuz. Hadi kalkın!" Telaşımı belli etmemeye çalışıyordum ama belli olduğuna da emindim şuan.

  "Ne oldu? Ciddi birşeyse kalkalım?" Deniz de yerinden dikelip sormuştu. Telaşımı istemeden onlara da geçirmiştim.

  "Gitsek iyi olacak gibi." Lafımla Emirhan ayaklanmış kalkması için Deniz'e elini uzatmıştı. Deniz destek alıp kalktığında o da elini Görkem'e uzatmış onun da kalkmasına yardımcı olmuştu.

  Beklemeden çıkış kapısına ilerledim ve Görkem'in arabasının dibinde beklemeye başladım. Yaklaşık on saniye kadar sonra onlarda salondan çıktığında, Denizle Emirhan'a el sallamış Görkem'in uzaktan kumandayla açtığı arabaya binmiştim.

  İstemeden ellerimle oynuyordum. Ciddi anlamda stres olmuştum. Aklıma mesajım geldiğinde direkt Ekin'e attığım mesaja girdim ama hâla bir tik görünüyordu.

  Görkem de arabaya binip çalıştırdığında birkaç saniye beni izlemiş daha sonra önüne dönüp yola odaklanmıştı. Şimdi sormasa bile yarın pes etmeden peşine düşecekti ne olduğunun.

  Yolculuk sessiz geçmişti ne o soru sormuştu ne de ben bir laf atmında bulunmuştum. Sadece inerken iyi geceler demiştim oda sadece, sana da, demiş yoluna devam etmişti.

  Hızla cebimden anahtarı çıkarmış kapı kilidini açtığımda kapkaranlık bir salon karşılamıştı beni. Işığı açmadan sessizce içeriye girdiğimde koltukta uyuyan bir Ekin dikkatimi çekmişti. Gülümsememi tutamamıştım. Çok tatlı görünüyordu.

  Kendi odama girip ince bir örtü dolabımdan çıkarıp Ekin'in üzerine örttüm. Yarın güçlü bir özür konuşması yapmam gerekiyordu.

  Rahatsız etmiş olup uyandırmayayım diye kendi odama geçmiş, pijamalarımı giyip yatağıma attım kendimi. Yorucu bir gün olacaktı yarın.

Zamanla | bxbxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin