DESTINY/SeKai Texting

•48 'Kris ve biricik Suhocuğu

Xuimin arkadaşların tüm engellerine rağmen okulun deposundan merdiveni alıp kimya laboratuarının olduğu pencereye dayadı ve basamakları yavaş yavaş çıkmaya başladı. "Bekle beni Akademi Ödülleri (Oscar Ödülleri), genç yönetmen Kim Minseok en iyi film dalındaki ödülünü almaya gelecek!"

"Xuimin yapma, yakalanırsan disipline gidersin" Xuimin sevgilisinin korkusunu anlıyordu ama bu anı kaçırmakta istemiyordu. "Ajan 99 göreve hazır Mr.Lu" Aşağı baktı, sevgilisi endişeli gözlerle ona bakıyordu. "Korkma vahşi geyiğim, Minseok Bond'una hiç birşey olmayacak, sen yeter ki merdiveni sıkıca tut"

Sonunda hayatına filmlerini imrenerek izlediği sex ve aksiyon girmişti, iyi ki babasının tayini çıkmıştı ve bu okula transfer olmuştu. Hedefine ulaşınca cebinden telefonunu çıkardı ve video modunu açtı ve içeridekileri çekmeye başladı.

Suho malzeme dolabını düzenliyordu, Kris ise elinde çiçek buketiyle kapının pervazına dayanmış biricik Suhocuğunu izliyordu.

"Ne zaman saldıracak acaba? İlk defa canlı canlı porno izleyeceğim, çok heyecanlı lan!" Xuimin heyecanla mırıldandı içerdekilerin duymamasına dikkat ederek.

"Suhocuğum" Suho duyduğu ses ile elinde tuttuğu deney tüpünü yere düşürdü ve korkuyla sesin geldiği yöne baktı. "Se-sen?"

O gelmişti, onu ve bedenini zorla öpen hatta daha fazlasını yapmak isteyen çocuk gelmişti. "Sa-sakın yaklaşma!" Sesi ağlamaklı çıkmıştı.

"Bende seni çok özledim. Bak sana çiçek aldım, lavanta gülü." Elinde tuttuğu çiçek buketini Suho'ya gösterdi. "Bu çiçeğin anlamı neymiş biliyor musun? İlk görüşte aşk" Sağ eliyle ensesini kaşıdı ve tatlı gülümsemesini Suho'ya sundu. "Bende sana ilk görüşte aşık oldum."

"Ben erkeğim biliyorsun dimi?" Suho kaçacak yer ararken sormuştu.

"Aşkın cinsiyetle ne alakası var ki? Aşk aşktır." Suho şaşırdı, böyle bir cevap beklemiyordu. Çünkü o azgın bir ergendi, ne ara bu kadar olgunlaşmıştı?

"Ben kızlar hoşlanıyorum ama" Kris, Suho'nun dediklerini duyunca elinde tuttuğu çiçek buketi yere düştü. "Ne dedin sen?"

"Dedim ki kızlardan hoşlanıyorum, üzgünüm duygularına karşılık veremem." Suho, Kris'in boşluğundan yararlanmak için hızlı adımlarla kapıya doğru yürümeye başlamıştı ki kendini duvarla Kris'in arasında buldu. "Lütfen bırak beni gideyim."

"Seni seviyorum" Suho'nun elini kalbinin üzerine koydu. "Bak nasılda hızlı atıyor, bu atışların sebebi sensin"

"Üzgünüm ben..." Kris, dudaklarını öptüğünde cümlesini tamamlayamadı Suho. Onu ittirsede daha çok öpüyordu ve bu öpüşü çok farklıydı. Saldırdığı günkü gibi sert ve duygusuz değildi aksine yumuşak ve aşk doluydu, kalbinin hızlandığını hissetti Suho.

Kris, Suho öpücüğüne karşılık vermeyince dudaklarını dudaklarından çekti ve gözlerini kapatıp bekledi ama Suho ona vurmamıştı. Gözlerini açıp baktı, Suho'nun yanakları kızarmıştı ve çok güzel görünüyordu. "Vurmadın?"

"Bunu bir daha sakın yapma!" Suho kaşlarını çatıp söylemişti ama sesi sinirli değilde mutlu çıkıyordu ve gözlerini Kris'ten kaçırıyordu.

"Neyi bunu mu?" Kris tekrar Suho'yu öpmek için yaklaşmaya başlayınca Suho camda bir karartı farketti. Dikkatli bakınca öğrencisinin onları izlediğini anladı. "Kris izleniyoruz"

Kris, Suho'nun gösterdiği yere bakınca camda onları izleyen Xuimin'i gördü. Bu çocuğun ne işi vardı orada? Tam da Suho'yu öpecekti!

Suho cama doğru yürümeye başlayınca Xuimin hızlıca çektiği videoyu kaydetti ve telefonunu cebine soktu ve yüzüne masum gülümsemesini yerleştirdi.

Suho, karşısında aptal gibi sırıtan öğrencisini şeytani gülümsemesini ve konuşmaya başladı. "Sana burada, bu vaziyette ne işin var diye sormayacağım ve direk konuya gireceğim. Eğer bu gördüklerini bir başkasına anlatırsan seni dersimden bırakırım!"

Kris ise Suho'nun arkasında durup dudaklarını Xuimin'in anlayacağı şekilde hareket ettirip 'anlat, anlat' diyordu.

"Tamam anlatırım, aman! Anlatmam diyecektim dilim sürçtü. Ee şey bende buradan geçiyordum... Gideyim artık ben, sizde kaldığınız yerden devam edersiniz?!"

Xuimin, öğretmeninin konuşmasına fırsat vermeden merdiven hızlıca inmeye başladı. Ucuz atlatmıştı ama Kris'in öğretmeni ile fındık kırmasını görememişti!