14. Senden Başka

54.1K 3.3K 393
                                    

Keyifli okumalar....

Fırat bunu içinden söyleseydi Aslı ona o şekilde bakmazdı. Yakalandığını anlayan Fırat Asya'ya çevirdi bakışlarını. Asya renkten renge girmişti. Dudakları bir şey söylemek ister gibi kımıldıyor sonra vazgeçiyordu.

"Hayırdır Fırat?" dedi Aslı. Fırat'ın kendine olan öfkesi zaten başından duman çıkarıyordu. Aslı'nın sorusu da tuz biber olmuştu.

"Ne var Aslı?" dedi sertçe.

"Hiç canım, burada abisi var da sen neden öyle sordun?" dedi tek kaşı havada.

Cevap vermek yerine arkasını dönüp uzaklaştı Fırat. Aslı Asya'ya eğilip, "Peşinden git," dedi. Asya şaşkın bir yüzle, "Ne diyeceğim?" diye sorunca Aslı gözlerini devirdi. "Neden öyle söylediğini sor gerisi gelir." Asya kalkıp Fırat'ın gittiği yolu takip etti.

Nil sanki kimse duymuyormuş gibi, "İnanmıyorum, Fırat Asya'yı kıskanıyor," dediğinde tüm gözleri üzerine çektiği yetmemişti ki Duru bacağına çimdik atınca yerinden zıpladı.

Başını sağa sola sallayıp ayağa kalktı Karahan. "Çok ilginç bir gün. Eve gittiğimizde bunların hesabını ayrı alacağım." Duru ve Nil'i gözleriyle oydu doldurdu odanın bir köşesine astı.

Yutkunarak ayağa kalktı kızlar. Nazlı'dan medet ummak şu an için en iyi fikirdi. Kızların kendine olan yalvarır bakışlarıyla ne istediklerini anlayan Nazlı ayağa kalkıp ceketinin düğmelerini ilikledi.

"Kızlara tek kelime edersen karşında beni bulursun. Onlar bu işi biliyor. Koca koca kadın olmuşlar. Geri dur Karahan."

Saçlarını arkasına attı. Yan gözle baktı Karahan'a. Karahan teslim olmazdı. İstiyorsa yapardı. Nazlı'ya da teslim olmuş ya da sen iste sultanım diyecek değildi. Ama böyle bir günün üzerine onu kıracak da değildi. Yüzünde güller açan kızlar Nazlı'ya minnetle baktı. Karahan gözlerini kısıp izledi onları.

"Sana tek kelime ederlerse dillerini koparırım."

Nazlı meydan okumakta, hele ki Karahan'a meydan okumakta çok usta olmuştu. "O zaman ben de kızları yalıya götürüyorum. Kopan tek şey kafan olmadan gidelim."

İkisi bir çok göz tarafından izleniyordu. Ama en çok keyif alan Yiğit ve Aras'tı.

Aras, "Bence onu dinlemelisin. Amerika'da kendisine hakaret eden adamı zor aldılar elinden," dedi.

Karahan Nazlı'ya bakıp gülümsedi. "Şu İrlandalı olan mı?"

O günü hatırladı Karahan. Evet ona bir şey olmasın diye bırakmıştı sevdiğini, gitmesine içi yana yana göz yummuştu ama hasretine çok fazla dayanamamıştı. Eski resimlerle özlemini gideremeyeceğini anladığında atlayıp uçağa Amerika'da almıştı soluğu. Karşısına çıkamamış, gölge gibi takip etmekle yetinmişti. Tam beş ay geçmişti onu sahilde terk etmesinin üzerinden ve deli gibi özlemişti. Yaptığının affedilir tarafı yoktu ve hala ona zarar vermekten korkuyordu. Beş ay sonra gördüğü kız onun Nazlı'sına benzemiyordu. Her zaman ışıl ışıl parlayan gözlerinin ışığı sönmüş, kilo vermişti ve gülen yüzünden eser yoktu. Bunu ona kendinin yaptığını düşününce içi acımıştı. Gidip sarılmak, tüm yaralarını sarmak istemişti ama yapamamıştı. Sonra her özlediğinde onu görmek için tekrar tekrar Amerika'da bulmuştu kendini. O İrlandalı Nazlı'nın elinden kurtulmuştu  ama Karahan'ın yumruklarından  kurtulamamıştı.

Nazlı'nın ve diğerlerinin gözleri şaşkınlıkla açıldı.

Zeynep parmağını şıklattı. "Ben biliyordum kızım! Demiştim size bu adam, bu kızı kendi haline bırakmış olamaz, demiştim."

 Gidemezsin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin