30. Üçüncü Gecemiz

42.2K 3.1K 1.1K
                                    

Keyifle okuyun...



Koridor ile lobi arasında kalmıştı ve karşısında yakalandığı ilk saniyede kendisini öldürecek bakışlarının sonunu işaret ettiğini düşünüyordu. Korkudan kendini açılan asansörün içine atıp titreyen elleriyle bütün tuşlara defalarca basmaya başladı.

Karahan'ın attığı büyük adımlar asansörün kapanmasına yetişememişti. Asansörün kaçıncı kata çıktığına baktıktan sonra merdivenlere yöneldi. Ardından gelen Ceren, Şahin, Yiğit ve Aras'ın varlığını bile görmüyor, hissetmiyordu. Aklında sadece onu yakaladığında üzerinde uygulayacağı acılı ölümün nasıl olacağı vardı.

Her kata çıkıyor ama asansör bir türlü açılmıyordu. Hepsi ayrı asansör ve diğer yan merdivenlerden kaçırmamak için resmen görev dağılımı yapmışlardı. "Seni öldürmezsem bana yaşamak haram olsun!" diyerek bağırıyordu Karahan. "Geberteceğim seni!!!" Şu an ne otel ne otelde konaklayanlar hiçbir şey umurunda değildi.

Tam yirmi beş katı dörder dörder çıkıyordu. Aklında öfkesi kol gezse de önceliği dünya üzerinde gelmişte ve geçmişte kalbine taht kuran ve orada şahlanan kadındı.

Yirminci kata geldiklerinde nefesi tükenen Ceren ellerini duvara dayamıştı. "Şahin sen git ben gidemiyorum," dedi, gözlerini kapatıp derin bir nefes çekti ciğerlerine. Şahin, önden giden değil resmen uçan Karahan'a bakıp Ceren'e döndü. "Bence biz fazlayız. Karahan'ın onu elinden kaçıracağını sanmıyorum," diyerek basamağa oturdu. Ona başıyla onay veren Ceren de oturdu. "Aşağıda ekip tuttu her yeri çıkması mümkün değil," dedi Şahin.

"Ne aşk varmış adamda, yıktı dünyayı başımıza," dedi Ceren. Şahin'in dudakları yana kıvrılmıştı. "Kıskandın mı sen?"

Gözlerini büyüten Ceren adama şaşkınlıkla baktı. "Ne saçmalıyorsun sen be!"

Şahin kahkaha attı. "Kıskandın!"

Beylik silahını çıkarıp Şahin'in kafasına dayadı Ceren. "Kes sesini Komiser tek kurşunla ölürsün!"

Şahin susup gözlerini Ceren'e çevirdi. "Bana hâlâ aşıksın," dediğinde Ceren silahı adamın kafasına bastırdı. Ama hiç bir şey söylemedi. "Tıpkı benim gibi," dedi Şahin, kadının gözlerinin içine baka baka. Silahı tutan bileğini yakalayıp uzaklaştırdı ve Ceren'in dudaklarına kapandı.

Soluğu artık kendine de az geliyordu Karahan'ın. Ama bu yorulduğu için değildi. Her geçen saniye Nazlı'nın canından gidiyordu. Karahan yorulsa ne olurdu? Yirmi beşinci kat son duraktı. Avucunun içi gibi biliyordu çünkü. Asansör durmuştu. Karahan asansöre bir kaç adım mesafedeydi. Tekrar onunla göz göze geldiler. Ve en son merdiveni kendine şans bilen kişi koştu. Sürgülü demir kapıyı açarak kendini İstanbul'un ışıklarına ve buz gibi soğuğuna esir etti.

Daha terasa adımını atar atmaz Karahan kolundan yakaladı. "Nereye Ela?"

Ela'nın ürkek bakışlarının yerini meydan okuyan bakışlar aldı. "Ne var?" diye bağırdı. Karahan Ela'nın küstahlığına öfkelenip kızı tuttuğu kolundan terasın bir köşesine fırlattı. Acıyla yuvarlanan Ela ellerinden destek alıp doğruldu ve Karahan'a pis bir gülüş sergiledi.

"Hı hı ben yaptım. Hem de hepsini."

"Yaşamak için tek bir şansın var. Nazlı nerede?" diye gürledi Karahan. Sesini kendi dahi tanıyamıyordu. Soğuk, buz gibiydi. İnce, keskin bir hançeri andırıyordu.

Ela kahkaha attı. "Çok geç, ölmüş olmalı," diyen Ela'nın saçlarından tutup havaya kaldırdı. Ela'nın ağzından çıkan çığlığın hiçbir önemi yoktu Karahan için.

 Gidemezsin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin