19. Panter

45.1K 3K 307
                                    

İyi okumalar okurcanlarım


Güzel bir geceydi. Orada olan hiç kimse bu geceyi unutmayacak yıllar sonra birbirlerine anlatarak anıları tazeleyeceklerdi. Karahan Nazlı'yı başka bir eve gönderecek olmanın sıkıntısı içerisindeydi. Aralarında geçenlerden sonra onun yeri artık her zaman aynıydı. Yıllardır sol yanında taşıdığını artık göğsünün solunda uyutmak istiyordu. Ama bunun mümkün olmadığını biliyordu. Bunu bilmek hiç hoşuna gitmiyordu.

Herkes çıkışa doğru ilerledi. Nazlı da onları takip etmek için adım attığında elinden tutup durdurdu Karahan. Ardına bakan Nazlı, "Ne?" dercesine gözlerini kıstı. Kızı elinden çekip karşısına getirdi.

"Bu böyle olmaz Nazlı, iki haftan var. Yanımdan kalkıp başka bir eve gitmeni istemiyorum."

"İki hafta mı, delirmişsin sen?!" Kaşları havada şaşkınlıkla sordu.

"Evet delirdim. Hatta boş ver yarın evlenelim."

"Oldu canım. Abim de her şeyi anlasın. Sen mezara ben mezara, onca yıl geçmiş birkaç ayın lafı mı olur?"

Karahan şaşırmıştı bu kez. "Birkaç ay mı? Unut bunu asla ama asla olmaz." Bir günün hesabını yapan adamdı O. Nazlı kalkmış birkaç ay diyordu. Ömründen giden sekiz yıla yazık ederken değil bir kaç ay bir gün bile beklemezdi ona kalsa.

"Yürü Karahan yürü..." deyip gülümsedi. Önden yürümeye başladı. Aklında Nazlı'yı nasıl ikna edebileceğin dair planlar yaparken sıkıntılı bir nefes alıp ardından yürümeye devam etti Karahan.

Arabalarını beklemeye başladılar. Herkes eşinin yanında duruyordu. Fırat'ın da Asya'dan ayrılası olmadığı için kızı kendine dolamıştı.

Yiğit, "Nerede kaldı araba?" demesiyle sokağın on beş yirmi metre uzağında bir mağazanın önündeki tartışmanın sesini duyunca o yöne döndü hepsi.

Azra, "Ne oluyor?" dedi. Aslı gözlerini kısıp, "Allah'ım o ne kadını mı dövüyor! Ben mi yanlış görüyorum."

Zeynep, "Yanlış görmüyorsun resmen dövüyor," dedi.

Yiğit ve Karahan öne doğru bir adım attığında Aslı ikisini de durdurup öne geçti. "Burada biz varken size ne oluyor?! Onun dersini vermek bize düşer." 

"Aslı!!!" demişti Yiğit ama Aslı onu dinlemiyordu. Çoktan adımları sokağın başına doğru ilerlemeye başlamıştı.

Hilal de peşine düştü. "Bizde yardım edelim madem öyle." Kemal daha ağzını açamadan Hilal Aslı'nın peşine düşmüştü.

"Edelim hem de ne edelim. Yürüyün!" dedi Zeynep.

Zeynep'i tutmanın hiç alemi olmadığını düşünüyordu Aras. Kollarını göğsünde bağladı. Başıyla, 'Git' işaretini alan Zeynep ellerini ovuşturdu. Azra Murat'ı takmıyordu bile.

Nazlı öne atıldı. "Bende varım ve geliyorum." Karahan neler yapacağını görmek istiyordu. Hiç sesini çıkarmadı. Bütün kızlar yürümeye başladı. Hilal'in gözleri bayram görmüş çocuklar gibiydi. Çocukları olalı aksiyona hasret kalmıştı. Asya, Nil, Ela ve Duru da katıldı kızlara.

"Muhtemelen iyi dayak diyecek, bize gerek yok," dedi Aras.

Karahan çenesini sıvazladı. "Kızlar yarım bırakırsa biz devralabiliriz."

Murat kahkaha attı. "Onların elinden sağ çıkarsa diye dua edelim de ceza almasınlar."

Diğer yanda insan kılığına bürünmüş hayvan, kendisinden fizik gücü az olan kadını öldüresiye dövüyordu. Tokatla yere serdiği kadına, kaldırıp yeniden ve yeniden vuruyordu. Ağzından burnundan yüzünün ve vücudunun çeşitli bölgelerinden sızan kanlar, kadının içler acısı halini gösteriyordu. Kadın uzun zaman önce direnmeyi bırakmıştı. Gücü bir erkeğin tekmelerine ve tokatlarına yetemezdi. Çünkü kadının gücü kalbindeydi.

 Gidemezsin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin