1. Bölüm

9.4K 798 203
                                    



Sessiz insanlar gürültülü düşüncelere sahiptir, düşüncelerinin zihinlerini ele geçirmelerine izin vermişler ve dudaklarını mühürlemişlerdir. Mühürledikleri dudakları aklından geçenleri dışarıya haykırmak istemez, sadece bedenlerini terk etmelerini isterler.

Bir saat önce yeni tanıştığım bu çocukta aynı bu düşüncemi gerçekleştirmişti ve ne yapacağım hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Karşımda sessizce sandalyesine oturmuş, ona aldığım kahveye bakıyordu.

Neden sessizdi?

Son derece sessizdi, konuşacak bir şey yoktu tamam ama adını bile bilmeyen birisi vardı karşımda. Ne düşünebilirdim ki? Ağır bir şeyler mi yaşamıştı düşüncesi beni ele geçirirken yüz ifadesi karışıktı, bu düşüncemle bir ilgisi yok gibiydi.

Onu milletin ortasından çekip almış, adını söylemiş, kendi adımı da söyleyerek onu sakinleştirmeye çalışmıştım zor olsada başarmıştım. Biraz konuşmak içinde kafelerden birisine girmiştik ama bu çözümün büyük bir başarısızlıktı.

"Jimin?" Dikkatini çekmek için artık konuşma gereği duymuştum. Böyle boş boş oturmak bir çözüm olmuyordu, en azından konuşmaya çalıştıkça cümlelerinden bir şeyleri anlayabilirdim.

"Efendim?" Siyah saçlarının gözüne giren kısımlarını çekine çekine yana alarak bana bakmıştı. Gözlerini bir bana bir kahveye indiriyordu. Bakmak isteyip de utancından bakamıyormuş gibiydi, tatlı görünmüştü. Evet, tam anlamıyla görüntü fazla tatlıydı.

Onu fazla incelediğimi düşünüp kafamı silkelenmek için salladım. Rahatsızlık duyup onu rahatsız etmek istemiyordum zaten kendisinin biraz rahatlayıp ve alışıp bana anlatması gerekti ki çözüm bulalım.

"Gidecek bir yerin var mı?" Biraz aptalca bir soru olduğunun farkındaydım ama bu çocuk gökten arabaların ortasına düşecek değildi sonuçta, mutlaka bir yerden gelmişti. Kendi kendime düşüncelerimle savaş veriyordum resmen. Dışarıdan gülersem muhtemelen sorun ne diyecekti bu yüzden kendime içimden güldüm.

Kafasını hayır anlamında salladı ve dudağını dişledi. Ah hayır, bunu yapmamalıydı. "Kendimi bir anda sokakta buldum ve bilmiyorum gerçekten kimseyi de tanımıyorum."

Hüzünlü bir şekilde büktüğü dudaklarıyla tekrardan kahve bardağıyla oynadığında nasıl yardım edebileceğimi düşündüm. Ne yapabilirdim? Onu bulduğum gibi tanımıyorum diye sokağa atacak değildim, çözüm üretmem gerekti. Kararmaya başlayan hava şu an fazla kafa yormaya uygun değildi, polise yarın gidip anlatırdık ya da herhangi bir yere. Polise gitsek bile çocuğu saçma sapan bir yerde sabah kadar tutarlardı.

Çekinsemde aklıma gelen bir düşünceyi dışarıdan söyledim.

"Biliyorum biraz farklı gelecek ama şu an birisine güvenebilecek bir durumda olduğunu düşünmüyorum açıkcası. Benden sana zarar gelmez, istersen bugünlük benim evimde kalabilirsin. Tek başıma yaşıyorum, yarın eğer istersen doktora ya da polise gidip bu konuya çözüm ararız." Konuşmasına izin vermeden birden hepsini sıralamış olduğumu fark edince yerime sindim.

Yeni tanıdığım birine evime gelmesini teklif etmek de benim mallığımdı ama çocuğu tek başına sokakta bırakacak kadar da umursamaz bir insan değildim, kim bilir başına neler gelirdi? Tamam, yeri geldiğinde ben de düşünceli biri oluyordum.

"Doktora neden gidiyoruz?" Kafasını yana yatırıp bana baktığında siyah saçları yana düşmüştü. Bana böyle bakınca anlayacağını düşünüyordu sanırım. Sakince gülümsedim bu haline, gözlerini bana dikip daha çok baktı.

"Kaza geçirme ihtimalinin olup olmadığını düşünüyorum." diyerek aklımdakini ona söyledim. Aslında kazada vardı işin içinde ama akıl hastası olup olmadığını da içten içe merak ediyordum.

Remember |Jikook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin