14. Bölüm

4.7K 572 186
                                    



Spring Day hazır ediniz :')

*

Önümdeki taşa çakılıp tökezlemiştim yine, çaresizliğimin gösterdiği boyutta yok olmuştum. Tam şu anda gerçekten görünmez olabilmeyi istemiştim.

Hayatımda hiçbir zaman etmediğim gibi yine pes etmemiştim. Onu görmek için günlerce gittim fakat birkaç görüşümün sonunda onu yine bulamıyordum. Bazen çıldıracak gibi olsamda Hoseok hyung ve Tae bir şeyler yapıp yüzümü güldürüyordu. En önemlisi Jikook'un boynunu eğip tatlı sesiyle bana sırnaşması tebessüm ettiriyordu.

Bu onuncu gündü onu göremeyişimin.

Odasına girdiğim bir gün defteri orada görmüştüm, belliydi almadığı zaten ama bu değişik hissettirmişti. Defteri belki açmamam gerekti. Ben düşünceler içinde boğulurken dakikalar birbirini kovaladı ve sonunda defteri açarken buldum kendimi.

Defterde o kadar güzel şeyler yazıyordu ki birden durup ben böyle iyi bir insan mıyım gerçekten dedirtmişti bana. Defterin sayfalarını karıştırırken sonlara doğru kalbime nokta atışı yapacak o yazıyı görmüştüm. Bunu yazmış olamazdı.

"Sevgili günlük mü demem gerek sana artık bilemiyorum. Her zaman seninle burada buluşsakta seni bile hatırlamıyorum. Kızma bana, tamam mı? Bugün doğum günümmüş. Jungkook pasta alıp kutladı hatta hediye de almış bana adını Jikook koyduğum tatlı bir köpek."

Baştan okumaya devam ederken yatağa geri oturmuştum. Dizlerim beni taşımamıştı çünkü onun yazısıyla onun düşüncelerini okumak hem güzeldi hem de suçlu hissettiriyordu.

"Az önce bir şey yaşattı bana. Hatta bunu deftere yazmayacağımın sözünü vermiştim ama umurumda değil. Daha önce böyle bir duygu hissetmediğimi biliyorum, hatırlamıyor olsamda hislerimden anlıyorum bunu. Az önce Jungkook ile öpüştük. Tanrı'm, bunu yazarken bile elimle ağzımı kapatıyorum ses gidecek diye. Neden böyle garip hissediyorum?"

Gerçekten yazmıştı. Gerçekten yazmayacağını sandığım ve ertesi gün unutacağını düşündüğümde bile bu yazıyı yazmıştı. Yani ben onu tekrar öperken amacım hatırlatmaktı ama o zaten biliyordu. Tamam, tam olarak hatırlatmak değildi. O dolgun dudakların yumuşaklığını dudaklarımla tekrar ezmek istememdi.

Tavanda tuttuğum bakışlarımı kaldığım yere indirdim tekrardan.

"Şu an yazdıklarımı yarın okuduğumda ne tepki vereceğimi bilmiyorum bile.

Unutma, o iyi birisi. Hayatına almak isteyeceğin birisi Jimin. Şuraya bak, kendime not yazarken bile başkasından bahsediyormuşum gibi.

Sabah kalktığım gibi bu yazdıklarımı okuyup delirmemeyi seçtiğim oluyordu. Gerçekten tükeniyormuşum gibi hissediyorum. İçerideki çocuk için bu yazdıklarımı tekrar edip evden kaçmaya çalışmıyorum. Evet, o iyi birisi bunu tekrar diyorum.

Bir daha ki buluşmaya dek hoşça kal günlük."

Jimin yazmıştı bunları, Jimin iyi bir insan olduğumu düşünmüştü, Jimin öpüştüğümüzü yazmıştı. Düşünce kapılarım aralanmış, diğer düşüncelerimle harmanlanmaya yüz tutmuştu. Bütün kalıplar bir biri ardına otururken ellerim titremeye başlıyordu ki defteri kapattım.

Defteri kapattığım gibi evden nasıl fırladığını hatırlamıyordum. Sadece Jikook'un da benim gibi koştuğunu biliyordum.

Bütün sıklıkla adımlarımı atarken düşündüğüm tek şey yüzünü görüp sarılmak istememdi. Çıldırıyordum. Günlerdir yüzünü görememiştim, dayanacak gücüm bile yoktu. Ailesi böyle karmaşıkken, annesini sandığı insan böyleyken her şey nasıl düzelecekti? Peşinden gitmem yeterince doğru muydu, duygularım peşinden gidecek kadar yoğundu ama bu ne kadar sürecekti?

Remember |Jikook|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin