Justin: Üzgünüm, yanlış numara.
Bilinmeyen Numara: Hayır, değil. Tam da istediğim kişi.
Bilinmeyen Numara: Justin Drew Bieber.
Justin: Boktan bir şakanın sırası değil. Kes şunu, tamam mı?
Bilinmeyen Numara: Bu şaka değil. Oldukça gerçek. Bende inanmakta zorluk çektim ilk başlarda. Ama gözlerimizin buluştuğu her an midemin alt üst oluşu, kalbimin deli gibi çarpması ve aklımdan çıkmaman... İşte bunlar duygularımın sahici olduğunun kanıtları.
Bilinmeyen Numara: Birde çişim geliyor seni görünce. Ne alaka deme, heyecanlanınca çişim geliyor çünkü.
Justin: Çişi geliyormuş -muş...
Justin: Kaç yaşındasın sen? On dört mü on beş mi? Üzgünüm küçük kız, babacık oyunu oynayacak vaktim yok.
Bilinmeyen Numara: Hey! Sadece iki yaş büyüksün Justin. Yani aramızda bir sınıf var. Bir sene sınıfta kaldın, biliyorum.
Bilinmeyen Numara: Ayrıca bana öyle mesajlar atma. Sana yazacak kadar cesaretli olabilirim ama o kadar da değil.
Justin: Neyse ne, bilinmeyen. Gerçekten vaktim yok. Gitmeliyim. Sonra görüşürüz.
Bilinmeyen Numara: Ne işin var ki?
Justin: Bunu sana söyleyemem. Adını bile bilmiyorum ve sadece dünden beri konuşuyoruz.
Bilinmeyen Numara: Bu, seninle daha fazla mesajlaşabileceğim anlamına geliyorsa, üstelemeyeceğim. Çünkü tek isteğim bana cevap vermen. İnan küçücük bir günaydın mesajıyla mutlu olabilirim.
Justin: Kaçta kalkıyorsun?
Bilinmeyen Numara: 07.30
Justin: Pekala, görüşürüz.
Bilinmeyen Numara: Elbette, görüşürüz.
