Norah: Telefonları açmadın, sesli mesajları dinlemedin, bildirimlerine bakmadın, yanına geldiğimde kaçtın, sonunda yakaladığımda küfredip bağırdın.
Norah: Ama pes etmeyeceğim.
Norah: Yanıldığın iki şey var. Birincisi abimi sen öldürmedin, ikincisi ben seni kandırmadım.
Norah: Sandığın gibi bir bahisten ibaret olsaydın,
Justin: Öyle olduğunu düşünmüyorum zaten, aptal kız.
Justin: Beni sevdin ama benim seni sevdiğim gibi değil. Tıpkı çevrendekiler gibi sevdin. Hiç samimi değildin.
Justin: Bu yüzden o gün seni arabayla bıraktığımda arkadaşların beni görmesin diye koşarak içeri girdin.
Justin: Bu yüzden onlar varken yanına gelmemi istemedin.
Justin: O gün Jennifer bizi görmesin diye kaçtın.
Justin: Beni kendine saklamak için değil insanlar seni de aşağılamasınlar diye onlara beni anlatmadın.
Justin: Bana beni sevdiğini nasıl ballandıra ballandıra anlattıysan onlara da benden ne kadar iğrendiğini anlattın.
Justin: Benimle görülmekten utanıyorsun.
Justin: Benden utanıyorsun.
Justin: Beni sevdiğin için kendinden utanıyorsun.
Justin: Sigarayı bırakmamı sağlamıştın, hatırlıyor musun?
Justin: Elbette hatırlıyorsun.
Justin: Sana bir haberim var: eskiden günde yarım paket bile bitirmezdim ama şimdi günde iki paket bitiriyorum.
Justin: Alkolün de kanıma karışmasını seviyorum.
Justin: Hepsi unutmak için.
Justin: Ama bir türlü aklımdan çıkmıyorsun ve bundan nefret ediyorum.
Justin: Seni ne kadar seviyorsam bir o kadar da nefret ediyorum.
Justin: Ve orospu çocuğu abin konusunda,
Justin: Onu ben öldürdüm.
Justin: Ardından yas tutup ağladığın abini ben öldürdüm.
Justin: Yapmadın deme, çünkü kafasına o koca taşı geçirip onun ölümüne sebep olacak kadar döven bendim.
Justin: Ve sakın yapmadın deme, çünkü yaptığımla gurur duymasam da yaptığımdan memnunum.
Justin: Evet belki gerçekten gurur duymuyorum birini öldürdüğüm için,
Justin: Ama onun gibi bir piçi yok ettiğimden şikayetçi değilim.
Justin: Şimdi tüm bu dediklerimden sonra, yeniden söylüyorum, ne yapıyorsan yap.
