~Kırık Kalp~

4.8K 423 35
                                    

Sabah uyandığımda hâlâ eğildiğim duvarın önündeydim. Sanki ruhum bedenimden çekilmiş gibiydi. Ayağa kalktım ve saate baktım. Gitme zamanıma daha üç saat vardı.

Aslında okula gitmek istemiyordum. Taehyung'u görünce ne yapacağım hakkında bir fikrim yoktu. Beni anlamadan dinlemeden yargılamıştı.

Bunları düşünmemeye çalışarak banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkarken gözüm aynadaki yansımama takılmıştı. Boynum kıpkırmızıydı. Dün olanlar aklıma geldikçe sanki bir kez daha nefesim kesiliyordu...

Banyodan çıktım ve üstümü değiştirdim. Normalde makyaj yapmam ama bu sefer yapacaktım çünkü gözlerim ağlamaktan bir pandanın gözlerine dönüşmüştü. Gözlerimin altını ve boynumu amatör bir şekilde kapatmaya çalıştım. Gözlerim konusunda basarılı olmuş gibiydim ama boynum halen daha belirgin gibiydi. Bu yüzden boynuma bir fular bağladım.

Bunları yapmam yarım saat sürmüştü. Biraz ders çalıştım ve erkenden evden çıktım. Herkes uyuduğu için mutfağa erkenden gittiğim ile ilgili bir not bıraktım.

Her zamanki otobüse bindim ve okula vardım. Koskoca okul ilk defa bu kadar sessiz geliyordu. Ben dalgın dalgın bir bankta otururken okul yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Ga In ve Ga Yeon yanıma geldi.
Ga In hızla yanıma oturdu ve "Her zamanki gibi kafa dinlemek için 10 dakika erken geldin değil mi?" dedi.

"Aslına bakarsan, bu sefer yaklaşık 30 dakika."

"Oh my god!"

Ga Yeon ayakta dikiliyordu ve bıkkınlıkla konuştu.

"Ah, hadi sınıfa çıkalım. Bahçede şu Yoongi denen varlık varken burada duramam."

Ga Yeon ile Yoongi arasında yine bir şeyler olmuş olmalıydı fakat şu an bunu düşünemeyecek durumdaydım.

Sınıfa çıktığımızda yine Hye Ji'nin yanına oturacaktım ama orada başka biri oturuyordu. Yani Taehyung'un yanında oturmak zorundaydım. Taehyung henüz gelmemişti tanrıya şükür.

Sınıfta bir dedikodu dönüyordu ama ne olduğunu anlamamıştım. Ga In tabiki biliyordu ve bana dönüp "Jiyong'u gördün mü? Ne hale gelmiş çocuk." dedi.

"Ne olmuş Jiyong'a?"

Ga Yeon suratındaki psikopat gülüşle konuştu:
"Biri iyi benzetmiş. Ağzı burnu kaymış çocuğun."

Eminim Taehyung'un işiydi. Bu sırada Taehyung sınıfa girdi. Kısa bir süre göz göze geldik. Bakışlarından bir anlam çıkarmak imkansızdı...

Hemen gözlerimi çektim ve kafamı kollarıma gömdüm. Yüzüne bakarsam bir mahkum gibi hissedeceğimin farkındaydım. Ona mahkum bir aptal.

~~~

Ders boyunca kafamı kaldırmadım. Zil çaldıktan birkaç dakika sonra gitti mi diye bakmak için kafamı onun olduğu yöne doğru çevirdim.

Hâlâ oradaydı. Gözlerimin içine bakıyordu. Kafamı diğer tarafa döndürmek istiyordum ama yapamıyordum. Yine beni etkisi altına almıştı.

Bir süre öyle kaldıktan sonra dik konuma geldi. Daha sonra bileğimden tuttu ve beni peşinden spor salonuna sürüklemeye başladı. Salonda sadece ikimiz vardık.

Gayet yumuşak ve mahcup sesiyle "Ben... düşündüm de... senin açıklamanı dinlemeliydim." dedi.

"Bu şimdi mi aklıma geldi Taehyung?"

"Bak, ben sinirden ne yaptığımı bilmiyordum. Gözüm dönmüştü. Jin ile konuştum ve seni dinlemem gerektiğini söyledi."

"Senin sorunun da bu Kim Taehyung! Sinirini kontrol edemiyorsun. Her seferinde konuşmak yerine şiddete başvuruyorsun. Jiyong'u o hâle getiren de sensin! O sadece benden bir kez 'Seni seviyorum.' dememi istedi. Ki ben bir dost olarak onu gerçekten seviyorum."

"Sırf o istedi diye hemen seni seviyorum dedin öyle mi?"

"Aşk ile söylenen 'Seni seviyorum' ve minnettarlık ile söylenen 'Seni seviyorum' arasında dağlar kadar fark var! Ona, bana olan yardımlarından dolayı minnettarım anlıyor musun? Sen bana zülüm edecekken o beni korudu."

Taehyung başını yere eğdi. Pişman olmuş olmalıydı ama bu sefer o kadar kolay affetmeyecektim. Canımı yakmıştı be bu ilk değildi. Onu orada bıraktım ve sınıfa çıktım.

~~~

Okul bittiğinde hızla eve gittim. Çıkışa kadar Taehyung beni izlemişti ama ben onun yüzüne bile bakmamıştım. Kalbimi bin bir parçaya ayırmıştı...

Eve geldiğimde kimse yoktu. Büyükannemi ziyarete gideceklerdi ve bir hafta orada kalacaklardı. Ben gitmiyordum çünkü kendisi ile aram çok iyi değildi. Annem ve babam da buna alışmıştı.

Aksam evde kimse olmadığı için elime bir cips paketi almış TV izliyordum. Bu sırada kapı çaldı. Kapıyı açtığımda karşımda Taehyung duruyordu. Şaşırdım mı? Hayır.

Bıkkınca "Ne var?" dedim.

"Biraz konuşabilir miyiz?"

"Peki, geç içeri. Ne konuşacaksan konuş ve sonra defol."

İçeri girdi ve salona geçtik.

Biraz uzağına oturdum ve "Seni dinliyorum." dedi.

"Eun Mi ben çok pişmanım. Özür dilerim. Pislik herifin tekiyim biliyorum ama lütfen beni affet."

"Taehyung ben seni defalarca affettim. Daha kaç defa affetmemi bekliyorsun?"

"Biliyorum. Beni bu halimle sevmeni bekleyemem ama son bir şans daha versen, lütfen. Değişmeye çalışacağım."

"Affetmem o kadar kolay değil Kim Taehyung"

Boynumdaki kızarıklıkları göstererek devam ettim.

"Bunları görüyor musun? Bunlar ilk izler değil Taehyung. Şiddeti görmezden gelemem. İki kez oldu, daha sonra da olmayacağını nereden bilebilirim?"

"Üzgünüm Eun Mi, sana zarar verdiğim için kendimden nefret ediyorum. Ben değişmek için elimden gelenin fazlasını yaparım. Yeter ki sen beni affet."

Yaklaştı ve ellerini boynuma değdirdi.

"Çok acıyor mu canın?"

Kalbimi göstererek "Burası kadar acımıyor." dedim.

Bir süre sadece öylece durduk.

Biraz sonra sonra gözümden düşen bir iki damla yaşı elimin tersiyle silip Taehyung'a gitmesi gerektiğini söyledim.

"Evde yalnızsın, olmaz."

"Taehyung ben sen yokken de yaşıyordum. Bu evde ilk tek kalışım değil. Lütfen, git."

"Sadece güvende olduğunu bilmek istiyorum. Yanına yaklaşmayacağım, yemin ederim. Yeter ki burada kalmam ve sana göz kulak olmama izin ver."

Pes etmeyeceğini bildiğim için "Üst kata sakın çıkayım deme." dedim. Daha sonra bir yorgan ve yastık getirdim.

Odama çıktığımda her ihtimale karşı kapıyı kitledim ve yatağa girdim. Bu sefer kolay kolay affedemezdim. O kadar çok hata yapmıştı ki artık sayamıyordum. Üzgünüm Kim Taehyung, az daha burnunun sürtmesi gerekiyor...

by me & withkof

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.
Sizi seviyorum 💜

My Vampire Love | kthWhere stories live. Discover now