0.5

2.4K 64 1
                                    

ÖLÜM...

4 harf iki hece iken ben burda on kat fazlası ile cebelleşiyordum.
Söylesene hayat, ne benden istediğin?
Söylesene kader, ne dileğin?

Bedenim bir o kadar yorgunken,
ruhumun ağırlığı ona kat ve kat ağırlık vererek, uzun bir Çin işkencesi misali işkence uyguluyordu.

Urgan...
Eli kanlı bir azrailmiydi?
değilmiydi?

Belki oda böyle değildi.
Yani onuda yaşadıkları bu hale getirmişti.
Peki bu cümlem onun babamı 'Katil' sıfatına koymasını....
Kabullenmek miydi?

Hızla kafamı iki yana salladım.
Babam her ne kadar duygusuz gibi davransada, her ne kadar benimle nefretimsi bir biçimde konuşsada öyle biri değildi.
Bu onun saçma bir prensibiydi sadece.

Aklımdaki dolanan tilki misali düşünceleri beynimdeki en ücra uzak köşedeki kafese,kısa bir süre yeniden serbest bırakmak üzerine kilitledim.

Biri bana yardım etsin!
Her ne kadar korkmuyorum desemde korkuyorum...

İçimdeki yine saklanan o çocuğun, bağırma ve hıçkırık sesi sessiz
bir kıyametin habercisi gibiydi.
Biri o çocuğu sustursun!
yalvarırım...

Yoksa delirecekmiş gibi hissediyorum.
İki elimin saçlarıma bastırarak ellerimle kafamda siper ettim.
Kapı açılınca gelen kişiye yavaşça başımı kaldırıp, baktım.

Hoşgeldin Azrailim.
Elinde kalemle sonumu yazacak olan,
acımasız insan.

Bana doğru sert yüz ifadesi ile yaklaştı.

"Kendine geldiysen...
Gelmediysen de umrumda değil.
Şimdi sana göndereceklerimi giy ve saçını yap!" Sadece yaptığı kısa bir açıklama yerine bile alınamayacak konuşmadan sonra çekip gitmiş ve aklıma yine meşhur tilki misali olan sorular ile baş başa bırakmıştı.

Bir süre sonra her ne kadar iyi olmasamda gönderdiği kısa siyah elbiseyi giymiştim.
Boynumda küçüklüğümden berri taktığım ama kimin verdiğini bilmediğim kolye elbiseyele ışığını bulmuş gibi etrafına parıltılı saçıyordu.

Söylesene ölürkenmi parlayacaktı, tenimde ki kırmızı kan lekeleri?

Ayağıma giydiğim topuklu ayakkabılar fazlası ile rahatsızken birde bacaklarımın ağrısı onlara meze gibi eşlik ediyordu.

Odamdan yavaşça çıktım.
Yine beni neye alet ediyordu kim bilir?

Ah düşüncesi belirsiz adam.Ne zaman çözecektim bilmecelerini?

Ne zaman bittiginden habersiz olduğum merdivenleri,ayaklarım ağrıya ağrıya indim.
Her nefesimde kaburgalarım ağrıyordu.

Karşımda siyahlara takım elbisenin içinde tüm karanlığı ile urgan belirdi. Üzerinde tek renk gözlerinin yeşiliydi.

Söylesene neydi bu siyaha takıntın belki katil olcak, belkide katil olan adam.
Neydi sendeki bu bilinmezlige kapı açan, gizemler?

Kolumdan tutup çekiyordu sadece, Kolumun acıması veya sıktığından dolayı morarması pekte, umursamıyordu.

Yitirdinmi yoksa insanı duygularını adam yoksa neydi bu acımasızlığın sebebi?

Oturduğum arabanın koltuğu rahattı,
benim içimin aksine.
Hiç birşey demeden sürücü koltuğuna binerek çalıştırdı arabayı.
Kaç gün olmuştu bu adamın yanında olalı?

Kaç gündür azraili ile yaşayan, kan bekleyen bir köleydim?

Neden babamdan bir ses yoktu?
Bu kadarda nefret edemezsin baba benden?
Beni bir katilin elinde rahatça bu kadar kolay bırakamassın.

YALANIN ESİRLERİ (FİNAL YAPTI)Where stories live. Discover now