Lu Han.

2.4K 203 80
                                    

Bugün Lu Han ile konuşacaktım. Ablasını almaya bizim sarayımıza gelecekti. Onunla konuşmak için bir şansım vardı.. 4 sene boyunca onu uzaktan sevmeye çalışmak benim için oldukça zor olmuştu.  Belki de o da beni seviyordu?

Kendi kendime gülümsedim, bu gülümsemekten çok acı bir iç çekişti. Lu Han'ın beni sevme ihtimali yoktu. Her şeyden önce ben bir Türktüm ve Lu Han'ın Türk nefreti iki ülke arasında oldukça soruna yol açmıştı.

Lu Han bir Türk köyünü taş taş üstüne kalmayacak şekilde yağmalamıştı. O gün, intihar etmiş başarılı olamamıştım. Bununla yaşamak çok zordu. Onlar benim halkımdı. Küçük çocuklarım, büyük geleceklerim, yaşlı yaşanmışlıklarım.. Lu Han ise sadece sevdiğim bir çocuktu. Onun gibi birisini sevmekten iğrendim.

Kendimden iğrendim.

Narin boynumu ağaca astığım halata dayamıştım. Yüzünü göremediğim saray çalışanı beni kurtarmıştı. Keşke bıraksaydı ve ölseydim...

Lu Han'ı sevdiğim her gün için Vicdan azabı çektim. Halkıma karşı olan sorumluluğumu yerine getiremiyordum. 



Lu Han ablasını almaya geldiğinde yine gördüğü herkese nefretli bakışlarını gönderiyordu. O annemlerin odasına ulaşamadan önüne çıktım.

''Ben, bu sarayın prensesiyim. ''

Beni gördü ama bana cevap verme tenezzülünde bile bulunmamıştı. İçten içe cesaretim kırılıyordu.

''Seni seviyorum, Lu Han. ''

Oldukça yüksek sesli bir kahkaha sunmuştu bana. Oldukça sesli...

''Şu küçük böceğe de bakın. Bir Türk beni sevdiği için bu vücudumu parçalara mı ayırmalıyım prenses? '' 

İğrenir gibi yüzüme tükürdüğünde yerimden kıpırdayamamıştım. Sanki yer altımdan çekiliyordu, dokunacak destek alacak bir yer arıyordum. Yoksa paramparça olacak dağılacaktım..  

''Narin prenses zorlanmışa benziyor. Aslında belki de seni babandan isteyip evlenmeliyim. Her gece altımda bir Türk inletmek benim için iyi olurdu. ''

Sadece tokat atabilmiştim.

''Sarayımdan defol.. ''

Sesim yorgun çıkıyordu. Lu Han'ın nefretini biliyordum ama bunları yüzüme söyleyecek kadar da ileri gideceğini gerçekten tahmin etmemiştim.

''Baksana, bir gün bu saraya gerçekten gireceğim. İçinde yaşayan tek bir insan bırakmayana kadar kan akıtacağım. O gün altımda inlemek gibi bir seçeneği reddettiğin için pişman olacaksın. Bilirsin fahişe olsan da yaşıyor olmuş olacaktın. ''

O an nasıl bir cesaret geldi bilmiyorum ama ondaki kılıcı alıp boynuma götürdüm ve elini kaldırıp kılıcın kabzasına bıraktım.

''Eğer bir gün esir olacağım gün gelecekse ölmeyi tercih ederim bugün de tercih ettiğim gibi. Benimle böyle konuşup tüm ulusumu ayaklarının altına almandansa şansın varken öldür beni Lu Han. ''




LUHAN OC STORY - ASKER. ✔Where stories live. Discover now