Sonrası.

2K 184 405
                                    

4 Sene  Sonra

Lu Han'ın bana oynadığı son oyundan sonra kendime olan saygımı yitirmiştim... Bir prenses olmama rağmen aşk uğruna yaşadığım şeyler hiç adil gelmiyordu. Kafamı dağıtmak istiyordum. Kendi halkıma kendi isteğimle olan biten her şeyi anlatmıştım. Utanç içinde hissediyordum. Saraya dönmek istemiyordum.

Ortada kaldığımı düşünmeye başladığım zamanda hayatıma biri girdi.

Zhang Yixing.

Kendisi Açina-Çin topraklarının ortasında yaşayan biriydi. Yani iki devletin de ortasında kalıyordu. Çinli olmasına rağmen Çinli olduğunu kabul etmek istemiyordu. Türk olduğunu da söylemiyordu.

Yixing'e  göre bizlerin çizdiği sınırlardan oluşan ve üzerine vatan dediğimiz şey beşer bir unsurdu. O ırka değil insanlığa inanıyordu. O gün Açina pazarına gelen Yixing, anlattıklarımı duymuş ve bana yardım etmeye karar vermişti. 

Onun kaldığı evin yanında bana bir ev yapabileceğini ve her şeyden uzaklaşabileceğimi söylemişti. Bu ihtiyacım olan tek şeydi... Artık Türk olmak Çinli olmak gibi şeyler bana anlamsız geliyordu. 

Yixing oldukça bilge bir kişilikti. Bilge olmasının yanı sıra sessiz sakindi ve insanlarla da ilgileniyordu. Burada onunla beraber komşuydum.  Haftanın üç günü de Yixingle beraber Türk ve Çinli çocukları bir araya getirip onlara okuma yazma öğretiyorduk. Her seferinde ırkçılığın ne kadar kötü bir şey olduğunu dile getiriyorduk. İnsanlara faydamın dokunması iyi hissettiriyordu.

Önceleri sadece Türk halkı için yaşamak istediğimi fark ettim. Türk halkı için çokça kez canımı bile ortaya koymuştum. Artık tüm insanlığa fayda sağlamak istiyordum.

Bu yüzden Yixingle  beraber yaptığımız şey bana oldukça yüce geliyordu. Kraliçe olma isteğimden çoktan vazgeçmiştim. 

Lu Han ise küçük kalbimde büyük bir yaraydı. 17 yaşında aşık olmuştum ona... 4 sene içimde saklamış tutamamla beraber 21 yaşımda hayatımın en entrikalı yıllarını yaşamıştım. Şimdi ise 4 senedir müthiş bir dinginlik içindeydim.

Artık 25 yaşındaydım.

Bazı şeylerin farkına varabilecek yaştaydım. 

Lu Han'ın beni hiçbir zaman sevmeyeceği gerçeğini kabullenecek yaştaydım.

4 senede oldukça fazla şey değişmişti.

Babam benim açıklamalarımdan sonra halk tarafından istenmemeye başlamıştı. Askerlerin tahta el koymasından endişelenen babam tahtı kardeşime bırakmış ve annemle beraber uzaklara gitmişti. Annem ise artık kraliçe olmak istemediğini söylemişti. Babam ve annemin bu kadar kolay pes etmesine şaşırmıştım. Onların bana yaşattıklarına saymıştım benim sayemde uzaklaşmalarını.

Dolaylı da olsa gitmelerine sebep bendim. Belki de babam yıllar önce geçmişi görmüştü de bu yüzden nefret etmişti. Bilmiyordum. 

Kardeşim ise bana arada mektup gönderiyordu. Benim sayemde tahta çıktığını düşündüğü için bana sevgisi oldukça fazlaydı.

Menfaat ilişkilerinden nefret ettiğim için ona yakın olmak istemiyordum. Tekrar saraya dönmek istemiyordum.

 Çin kralı öldüğü için yerine prens geçmişti. Prenses olan ablası birden kraliçe olunca Lu Han'ın da gücüne güç gelmişti.

Olmasını beklediğim Türk-Çin savaşı ise bir türlü başlamıyordu. Ölen Çin kralının Açina'ya seferi olacağını düşünüyorduk ama yeni kral bu konuyla ilgili bir hamle yapmıyordu.

LUHAN OC STORY - ASKER. ✔Where stories live. Discover now