Çırpınma.

2K 182 281
                                    

2 hafta kadar sarayda kalmayı düşünüyordum. Daha sonra Yixing'e geri dönecektim. Onu ve öğrencilerimi çok özlemiştim...

Kardeşimi, yiğenimi gördüğüm için iyi hissediyordum ama Lu Han'ın ani itirafından dolayı kendimi iyi hissetmiyordum. Beynimi ve kalbimi toparlayamıyordum. Onu affetmem imkansızdı ama bana kalsa sadece kollarında olmayı ve dünyayı yavaşlatmayı arzuluyordum. 

Onu ne kadar az görürsem kendimi o kadar az zorlardım. Sarayı aslında entrikalarını hiç özlemediğimi fark ettim... Bir ulusun sorumluluğunu almanın ne kadar zor olduğunu düşündüm... Normal biri olarak yaşamak ne kadar güzelmiş. 

Yiğenimi görmeye giderken kardeşimin bana doğru geldiğini görmüştüm ona doğru dönüp onu selamladım.

'' Sana bir şey göstermem gerekiyor benimle gel. ''

Çok fazla meraklanmıştım. Yanıma geldiğinde nefes nefese kalmıştı. Onu takip ettim. Saraydan çıkmamıştık ama sarayın üst katından kalabalığa doğru bakıyorduk. Herkes sarayın kapısına toplanmıştı ne olduğunu merak ediyordum.

'' Burada neler oluyor? ''

Heyecanım sesime de yansımıştı.

'' Sanırım o açıklasa daha iyi olur. ''

Eliyle arkayı göstermişti. Onu takip ederek arkamı döndüğümde karşımda Lu Han'ı görmeyi beklemiyordum. Kardeşim yavaş adımlarla ilerlerken ona dur bile diyemiyordum.

'' Bana tarihin benim gibi acımasız generalleri yazacağını ama seni unutacağını söylemiştin, prenses.  Seni unutmamaları için resmini yaptırdım ve üstüne adını yazdırdım. Prenseslikten feragat edip nasıl Türk-Çin öğrencilere okuma yazma öğrettiğini  üstüne yazmayı ihmal etmedim.  ''

Şaşırmıştım. Bunlar Lu Han'lık hareketler değildi. Etkilenmiştim ama ben zaten her türlü Lu Han'dan etkileniyordum.

'' Teşekkür ederim, zaten halka söylemediğim bir o kalmıştı. Hatırlarsın, yıllar önce çokça şeyi söylemiştim. ''

İçim burkulmuştu. Salak yerine konulduğum zamanları düşünüyorum da gerçekten aptaldım. Lu Han karşısında, aptaldan farksızdım.

Yürümeye çalışırken kolumdan tutmuştu. 

'' Beni öldürmen için diriltmen gerek, prenses. Öldürdüğüm insanların silüetini görmekten uyuyamıyorum. Yaptığım katliamları hep haklı olduğumu düşündüğüm için yapmıştım. Dayanamıyorum. ''

Lu Han karşımda diz çöküp ağlarken hiçbir şey yapamıyordum. Ona bunların geçeceğini söyleyebileceğimi bilmeme rağmen söylemek istemiyordum. Öldürdüğü onca insan varken onun mutlu olması zaten adil değildi.

'' Hatalısın, Lu Han. ''

'' İntikam alacağım. Tunguzlardan. ''

Acı bir kahkaha attım. O hiçbir zaman değişmeyecekti. Onun gibi eğildim ve yüzlerimizi aynı hizaya getirdim.

'' Sen kana susamış bir hastasın Lu Han.  Hala yaşadıklarından ders almadın mı? Türk halkı değil, şimdi Tunguzları katledeyim.. Onca insanın kanına gireyim..  Sonra ne olacak? Yalan olduğunu öğrendiğinde başka bir halkı daha mı katledeceksin? Senin kalbin hiçbir zaman güzellikle dolmaz Lu Han. Kendimi boşu boşuna kül edecekmişim. Sen sevmeyi hiçbir zaman öğrenemeyeceksin. Kin tutmak dışında bir şey bilmiyorsun... Varsa yoksa intikam. ''

Sessizce dökülüyordu göz yaşları.

'' Ben böyle öğrendim. Yanlış varsa intikam al. Kendimi değiştiremiyorum ki! Canım yandıkça sadece intikam duygusunu düşünebiliyorum. Bir insan olamıyorum galiba. ''

LUHAN OC STORY - ASKER. ✔Donde viven las historias. Descúbrelo ahora