Final.

2.3K 207 409
                                    

Lu Han ile yaşadıklarıma ve yaşayabileceklerime inanamıyordum.  Ondan ve insanlığından ümidimi çoktan kesmiştim. Önceleri onu uzaktan izlediğim için kişiliği hakkında bir fikrim yoktu. Ablasıyla ilgili oluşunu seviyordum...

Sonraları ona kalbimi kaptırmıştım. Yapabileceğim bir şey yoktu. Kişiliğini öğrendikçe o dört yıl boyunca ölmeyi diledim. Yaptıklarını hiçbir zaman benim sevdiğim karakterine yakıştıramamıştım. 

Aşk, beyinle yapılabilecek bir şey olsaydı ondan nefret ederdim. Nefret duygusu ile onu sevmek beni ona daha fazla çekiyor ve onda kayboluyordum.

Onunla ilgili kurmaya bile çekindiğim hayallerim benim daha fazla ağlamamla sona eriyordu. Şimdi ise... O bana aitti.

Beni seviyordu.

Değişiyordu.

Bunlar gerçek olamayacak kadar güzeldi ve beni güzel hissettiriyordu. Yaşadığım her şeyin bir rüya çıkmasından korkuyordum.

Her seferinde yanlış kişiye aşık olduğunu düşünen kalbim bu sefer onu kendisi için doğru kişiye çevirdiği için mutluydu.

Lu Han ile evlenmiş bile sayılırdık. Resmi bir kayıt olmasa bile tanıklarımız ve güzel bir teklifim vardı. 

Kardeşime durumu anlatmıştık ve o çok şaşırmıştı. Benim bu kadar kolay affedeceğimi düşünmüyormuş... Aslında, ben de düşünmüyordum. Ben de zamana ihtiyacımız olduğunu düşünüyordum ama Lu Han'ı bir kere daha gördükten sonra bunu başaramamıştım.

Lu Han da benimle beraber Yixing'in yanına gelecekti. Benim evimde yaşayacaktık ve o da bizim gibi öğretmenlik yapacaktı.

Türklerden nefret eden Lu Han, Türklere okuma yazmayı öğretecekti.

Boynuna kılıç dayadığı, öldürmeye çalıştığı kızla ömrünü sonuna kadar geçirmek istiyordu.

Bu sarayı başımıza yıkacağını söyleyen Lu Han, bu sarayda kardeşimle yaşıyor ve Türklerin kalkınmasına yardım ediyordu.

O kadar mutluydum ki öğrencilerimi ve Yixing'i ne kadar özlediğimi unutmuştum. Az kalmıştı buradan gidip esas yerimize dönecektik...

-

Bir kaç gün önce ne kadar mutlu olduğumu  hatırlıyorum da... Şimdi öğrendiklerimi kaldıramayacak gibi hissediyordum.

Tunguz kralı öldürülmüştü.

Lu Han'ın yaptığına adım gibi emindim.

Lu Han, geçen sefer intikam istediğini söylemişti. Onu durdurmaya çalışsam da başarılı olamamıştım...

Lu Han'ın normal bir insan olmasını beklemek aptalcaydı. O değişmeyecekti. Hiçbir zaman, intikamdan vazgeçmeyecekti.

Kan onu rahatlatıyordu. 

İnsan olmaya çalışacak birisi değildi.

Onu ihbar etmeliydim. Onu birçok kez kurtarsam da artık teslim etmeliydim yoksa daha fazla kişiyi öldürmesinde benim de payım olacaktı.

Kendi odamda oturmuş göz yaşlarımı siliyordum. Ona ilk kez bu kadar yakınken yine ondan uzakta duracaktım.

2 gün önce Tunguz kralına bunu Lu Han'ın yaptığıyla ilgili bir mektup göndermiştim. Onlara ulaştığına emindim...

Lu Han'ı son kez görmek istiyordum.  Odasına doğru ilerledim.

Kapıyı tıklatıp içeriye girdim. İçerisinin karanlık olması güzeldi... Göz yaşlarımı asla görmezdi. Yatakta uzanan Lu Han'a kaydı gözlerim. Gözlerini tavana sabitlemişti.

LUHAN OC STORY - ASKER. ✔Where stories live. Discover now