Prenses.

1.7K 170 189
                                    

Dün gece Lu Han, Kris ve ben bir handa kalmıştık. Yarın için planlarımızı ayarlamıştık. Her şey çok basitti yarın Kris halkı toplayacak ve sarayın orada kalabalık çıkaracaktı daha sonra da kenarda bir yerlerde bizi alkışlayıp şakşakçılık yapacaktı.

Ben ise, güzelce yalan söyleyecektim.

Çin sarayında kalırken prensesler gibi yaşadığımı filan söyleyecektim.

Halkın bana güvenmesini sağlayacaktım sadece.

Lu Han ise, beni koruyacaktı. Kimliğini değiştirerek.

Çünkü tahminimize göre 12 dakika içinde saraya haber gidecek ve asker gelecekti. Eğer 12 dakika içinde konuşmamı bitirebilirsem belki de haklı olduğum ortaya çıkardı.

Tek istediğim buydu.

Biraz da korkuyordum.

1 dakika geç kalırsam ben ölebilirdim.

Lu Han ölebilirdi.

Kris ölebilirdi.

Halk zarar görebilirdi.

Kimse ölsün, istemiyordum.

''Lu Han ş- ''

'' Zamanında bitireceğiz, prenses. ''

Benim hislerimi anlaması ve ben konuşmadan beni susturması hoşuma gitmişti ama bunu ona söyleyecek değildim.

Lu Han yanımdayken güvende hissetmemeliydim ama bu iki Çinli'nin yanındayken sebepsizce güvende hissediyordum.

Lu Han'ın beni bir sürü öldürme girişimlerine karşılık yine ona sığınıyordum.

''Bir zamanlar beni öldürecek kişinin beni koruması garip hissettiriyor. ''

 Düşüncelerimi dışa vurmak istemiştim. Lu Han'ın beni ne kadar yaraladığını görmesini istiyordum.

''Eskileri konuşmayacaktık. ''

''Ben öyle bir şey demedim. ''

Hiçbir şey söylemeden odadan çıkmıştı. 

Üstüne fazla gitmemeliydim. Bu aralar iyiyken onu yine kötü haline çevirmek istemiyordum.

-

Kris dediğimizi yapmış halkı meydana toplamıştı. Lu Han ise kenarda bekliyordu. Üstünde simsiyah şeyler vardı. Çin Generali olduğunu anlamak mümkün değildi. Ben ise üzerimde hanbokumla konuşma yapacağım yere doğru yürüyordum. Korkuyordum. İnsanların beni yuhlamasından korkuyordum.

Ulaştığım zaman konuşmaya başladım...

''Merhaba, çoğunuz benim kim olduğumu bilmiyor.  Ben Prenses. Size her şeyi anlatacağım. ''

Halktan oldukça yüksek sesle protesto sesleri geliyordu. Korkuyordum. Ellerim titriyordu. Lu Han'a bakmaya çalışıyordum.. Güç almak istiyordum. Kris ise meydanda tek başına konuş diye yırtınıyordu. Konuşmak zorundaydım.

'' Fazla zamanım yok. Size kendimi açıklayamadan öldürülebilirim. ''

Onlar yine bağırırken bu sefer son ses yükseltmiştim sesimi.

''Benim sevgiden başka hiçbir isteğim yoktu. Aileme, sevgi için yalvardığımda 9 yaşında küçük bir kız çocuğuydum. Daha öncesini ise hatırlamayacak kadar yorgunum... Annem kız çocuğu doğurduğu ve kraliçe olma şansını ilk başta kaybettiği için benden nefret ediyordu. Onun utanç kaynağıydım. Sadece beni daha fazla sevmesi için iyi bir prenses olmaya çalıştım . Politikayla ilgilendim. Oysa kazandığım tek şey Babamın ve kardeşimin nefreti olmuştu. Beni Taht için tehlikeli görmüşlerdi. Çok yalnızdım... Annemin arkadaşı olan Çin prensesi sürekli bizim sarayımıza geliyordu. Lu Han ise ablasını getiriyordu. Onu izledikçe ona aşık oluyordum... Lu Han ise Türklerden nefret ediyordu ve Türk köylerini yıkıyordu. Kendimden nefret ettim ve intihar etmeye kalktım. Şanssızım ki kurtuldum... Kötü hayatım devam ediyordu. Lu Han'a aşık olduğumu söyledim ve o benden nefret ettiğini söyledi. Sürekli onurumuzu ayaklar altına alıyordu... En sonunda bir anlaşma yaptık. Eğer diri diri yanarak ölürsem Türkleri affedeceğini söyledi. Bunu yapacaktım. Çünkü bunu yaparsam hem tüm Türk köyleri kurtulacaktı hem Lu Han içindeki nefreti yok edecekti. Biraz olsun, biraz olsun sevgiyle dolabilirdi o kalbi. Annem öğrenince beni  ölümden kurtarmak için Çin sarayına esir göndermek istedi. Lu Han bunu kabul etmişti çünkü beni bir kere öldürmekten daha zevkliydi yapacakları. ''

LUHAN OC STORY - ASKER. ✔Where stories live. Discover now