oniki

372 60 55
                                    

Sadece tek bir şey,
Aman tanrım

Biliyordum, tam arkamdaydı. Kapıda dikiliyordu. Ancak dönmüyor, dönemiyordum. Buna hazır değildim. Yüzünü görmeyi kaldıramayabilirdim, ona bakamayabilirdim. Ona bakmayı haketmiyordum.

Kalbim fazlasıyla hızlı atıyordu; anneme bağlanan cihazlar bende olsaydı eğer, bir kriz geçirdiğim düşünülebilirdi. Kalbim gümbürdüyor ve bütün bedenimi titretiyordu, nefes alamıyordum. Nefes alamıyordum. Gerard buradaydı.
"Ah, Gerard!" Annem garip bir neşeyle onu içeri buyur etti. "Gel buraya tatlım."

Yapmamalıydı.
Ayakta ve doğrudan anneme bakmaktaydım, ancak kesinlikle onu görmüyordum. Bütün ilgim yaklaşmakta olan Gerard'daydı ve her an kafamın arkasında bir göz belirebilirdi, tanrım, beni nasıl da heyecanlandırıyordu.

"Merhaba efendim." Sesi sadece, fazla normaldi. Olmaması gerektiği kadar normal. "Frank?"

Az önce Frank demedi ve aslında kesinlikle burada değil gözümün kenarında beliren kırmızılıklar ise hiçbir şey ifade etmiyor sadece son zamanlarda hiç uyuyamadım ve zavallı bitik hayal gücüm kendiliğinden imgeler oluşturuyor o kesinlikle. burada. değil.

"Frank, donmuş gibisin canım?" Annemin sesi beni gerçekliğe döndürdü. Ya da, hayale. Bilmiyordum. Gerçek mi değil mi bilmiyordum, tek bildiğim onca göz kırpmalar ve çimdiklemelere karşın kırmızılıklar hala oradaydı ve aman tanrım, Gerard yanımdaydı.

Bir şey belli etmemeye çalışarak ona doğru döndüm.
Aylar sonra, onu ilk kez görüşümdü ve o sadece, çok güzeldi. Çok çok güzeldi ve güzelliği gözlerimi yaşartacak cinstendi.

Yüzünde bir şeyler aradım, buraya intikam almaya gelmiş olduğunu belirten bir şeyler. Ancak ya o çok iyi bir oyuncuydu, ya da ben göremeyecek kadar kördüm. Çünkü görünürde hiçbir şey yoktu ve her şeyi unutmuş olma ihtimali neredeyse imkansız olduğundan onu direkt elemiştim.

"G-Gerard." Evet. Harika girişti, cidden. "Geleceğine haber vermedin."

Gülümsedi.
Gülümsedi.
"Sürpriz yapmak istedim," Oyuncu bir tavırla anneme baktı. "Yapmamalı mıydım?"

Seni sikik herif aylardır sana ulaşabilmenin hayalleriyle uyuyorum ben.

"Saçmalama tatlım, biz sürprizleri severiz, değil mi Frank?" Annemin beklentiyle dolu gözlerine bakamadım.
Sadece Gerard'a bakabiliyordum.

"Hı hı."

Gerard eğleniyor gibi görünüyordu.
"Eh, nasılsınız bakalım?" Dedi Gerard.
Bilerek bakışlarıma karşılık vermiyordu. Ne planlıyordu bilmiyordum ama, öğrenecektim.
Buraya sadece 'ne yapıyorsunuz bakalım' demeye gelmiş olamazdı.

Annem tam ağzını açıyordu ki araya girdim. "Baksana Gerard, susamış olmalısın. Gidip bir su alalım, tamam mı?" Ona meydan okurcasına baktım.

"Şey, hiç de susamadım aslında." Ne yapmaya çalıştığımı anlamıştı.

Kolunu tuttum ve bütün vücudumun titremesini engellemeye çalıştım. Ona dokunduğum her an ıslak parmaklarımı bütün gece prizde gezdirmiş gibi hissetmek zorunda mıydım?  "Ah, kesinlikle susadın."

Gülümsemesi soldu ve bakışlarıma teslim olup çıkmaya razı oldu. Hastane odasının ağır kapısından çıkarken ikimiz de annemin 'şu gençler' atıfını duymazdan geldik.

Odadan çıkar çıkmaz kolunu bıraktım, annemin konuşulanları duyamacağından emin olmak için kapının sıkıca kapandığından emin oldum.
"Bak ne istiyorsun, amacın ne bilmiyorum ama annemi bundan uzak tutacaksın, onun bu konuda hiçbir suçu yok. İntikam istiyorsan bunu benden alacaksın, tamam mı? Beni sevdiklerimle cezalandırmazsın, Gerard. Ben bu acıyı yıllardır çeki..."
Gerard bıkkın bir tavırla beni durdurdu.

"Hayır Frank, hiçbir şey bilmiyorsun." Kısa bir an duraksadı ve kendini duvara yasladı. "Amacım ne intikam, ne başka bir şey. Ben sadece.... annem yıllardır intikam peşinde, anlıyor musun? İntikamın onu günden güne nasıl canavarlaştırdığını, nasıl çöktürdüğünü gün be gün izledim. Ben onun gibi olmak istemiyorum Frank, canavarlaşmak istemiyorum. Geçmişi geçmişte bırakmak ve geri alamayacağım şeylerin peşinde koşmaya bir son vermek istiyorum. Nefrete bir son vermek istiyorum Frank." Anladığımdan emin olmak ister gibi gözlerimin içine baktı. "Senden uzaklaşmayı, senden nefret etmeyi, kalbim her senin için attığında ona 'o senin kardeşini öldürdü!' demeyi denedim ama yapamadım. Senden nefret etmeye çalıştığım her an seni daha çok sevdim. Kendimden tiksindim, kardeşimin katiline aşık olduğum için kendimden deli gibi tiksindim ama sevgim her zaman daha baskın geldi ve ben onu engelleyemedim. Bana güven Frank, tek isteğim bu."

Sana güvenmek istiyorum.
"Eh, gerçekten güzel bir konuşma hazırlamışsın, etkilendim ancak ne yazık ki buna ayıracak vaktim yok." Ellerimi iki yanımda açtım, "Git ve daha iyi bir plan için çalış, mümkünse annemin içinde bulunmadığı planlar. Durma, haydi." Onu kışkışlar gibi elimle işaret ettim.

"Frank, lütfen. Senden sadece bana inanmanı istiyorum, sadece eskisi gibi olmak istiyorum. Her şeyi unutabilirim, seni hiç suçlamam, lütfen." Gerard sesini yükseltip, duvardan kendini iterek uzaklaşmış ve oldukça yakınıma gelmişti.

Bu konuşmayı yapan kişi ben olmalıydım.

Kafamı iki yana sallayıp ondan uzaklaştım.
"Sana inanmamı bekleme benden."

Gerard az önce açmış olduğum aramızı yeniden kapattı. Çevresine bakındı, etrafta kimsecikler yoktu. Daha da yaklaştı ve şimdi aramızda sadece santimetreler vardı. Pembe dudakları tam hizamda duruyor ancak onlara bakamıyordum. Utanıyordum, anlamıyor muydu? Yaptıklarımdan dolayı deli gibi utanıyordum.

"Bana bak Frankie." Çenemden tutup ona bakmamı sağladı.

Gözleri, gözlerindeki ışık öyle güzeldi ki her şeyi unutup ona sarılmayı, onu öpmeyi istememe sebep oluyordu.

"Gerard, yapma.." Ne var ki istiyordum, beni bırakmamasını, çenemi böyle tutmasını, gözlerime böyle bakmasını, tatlı sesinin beni sarmasını istiyordum. Hiçbir şey söylememesini istiyordum, her şeyi bilip hiçbir şey bilmiyor gibi davranmamızı istiyordum.

Gözüme düşen saç tutamını narin parmaklarıyla tutup kulağımın arkasına yerleştirdi. "Hey, gözlerime bak." Bunun ne kadar zor olduğunu bilmiyordu ve bilemeyecekti.

Ben gözlerimi daha yeni kaldırmışken, hızla aramızdaki mesafeyi kapattı ve dudaklarını dudaklarıma bastırdı.

Kalbim yerinden çıkacak gibiydi, bu hissi, onu öyle özlemiştim ki, gözümden dörülen yaşlara engel olamıyordum.

Fakat bu olmamalıydı, bunu yapamazdım. Bu hissi haketmiyordum, böyle güzel şeyleri, sevilmeyi hak etmiyordum.

Geri çekildim.

Gerard şaşırmış görünüyordu, bunu beklemediği belliydi.
"Gerard, ben yapamam. Bunu hak etmiyorum, ben hiçbir şey hak etmiyorum. Seni, sevgini, merhametini... Ben senin nefretini bike hak etmiyorum, anlıyor musun?" Kesinlikle bir histeri krizi geçiriyordum, "Bu yanlış Gerard, ben yanlışım. Ben iğrenç birinin tekiyim ve... ve kardeşini öldürdüm. Beni affedemezsin, tamam mı, affedemezsin."

Gerard iki elini yanaklarıma yerleştirdi, yüzümü tamamen ıslatmış olan gözyaşlarını parmaklarıyla sildi.
"Ben bunları bir ay boyunca durmadan düşündüm Frank, kafayı yiyecek kadar düşündüm. Ve hep tek bir sonuca vardım, sana dönmek." Düşen diğer yaşlara da aynısını uyguladı, "Çünkü bilemezdin, çok küçüktün Frank. Öyle olsun istemezdin." Saçlarımı okşuyor, beni yatıştırmaya çalışıyordu ancak bu daha da çok ağlamama neden oluyordu.

O an her şeyi bıraktım
Ve ona sarıldım
Şimdi kollarımda yeni kurbanım vardı.

Final çanları çalıyor, duydunuz mu? 



Gözlerinin Ardındaki Işık ~FrerardWhere stories live. Discover now