Hey, iyi haber:
Sanırım hikayeyi birkaç bölüm uzatabilirim.

The Used - I'm A Fake

***

"Gerard! Gerard!" Gecenin bu saatinde Gerard'ın kapısını yumruklarken çıldıracak gibiydim. "Aç şu kapıyı!" Bağırmaktan sesim kısılmasa iyi olacaktı.
Bu kadar telaşlı olmamın sebebi Ray'di. Bugün ormana yürüyüşe gideceğini söylemişti ve saatlerdir ortalarda yoktu. Telefonu da kapalıydı.

"Gerard! Yardımın gerek!"
Kapı birden açıldı ve ben ıslak saçlı ve üzerinde pijama -ya da sadece rahat kıyafetler- olan Gerard'la karşılaştım.

"Frank, sorun ne? Beni korkutuyorsun." Onun yüzündeki yavaş yavaş oluşan telaşa bakarak konuşmaya çalıştım:

"Ev arkadaşlarımdan biri ormanda kayıp. Diğeri de ailesine ziyarete gitmişti. Yani, ismi Ray olan arkadaşımı kendim bulmalıyım. Ama kaybolabilirim," derken derin bir nefes aldım. "Bu yüzden de sana geldim işte. Onu bulmama yardım et."

Koca ormanda Ray'i bulmak epey zor olacaktı. Belki gereğinden fazla telaş yapıyordum ama Ray'in hissettiklerini yeterince anlayabilirdim çünkü daha önce ben de ormanda kaybolmuştum.

"Tamam," dedi Gerard, ellerini omuzlarıma koyarak. "Merak etme. Arkadaşını bulacağız." Gerard'ın doğrudan gözlerime bakarak söylediği bu sözler beni rahatlatmaya yetmişti. Islak saçlarını karıştırıp vakit kaybetmeden evden çıktı.

''Öyle üşümez misin?'' diye aptalca bir soru sordum. 
''Hayır,'' dedi Gerard. ''Benim üşümek gibi bir hissim yok.'' Daha fazla vakit kaybetmeden yürümeye başladık.  Ray'i nasıl bulacağımız konusunda hiçbir fikrim yoktu. 

"Bu koca ormanda onu bulmak gerçekten zor olacak." dedim umutsuzca yürürken.

"Eğer yeterince ses çıkarırsak, ve arkadaşın yakınlardaysa sesimizi duyup bize gelebilir." dedi Gerard. O andan itibaren bağırmaya başladık. O kadar çok bağırıyordum ki, boğazımın yırtılacağını düşünmüştüm.

Yaklaşık on beş dakikadır yürüyor ve bağırıyorduk ama hiçbir hareket ya da ses yoktu. Delirmek üzereydim.
"Gerard," dedim. "Eğer sıkıldıysan gidebilirsin. Aramaya kendim devam edebilirim."

"Saçmalama," dedi Gerard, bana yaklaşarak. "Seni burada bırakabileceğimi mi düşünüyorsun?"
Aslında, evet. Beni burada bırakabileceğini düşünüyordum.

"Sana rahatsızlık vermek istemiyorum." dedim. Bu kez bana daha çok yaklaştı. Üşüyordum ve onu sarılarak ısınmak istiyordum. Ama bu imkansızdı. Çünkü onun teni bu ortamdan daha soğuktu.

"Frank," diye fısıldadı. "Bunu söyleme."

"Aramaya devam edelim öyleyse." Gerard'ın yarattığı romantik ortamı bozduktan sonra yürümeye ve bağırmaya devam ettim.

"Ray!" diye avazım çıktığı kadar bağırdım. Her ne zamanki gibi karşılık almayacağımı sanıyordum. Oysa ki uzaktan gelen bir ses benim adımı haykırıyordu.

"Frank! Neredesin?" diye bağıran bu sesin geldiği tarafa doğru hızlıca koştum. Gerard da arkamdan koşuyordu.

Birkaç metre sonra ağacın arkasında birini gördüm. Bu kabarık saçları nerede görsem tanırdım.
Hemen Ray'in yanına gittim. "Dostum, iyi misin?"

"Tanrım! Frank, sana o kadar laf ettiğim için özür dilerim. Ormanda kaybolmak berbat bir şeymiş."
Ray'in bu sözlerine karşı bir şey söylemedim. O da daha sonra Gerard'ı fark edip, "Siz de kimsiniz?" diye sordu.

"Ray," dedim ciddileşerek. "Gerard benim bir arkadaşım. Seni aramamda yardım etti."
Acayip derecede stres yapmıştım. Bu stres beni ısıtmaya yetmişti.

vampires will never hurt you / frerardWhere stories live. Discover now