Şansımla şanssızlığım

1.2K 46 30
                                    

Bu kitabı ilk kez şimdi okumaya başladıysanız, o zaman bir hayat hikayesi okuduğunuzu bilmelisiniz. Bu hikaye büyük kıtanın büyük ülkesinin uzak bir köyünde başladı. Hikayenin önü aslında sonsuzlukdan başlasa da ben bir yerden başlamalıyımki bu yerde annemle babamın düğünü olsun. Aslında tahmin edersinizki ben bu düğünü görmedim ve bunun için duyduklarımı anlatmakla yetineceğim. Ama şimdi düşünürümde düğünü anlatmadan önce annemle babamı anlatsam daha iyi olurmuş kimi gözüküyor. Annem babamla aynı köyden olduğu için çoçukken anneannemlere giderken bile bu gecenin siyahından yoğrulmuş köyü terk edemezdim. Annem çok fakir ailenin tek  kızı, babamsa büyük bir aşiretin ağasıydı. Babamın babası çok genç yaşlarda rahmetli olduğu için bu aşirete babamla üvey ağabeyi Osman amcam rehberlik etmiş.
Demin annemle babamın aynı köyden olduğunu yazsam da aslında annemler buraya başka bölgeden göç etmişler. Zaten annemler hep babamın aşiretinin hükümran olduğu köyde yaşasaydılar babam asla annemle evlenmez, belki de hiç istemezdi. Annemler köye göçdüyü zaman babam evliymiş; hem tam 3 karının sahibi, hemde 10 çocuğun babasıymış. Fakat gözü pek de tok olmadığından olsunki, annemler köye göçenin daha bir ay sonrasında anneme talib olmuş.
Bu arada annemin adı Fatma, babamın adı Ali- aşiret ağası Ali. Annem güzel kadınmış, uzun saçları, ince beli, kalın budları varmışki bunuda her erkek ister ama tabiki evlenene kadar babam bunları görmemiş; göremezmiş. Sadece babaannem annemi kadınların toplandığı bir düğünde gördüğü zaman eve gelibde oğullarının yanında bir hayli övünce , babam da gözü daha aç olduğu için olsunki ki, "hemen o karıyı istiyorum" demiş. Hiç araştırmamış kim, kimin neyisi diye, hayvani hisleri daha öne vurduğundan annesinin övgüler yağdırdığı o kadın bir an önce karısı olsun istemiş.
Babaannem anneme talip olunca sağ olsun dedemde hemen vermiş. Bir yerlerde oturupta sakin düşündüğümde   hak veriyorum adama; ayağına gelmiş böyle yağlı müşteri, geri çevrilir mi? Bu mevzuda hiç anneme kararını sormamışlar. "zaten kadınlar kim oluyorda kimle evlenib evlenmeyeceklerine kendileri karar versin?"diye düşünmüşler her halde, ya da hiç bir şey düşünmemişler, belki annem bile düşünmemiş. Sonuçta o bir kadın, onun düşünmeye ne hakkı varki?

İstemeden hemen bir hafta sonra hep hasretle izlediğim o Konak'ta babamların düğünü oluyor, ama babamın artıq dördüncü düğünü olduğu için, tahminde bulunmalısınız ki düğün çok da büyük olmamış. Yakın akrabaların katıldığı tören sadece . Düğünün sonunda tabii ki o mühteşem gerdek gecesi ve ilk gecesindece dövülen annem. Nedenin sorarsanız, çok basit- annem babama daha hazır olmadığını söyleyerek, ondan biraz zaman istemiş. Sonuçta 16 yaşına daha yeni basmış bir kızın  35 yaşlı kocasından bunu istemesı  çok da normal bir şey. Ama tabii ki benim "güzel" babam her şey gibi bunuda yanlış anladığından annemin bu geceni istememesinin nedenini onun bakire olmadığı ve bu yüzden istememesi gibi yorumlayarak ordaca tokatı yapıştırmış, güzelim anneme. İyice dövdükden sonra kendi karısına tecavüz etmiş , fakat beyaz döşeyinde kırmızı kanı görünce annemi öldürmekden vaz geçerek, onu morluklar içinde koyup diğer karılarının yanına dönmüş. Artık annem ilk gecesinden anlamış, onu nasıl "güzel" bir hayatın beklediğini. Kolay değil dördüncü karı ve önceki üç karının kölesi olmak. Bu yalnızca annemin hayatı değil, cehaletde olan yüzlerle, binlerce kadının yaşadığı hayat.

Ne kadar cahil de olsa anneminde babamdan saklamaya çalışdığı bir sırrı varmış elbet. Ama söyledim gibi  cahil olduğundan  anlamamış bu sırrın ne zamansa bozulacağını. Eğer köyümüzdekilerin dediği gibi söylersem annem "lanetli" kadındı. Ama eğer tıbbi açıklamsın isterseniz, kanındakı kırmızı hücreleri dığerlerinkinden farklı, yani tam nasıldı anlatamam, ama bir şeylerinin diğerlerinkinden farklı olduğunu söyleye bilirim. O yüzden de doğduğu bütün çocuklar daha altı aylıkken dalağı patlayarak ölüme mahkummuş. Bu nedenlede annemin büyük sırrı açılmış ve "güzel" hayatı dahada güzelleşerek, bundan sonrakkı yaşamına "lanetli" kadın olarak devam etmiş. Tabii bide annemin anneannesi tarafından yahudi olduğu bilinince bu damga bir çamur gibi daha da oturmuş annemin üzerine.
Köyümüzde annemle ilgili bir sürü efsaneler gezerdi. Mesela, annem lanetlenmiş bir halkın üyesi olduğu için Allah onun soyu artmasın diye çoçuklarını öldürür ve hatta annemin yılda 1-2 kere hastanede kanının değişdirmesininde nedeni bu kandan kurtulup "lanetini" atmak çabasıymış gibi saçmasapan şeyler. Hiç kimse, bir Allah kulu bile anlamamış bunun sadece bir hastalık olduğunu ve bunda-hastalığı vücudunda taşımasında annemin hiç bir günahının olmadığını. İşte cehalet tüm siyahıyla bütün çamuruyla böyle bir şey.

Benden önce tam beş kardeşim olsada annemin "laneti" yüzünden canlarını bu dünyanın işkencesinden kurtara bilmişler . Annem sonuncu defa hamile kalınca, babam bu çocukta ölürse sende onun arkasından gideceksin derken,kadın  artık nasıl korkmuşsa, bütün vücutu devreye sokarak sonda güzel neticeyi imzalamış. Çocuk bu hastalığın taşıyıcısı olduğundan ölmemiş. Bu arada o şanslı çocuk ben oluyorum. Ben, Zehra- bu başladığım hikayenin baş kahramanı. Ve hayatımda tek şanslı şey doğduğum zaman ölmemiş olmam.
İlk kapak fotoğrafımız.

Farkındayım ki ilk bölümleri yazılım şeklinin pekde güzel olmadığından düzenlemem lazım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Farkındayım ki ilk bölümleri yazılım şeklinin pekde güzel olmadığından düzenlemem lazım. Fakat henüz o zamanı bulmuş değilim. Çok yakın zamanda düzenlenecektir.

CEHALETde KADINWhere stories live. Discover now