Çocukluktan son hatıralar

263 17 8
                                    

Merhaba arkadaşlar ben geldim 🌞
İyi olduğunuzu umuyorum 😊
Bölümü İnşALLAH seversiniz  💛
Aydın bir oda, odanın tam ortasına kurulan, üzerine dünyanın her
tür nimeti düzülmüş masa, masanın başında oturmuş, uzun yıllar önce- amcamla yaşadığı bir tartışmadan sonra topraklarımızdan yüz çevirip giden ve o güne kadar hiç dönmemiş Adela hanım ve onun yanında oturmuş fotoğraflardakinden daha güzel ve çillerini usulca kapatmış Sofi beni bekliyordu. Yüzüm şaşkınlıktan kaskatı kesilirken, Ömer sevinçten gözleri parlayan annesine ve aşık olduğu kadına sarılmaktaydı.

Gelmişti. Beni kızlığa götürüp kızı Felda gibi seven, anne şefkatını bahşetmiş, karanlık odadan ibaret dünyama ilk güneş ışınlarını düşüren kadın geri dönmüştü. Lakin geç ve sevmediğim birisiyle dönmüştü. Annem öldükten sonra gelip bana destek olacağı, konaktaki herkese onun kızı olduğumu hatırlatıp beni kollayacağı gerekirken o en kötü zamanımda teselli için gelmişti.
Belkide ona sarılmalı, geçen herşeyi o sıcak koynunda unutup onunla beraber ağlamalıydım; anneme, bana, elime. Lakin ben bir elini annesin omuzuna koymuş diğeriyle sevgilisini sarmış Ömer'le, ona koşacağımı düşünüp sevinçle bana bakan kadını ve anlamsız belkide acıma duygulu bakışlarla beni seyreden Anastasiyanı nefesimi daraltan odada bırakarak gücümün yettiği kadar hızla koşup, oradan uzaklaşmaya koyuldum. Bana merak konusu olmuş insanları, Ömer'i ve o sonradan ne olduğunu öğrendiğim kebapçı restoranını arkamda bırakıp, yelkenini rüzgar üfüren gemi misali daldım dışarıya.

O an hırsım tufan olmuş beni bilmediğim denizlere, okyanuslara sürerken, aklım bu geminin karanlık zindanında çaresiz bir esirdi.Öfkeye , acıya o kadar kaptırmışımki, kendimi bir anda hiç bilmediğim bir yerde, tanımadığım insanların içinde buldum. Tamamen yad ellerden gelmiş insanlar, hiç tanımadığım yüzler, nereye gittiğini bilmediğim yollar ve ne için orda olduğunu bilmeyen ben vardım. Önce etrafı taramaya koyulsamda zaman geçip çaresizlikle boğuşurken bu çılgın davranışımdan dolayı daha çok pişmanlık duyuyor, nerede olduğumu ve en önemlisi bu yere nasıl geldiğimi hiç hatırlamıyordum. O an beynim durmuş, düşünce merkezimse en çok ihtiyaçım olduğu bir anda sanki donmuştu.
Bu çaresizlikte yardımı etraftakilerden beklesem de ama nafile. Bu daha adını öğrenmediğim şehirde nereden gelip nereye gittiğini bilmediğim arabalar hızla geçerken, insanlar beni görmezcesine itip bir yerlere ulaşmaya çalışıyordular. Hiç kimse varlığımın, yolda yalnız kalıp kendimi kaybettiğimin farkında bile değildi. Belki de umurlarında değildi. Demin hasetle izlediğim o renkli giysili hanımların, gülüşüyle çehresine izler düşmüş kızların ne de o güzel giyimli beyefendilerim. Hiç kimsenin. Sanki arabaların saniyeler içinde, gözün alışmadığı bir tempoda dönen tekerleklerinin altına düşsem kimse görmeyecekmiş gibi.

Irmakiken umman olmuş çaresizliğimde boğulurken Elimle kulağımı kapayıp yere indiğimde çok tanıdık o zaman duyduklarım içerisinde en güzel, sanki kurtuluş habercisi olan bir ses "Zehra" dedi, sonra bir el beni tutup yerden kaldırdı. Demin gördüğümde pekde sevmediğim Said şimdi kurtarıcım olmuş, arabaların hızla ötüştüğü yoldan beni geçirirken sağ eliyle elsiz kolumdan tutup beni sararak, bu alevi dinmeyen yangından kurtarmıştı.
Yol bittiğinde kahveyi, kısık gözleriyle "ne oldu?" anlamında bakarken kolumdan tuttuğu için elimin yokluğunu çoktan fark etmişti. Annesi azarlayan çocuklar gibi başımı yere dikmiş, hiç bir şey konuşmuyordum. Tam bişeyler diyecektiki koştuğu için yüzü lale kırmızısına boyanmış Ömer "Zehra" diye bağırarak yanımıza vardı. Ani bir çekmeyle beni Saidin kollarından alıp kendi elleriyle sararak "iyi misin?" Şükürler olsun iyisin" dedi çok telaşlı bir sesle.

Neden ne için sormadan yeniden can bulduğum kollarıyla sardı beni. Sonra burasının ülkesi olmadığını hatırlayıp beni o isti, kalb seslerini dinleye bileceğim koynundan ayırırken "dönmek ister misin?" diye sordu ve başımla doğruladığımda kolumdan nazikçe tutarak gitmeme yardım etti. O arada Saide de yardımı için çok teşekkür ederek yol boyu onun anlattığı hadiseyi sakin birazda utanmış halde dinledi, aynen benim gibi.

CEHALETde KADINWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu