"Mücadile"

310 21 14
                                    

Merhaba arkadaşlar. Umarım hepiniz iyi ve sağlıklısınız🌞
Şükür yeni bölümümüzde geldi
Seveceğinize inanıyorum🌝

Bavula uzanan elim bir andaca yumruklaşarak aşağı indi. Gözümü vicdan azabı aramak için yüzünde gezdirirken, ülkesi gibi soğuk, mavi gözlerinde kenetlendi ela gözlerim. "Beni bırakıp gedecek misin?" diye bağırsada sessiz iç sesim, dış görnüşüm sakin ve onun gibi soğuk olmaya çalışıyordu. Bulutları dolduran gözlerimi görmemesi için arkaya çevrilip kendimi toparlayarak "bu gün gideceğini bilmiyordum" söylemiştim oysa ki geldiği üç günde beklediğim an bu gündü; beni alıp götüreceği gün.
"Dün sana dediğimi hatırlar gibiyim" dediğinde kirlenmemesi amacıyla daha üstünün paketi açılmamış sandalyede oturarak masanın üstünde kalmış, o gelinceye kadar geçmeyen zamanı uçurtmak için kullandığım- okuduğum kitabı inceliyordu. Gamzeli gülüşünü yanağına kondurarak "Anna Karenina" dedi. "Tolstoy'un en sevdiğim kitabı" kapatarak "okuman beni mutlu etti" ekledi dudağında ilişip kalan kısa tebessümle.
"Güzel kitap lakin ben 'Kazaklar'ı daha çok seviyorum.Anna yasak aşkından zorluklar yüzünden bıkarken Oleinse sevilmediğini bildiği için sevdiğinden vaz geçer"

"Güzel olanı da yasak olması değil mi? Aşkın yasalı değil yasağı daha güzel" oynak bakışlarını kısa süreli gözümde gezdirip kitabı ilk kez görmüş gibi incelemeye başladı.
Daha kısıtlı ve duyulmak için zorlanmalı ses tonuyla"Oysaki kocasıyla daha mutlu yaşam süre bilirdi. Yasak olan şey her zaman fecii biter" derken gözlerimi yere dikip sakin dursam da, içimde kopan savaşta üstünlüğü ele alan beynim yüreğimi katl ediyordu. "Ne diye inanmıştım ki beni götüreceğine? Sofiyle beraber kalıyordular şimdi kesin. Belkide o yüzden istemedi beni. Ama o değil miydi beni buralardan götüreceğine inandıran?" diye kendimi suçlarken yüz ifademde kederimi hissettirmemek için mimiklerime hakim olmaya çalışıyordum. Belkide düşüncelerimde haklıydım. Belkide değil. Ama o beni bu şirin yalanlarla uyutmasaydı bende de elbet öyle bir istek, koskocaman hayaller oluşmaz, sonra o hayallerim de Titanik gibi paramparça olup, beynimde oluşturduğum buzlu okyanusun en karanlık ve derin yerine gömülmezdi.
Beni alıp hayat kadar değerli varlığımın yanından götüren ve üzen fikirlerimden Ömer'in "Zehra" diye çağrışları uyandırdı.
"Efendim"
"Neden beni dinlemiyorsun?" söylerken gözleri tesadüfen ani bir dönüşle kapıya yakın biryere koyulmuş bavula takıldı. Bavulu görüpde yüzü kırmızıya boyanınca alnına da mendili çıkartmaya zorlayan soğuk terler hücum etmişti. "Ne için o bavul?" sordu istemsizce eliyle bavula doğru işaret edip günahkar gibi gözünü benden kaçırmaya çalışarak.
"Annemin eşyaları" diye yalan uydurduğumda buna inanması için bir neden görmüyordum. Onunda bilgisi üzerine annemin eşyaları sadece bir giysisi bir tanede annesinin çeyiz verdiği anneannesinden kalmış kulpu kırık su bardağından ibaretti.

Hiç gözlemediğim anda masanın üstüne öylesine bıraktığım elimi tutup diğer eliylede sandalyesini bana taraf çekerek oturdu. Elimi daha sıkı tutup beni kendisine çekerken ona yakınlaştığımda işaret barmağıyla eğilmiş başımı kaldırarak yüzüme baktı. Yumuşak ve hep sıçak olan elini örtümün üstüne koyup baş barmağıyla yüzümü sıvazlamış, dolan bulutlar yağmaya başlayıncada "yapma" deyip alnımı çenesine kenetleyerek konuşmaya başlamıştı. "Biliyorum seni burda bırakıp gitmemeliyim. Ama inan bana buna mecburum. Hatta bunun için bana kızdığını da biliyorum" başını biraz arkaya çekip çenesini ıslatan göz yaşlarımı silerek" Sana söz veriyorum, bir gün buradan mutlaka beraber gideceğiz ama çok yazık ki o gün bu gün değil, tatlım." dedi. Biranlık boşluktan sonra ben büyük patlamayla zırlayınca daha inandırıcı tonla "bak beraber gitmemezi engelleyen senin bilmediğin bir çok neden var. Yaşın daha çok küçük ve seni sınırdan geçirtmem için on sekiz yaşında olman gerekir." Başını sallayıp "Tamam belkide bu ülkeden zor bela geçeriz ama benim ülkem seni kabul etmeyecektir. Anlıyorsun beni değil mi?" onu anlamadığımdan emin olsada anladım dememi beklediği için sormuştu aslında bu vicdanını rahatlatacak sorunu. Evet anlamında gözümü kırptığımda "on altı yaşına bastığında sahte pasaportla yaşını büyüterek buradan gitmemizi sağlaya bilirim ama şimdi olmaz. Neden mi? Çünkü daha dokuz yaşlı bir kıza benziyorsun. Bu ise bize sorun yarata bilir" aslında orda daha çok inanmıştım dediklerine. Yoksulluk sınırının en tepesinde yaşamağımız doğru beslenmemin önünde engel olduğu için yaşıma göre diğerlerinden çok daha zayıftım.

CEHALETde KADINWhere stories live. Discover now