"Gece misafirim"

282 20 0
                                    

Merhaba canım okurlarım🌞 upuzun aradan sonra şükür döndüm)
Şu aralar kendimi uzmanlık sınavlarına hazırlamaya kaptırdığımdan yazmaya hiç zaman bulamıyorum. İnşallah bundan sonraki bölümleri daha çabuk ve daha güzel paylaşacağım 🌚
Görüşürüz 💕

Gözlerimi sıkarak içten gelen acılarımı yaşlarımla dışarıya akıtıp, "lütfen" dedim.
Sargılarımı açmaya başladı, titreyen elleriyle dipten kısıtlı gelen "affet" kelimesinin eşliğinde. Önce sol elimden başlayıp, sonra sağa geçti. Gözlerim kapalı olsada sol kolumu açarken bitirdiğini hiss edip elimi görmek için iyice belerttim, geride bıraktığım onca günde çiçek gibi solmuş elalarımı. Yaralarım kapanmış yerini pembe lakin Ömer'in dediği üzere sonra beyazlaşıp cildimden farklanmayacak skarlara bırakmıştı.
Sağ kolumun sargısını daha geç,daha sakin açmaya çalışsada sargının bir yerde biteceği belliydi. O yer ne yazık ki, benim hayallerimin biteceği, umutlarımın öleceği yerdi. Yeniden kapanan gözlerim sargı bitmemişten-bileğimin ucuna koyulmuş maket çıkarıldığında açıldı. Benim gözlerim, onun deminden titreyen elleri durdu o an. Ani bir zaman kesitinde çarpıştı bakışlarımız; korkunç, haykırışlı ve şaşkıncasına. Hava da dondu, buharlandı ve yok oldu. Sonra o göğüsündeki yumrukların acısından kendine gelmiş, beynini ruhun acımasızca kemirip onu bu dünyadan koparan canavarın dişlerinden almıştı. Sol elimle geriye-bana kalmış ve ya Tanrı'nın bana layık gördüğü tek elimle göğüsüne, başına yumruklar indirip "bırakaydın da öleydim" diye haykırdığımda başını yere dikmiş, elleriyle hiç karşı koymadan sanki vicdanını rahatlatmak için dövmeme izin veriyordu. Belkide vicdanı rahat hatta masum körpelerdeki gibi çok rahat olmalıydı. Çünkü elimi kaybetmemle hayatımı bana geri kazandırmıştı. Gel gör ki ben o hayatı istiyor muydum?

Vücudumdan bir şey çalınıp götürülmüştü, bir hissem koparılmıştı. Tanrı'nın bana olan yegane bahşişinden bir parça kırılmıştı;alınmıştı; atılmıştı. Hayallerim, arzularımsa mutluluktan, sevinçten payını almamış bir ummanın en derin, gün ışınlarının bile düşmeye tenezzül etmediği karanlık bölgesine gömülmüştü.

Ömer'i bırakıp bu seferde kendime hücum etti yalnız kalmış, yarısını kayb etmiş ve hiç bir zaman hayallerimdeki o güzelim hikayeleri yazmayı başaramayacak, geceler yatarken arzuladığım zirvelere beni götüremeyecek sol elim.

Önce kaç gündür Ömerin sevgiyle, hiç acıtmadan taradığı saçlarımı yoldu, sonra yaraları yeni sağalmaya niyetlendiği yüzümü soydu, doktorlar iyineni bahtsız koluma takana kadar da başımı dövdü.
Göz kapaklarım hafif hafif kapanırken elim boşalıp yanıma indiğinde doktorların zorla benden aldıkları Ömer dizleri üstünde çöküp elllerini kovuşturarak dizlerini arasına sokmuş, kızarmış ve pişmanlık duyan gözlerle beni izlediğinin şahiti oldum. Zira sonra öğrendim ki bu pişmanlık elimi kestirdiği için değilmiş meğer; beni buralardan götürmeyipte başıma bu belaların gelmesinde kendi suçlu hissettiği içinmiş. Bu pişmanlık işinde kıvrılan bakışların daha, daha kötüsün can parçamın kendi elleriyle kurduğu, siyah duvarlarla kaplanmış gelecek hayatımda göreceğimden habersizdiniz , yalnız.

Her şeyin uyku olmasını dileyib kabus dolu hayatıma yeniden uyandığımda baş ucumda ki, gözleri kızarıklıktan ve şişmanlıktan deniz güzelliğini, orman taravetini kayb etmiş Ömer sakin ve yorgun bakışlarla beni izliyordu. Onu gördüğümde yaz gülleri açan yüzüme uzak diyarlardan tebessüm yürüyüş ederken önünü 'elim' kesip, o masum tebessümün önüne bir kale dikti.
Tamamen tutulmuş sesle "kendini iyi hiss ediyorsan, bu gün çıkalım" dedi ve cevabımı beklemeden kapıya yürüyüp dışarıda bekleyen hemşireyle bişeyler konuşarak yavaş adımlarla odadan uzaklaştı.

Hemşire yine konuşmaya o duyduğum en güzel kelime-"hanımım"la başlayıp beni hazırlayacağını söyleyerek elime pansuman yapmak için izin istedi. Görmek istemediğimden belkide göreceklerimden korkup yüzümü yan tarafa çevirerek içimde kopan ateşle Tanrı'ya yaşadıklarımı uyku etmediği için asi söyleniyordum.
O Tanrıydı. Ol dese olardı, öl dese ölünür.O bizim için her şeyin iyisin ister, adaletlisin yapandır.Peki bir mazlum, yetim kulunun başına bunları getirmek adaletli miydi?Ya kudretli, büyük ve cihanı yoktan yaradan Allah bu yaşananları her kese unutturup elimi bana geri veremez miydi? Lakin unuttuğum bişey vardı ki Tanrı elimin kesilmesine ol demişti olmuştu. O bana bu sınavı kendi iradesiyle istemiş, benim için hayırı tek elde görmüştü.
***

CEHALETde KADINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin